Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un göreve geldiği günden bugüne öğretmen atamalarında güvenlik soruşturması sorunlu olmayan adayların mülakat marifeti ile mağdur olmaması için gerekli tedbirleri aldığını söyleyen Geylan, “Bakan Selçuk, atamaların kişisel inisiyatife bırakılmaması için mülakatın etkisini sıfırladı. Ancak mülakat uygulaması hala mevzuatta yer alıyor. Dolayısıyla irade değiştiğinde mülakat uygulaması atamalara yine büyük oranda etki edebilir. Yapılması gereken bu uygulamanın toptan kaldırılmasıdır” dedi.
Geylan; öğretmenlerin 4 yıl eğitim fakültelerinde dirsek çürüttüğünü, başarıyla mezun olduğunu, daha sonra KPSS ile yeterliliğinin ölçüldüğünü, buna rağmen mülakata tabi tutulduğunu, bunun da yetmediğini, bir yılda adaylık sürecine tabi tutularak, performansına bakıldığını kaydetti.
Mülakatın objektif kriterlerle gerçekleştirilemeyeceğini söyleyen Geylan, “Mülakat ne işe alımlarda ne de göreve yükselmelerde adil bir uygulama değildir” diye konuştu. Kamusal alanın mülakatla iş başına getirilen ve ehil olmayan bir kısım yöneticiler nedeniyle çok yorulduğunu, yıprandığını belirten Geylan, “Kamu çalışanları yıllarca bu ülkede mülakatalar marifeti ile ötekileştiriliyor, ayrıştırılıyor. Bir siyasal ya da sendikal duruşa yakın olmak adeta mülakatlarda aranan tek kriter haline getirildi” dedi.
2014 yılında MEB Teşkilat Kanunu’nun değiştirilerek, bir gecede ehil, bilgili, tecrübeli yöneticilerin görevden alındığını, mülakat marifeti ile on binlerce kişinin iş başına getirildiğini hatırlatan Geylan, mülakatlarda yaşanan adaletsizlikleri anlattı. Bir sendikanın üyelerinin kayırıldığına dikkat çeken Geylan, “Örnek vermek gerekirse; İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde beşer kişiden oluşan 9 komisyon kuruldu. 100 tam puan alan 86 kişinin 81’i sadece bir sendikanın üyesi idi. 90 ve üzere puan verilen aday sayısı 124 kişi idi ve büyük bir tesadüf eseri 117 tanesi yine aynı sendikanın üyesi idi” dedi.
Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; ‘Kabe’nin anahtarını liyakatli olduğu için gayri müslime veren bir medeniyet, kenar mahalle okulunun anahtarını layık olana veremiyor, o hale geldik’ demişti. Bunu söyleyen bir sendikacı değil, Milli Eğitim Bakanı’dır. Sendika olarak yıllarca boğazımızı yırtarak ifade ettiğimizi, aslında Sayın bakan öyle güzel bir örnekle anlattı ki. Bizim töremiz, dinimiz; emaneti ehline vermeyi buyuruyor.”
Mülakatın verdiği tahribatı anlatırken, illegal oluşumlara da dikkat çeken Geylan, kamunun bu tür yapılara fırsat vermemesinin hayati önem taşıdığını bildirdi. Geylan, “İnsanların siyasi görüşü, sendikası, sosyal duruşu, politik refleksi atamalarda, görevde yükselmelerde kriter olmamalıdır. Ülkemiz, hak edenin hakkını aldığı bir düzene kavuşturulmalıdır” diye konuştu.