BAKANLIK’TA DAM’DAN DÜŞEN VAR MI? « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

BAKANLIK’TA DAM’DAN DÜŞEN VAR MI?


 

2019-2020 Eğitim-Öğretim yılının ikinci dönemi başladı. Yeni dönemin, eğitim çalışanları, öğrenci ve velilerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederiz. Bu yazımızda her eğitim yılının başında okul müdürlerinin yaşadığı bir sendromu ele alacağız. Hepimiz takdir ederiz ki; eğitimin yükünü büyük oranda okullar ve o okulları yönetenler çekmektedir. O bakımdan olsa gerek; bir darbı mesele dönüşmüş söz vardır hepimizin diline pelesenk olan.. Ne deniyordu o meşhur sözde:

“-Şu okullar olmasaydı ne güzel yönetilirdi Milli Eğitim Bakanlığı!..”

Okulların bir çok kronik sorunu vardır çözüm bekleyen.. Özellikle okul müdürlerinin maharetine bırakılmış, nasıl olsa tedbir alır okul müdürleri denilerek, birçok soruna ilişkin tedbir almak zorunda bırakılır okul müdürleri. Kendi iç dinamikleri içerisinde ortaya çıkan sorunları elbette okul müdürü çözecektir. Rahatsızlığı ya da mazereti gerekçesiyle okula gelemeyen öğretmenin yerine o dersi doldurarak, eğitim öğretimin aksamaması adına tedbir almak okul müdürünün görevidir. İlçe içerisinde eğitimin niteliği adına yapılması elzem olan etkinlikleri planlama adına kaymakamlık tarafından anlık görevlendirmelerden kaynaklanan boşluğu telafi etmek de okul müdürünün vazifesidir.

Okul müdürleri -kendisinin neden olmadığı- öğretmen eksiği sorununu da yönetmek zorundadır. Veli bu ve benzer nedenlerle derslerin boş(!) geçtiğini durumlarda kolay olanı tercih eder ve doğrudan faturayı okul müdürüne keser. Hatta çoğunun sebebi kendi plansızlığı olmasına rağmen benzer gerekçeli şikayetler olduğunda bakanlık merkez ve taşra teşkilatı da aynı tepkiyi gösterir ve tedbir al(a)madığı için okul müdürünü sorumlu tutar.

Bir okul müdürü arkadaşımızın okulun açılmasına ramak kala yaşadığı tedirginliğe tanık oldum. Kendisine; “Hayırdır, niçin bu kadar gerginsin?” dediğimde “bir dokun bin ah işit” kabilinden yarına kadar çözmesi gereken sorunları sıraladı. İki öğretmeninin eşi ameliyat olduğu için-ki bu tamamen insani bir durumdur- iki öğretmenin de öğrencilerini diğer sınıflara dağıtmak durumunda olduğunu ifade etti. Buraya kadar insani bir durum olduğunu hepimiz kabul ederiz. Zira hastalığın planlaması olmaz ve her an hepimizin başına gelebilir. Burada benim dikkatimi çeken husus; okul müdürü arkadaşımızın neredeyse iki yıldır yönetmek zorunda kaldığı bir başka öğretmen açığı idi. Bakanlık oluru ile başka bir iş için görevlendirilen öğretmeninin yerine her seferinde ücretli öğretmen bulmak zorunda kalması.

Nasrettin Hoca bir gün damdan düşünce herkes seferber olmuş; kimi hekim çağırın, kimi şunu/bunu yapın derken Hoca,

“-Hekime gerek yok bana damdan düşen birini çağırın yeter!” demiş.

Hayatında okul müdürlüğü yapmamış yönetici bunu anlamaz belki. Lakin arkadaşımızın bu tedirginliği bana hiç yabancı gelmedi. Benzer problemlerle defalarca biz de karşılaştık. Aynı zamanda milli sporcu da olan Beden Eğitimi öğretmenimizin kampa gidişi yüzünden doğan ders açığını da spor müsabakalarında plansız görevlendirmelerin de sıkıntısını biz yaşamıştık yıllarca.

Peki, okul müdürlerine bu kadar orantısız yük ne kadar doğrudur; her farklı görevlendirmenin yükünü hep okul müdürleri mi çekmelidir?

Bakanlık tarafından görevlendirilen, İl Milli Eğitim tarafından görevlendirilen, farklı kurumlara görevlendirilen yüzlerce öğretmen var. Bunların önemli bir kısmı ise neredeyse kadrosunun olduğu okulda hiç çalışmış değil. Bu soruna köklü çözüm üretilemez mi?

Yurt dışı ve azınlık okullarına yapılan görevlendirmelerde olduğu gibi bu türden görevlendirmelerde de kadrosu İl Milli Eğitim’e çekilemez mi?

Mevzuat buna müsaade etmiyor gerekçesi ile bu yükün tamamını okullara yüklemek ne kadar doğrudur? Gerekiyorsa mevzuat değişikliği de dahil bu sorunu kökten çözecek bir irade ortaya konulmalı ve fiilen 1(Bir) yılı aşkın görevlendirme ile okulundan uzaklaşan öğretmenler için var olan mevzuatın arkasından dolanacak şekilde her 6 ayda bir görevlendirme tazelenebiliyorsa bu soruna da çözüm üretilebilir. İl Milli Eğitim, Bakanlık ya da başka kurumlarda uzun süre görevlendirme çalışacak olan öğretmenler için kadrosunu İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne çekecek bir formül üretilebilir. Böylece hem görevlendirme çalışan öğretmenlere kadrolarının olduğu okullara ilişkin vicdani sorumluluk yüklenmemiş olur hem de bu arkadaşlarımız üzerindeki olumsuz algı giderilmiş olur.
İdris ŞEKERCİ
EBS İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı