Toplu sözleşme süreci, norm fazlası öğretmen atamaları, orman yangınları, depremler derken tatil bitti. Yeni öğretim yılı bugün başlıyor. Her öğretim yılına iyi niyet dilek ve temennilerimizle başlıyoruz ancak zaman içinde ülke ve eğitimin gerçekleri gelip kapımızı çalıyor.
Toplu sözleşme sürecinden geriye işçi memur maaş kıyası, emeklinin zor durumu, sendika kanununun değiştirilmesi zorunluluğu gibi üç önemli gündem kaldı. Durumun vahametini anlatmak için söylenecek ne kadar söz varsa söyledik, yapılacak ne kadar eylem varsa yaptık, atılacak ne kadar adım varsa attık. Umarım anlatabilmişizdir, yoksa çözüm geciktikçe mevcut durumun faturası daha da ağır olacaktır.
Eğitimin mevcut gündemine ve nasıl bir öğretim yılına başladığımıza bakacak olursak, ilk etapta öğretmen atama ve yer değiştirme işlemlerinin gündemdeki yerini koruduğunu görüyoruz. Neredeyse başka hiçbir eğitim problemini konuşamayacağımız kadar bizi meşgul eden ve çözümü giderek çok bilinmeyenli denkleme dönüşen bir karmaşa içinde günü kurtarmaya devam ediyoruz.
MEB; eğitim fakültesi dekanları başta olmak üzere, akademi başkanı, mülakat mağduru, atama bekleyen, ücretli, sözleşmeli, engelli, emekli, norm fazlası, alan değişikliği bekleyen, 28 Şubat ve kariyer mağduru, memur öğretmen, il ilçe emrinde olan öğretmenler, proje okul öğretmenleri, sendika ve eğitim düşünce kuruluşları temsilcileri, veliler, öğretmen açığının ve fazlalığının olduğu il müdürleri, maliye ve Cumhurbaşkanlığı uzman ve bürokratları ile bir ay süren bir çalıştay yapsa ve çözüm arasa yeridir.
Sistemin tıkandığı, her başı dertte olanın kendi derdine çare bulmak için platform kurarak kampanya yürüttüğü ve yetkililerin işlem basamaklarında bile istikrar yakalayamadığı bir kargaşaya çözüm, herkesin iyi niyet ve fedakârlığının yanında gerçeklerin bütün çıplaklığı ile bilinmesinden geçiyor diye düşünüyorum. Muhatap alınma ve açık yüreklilikle bilgilendirme ilk adım olmalıdır. Yılların ihmali, insanları düz duvara tırmandırarak çözülemez, bunu görüyoruz.
Her şeye rağmen okulların açılması, caddelerin, sokakların, okul bahçelerinin öğrencilerle şenlenmesi, bir ülkede bağımsızlığın, birlik ve beraberliğin, özgürlüğün, umudun varlığını gösterir. Ne mutlu ki bunlara sahibiz ve eğitimi, ülkemizin geleceği için bilimin, üretimin, savunmanın, tarih bilincinin, nesli korumanın, bağımsız ve hür olarak yaşamanın yegane sigortası olarak görüyoruz.
Bu öğretim yılında; yeni müfredatın uygulanması, mesleki eğitimin ülke gündemine yeniden girebilmesi, proje okullarına dair düzenlemelerin yapılması, yeni müfredatla kademeler arasında geçişte sınav odaklı eğitimin dönüşeceğinin stratejik bir adım olduğunun topluma anlatılması ve öğretmen akademisinin ilk uygulamasında ortaya çıkacak problemlere hızlı çözüm üretmeyi başarmanın önemli gündemler olacağını düşünüyorum.
Bu öğretim yılının, hiçbir eğitim çalışanımızın şiddete maruz kalmadığı, hiçbir öğrencimizin sağlığının zarar görmediği, başarılı bir yıl olmasını diliyorum. Bu köşeden yine bu öğretim yılında da hem eğitim hem de sendikal gündeme katkı sunmaya devam edeceğim.
Yüklendiğimiz misyon, gördüğümüzü söylemek, çözüm önermek, kamuoyu oluşturmak, güzellikleri de paylaşmaktır. Hayırlı bir hafta ve başarılı bir yıl diliyorum.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri