TEKNOFESTİ DOĞRU ANLADIK MI?

Selçuk Bayraktar; “Dünya pusulasını yitirmiş bir gemi gibi korkunç bir karanlığa sürükleniyor. Adaletin ve ahlakın olmadığı, insan onurunun hiçe sayıldığı, teknolojinin gücünün bir tahakküm aracına dönüştüğü karanlık bir çağa tanıklık ediyoruz. Gözlerimizin önünde modern çağın en acımasız soykırımı yaşanıyor; Gazze’de bebekler, çocuklar, masum insanlar katlediliyor. Bir yerde bebekleri öldürmek meşru görülüyorsa, orada artık ahlaki ve hukuki hiçbir sınır kalmamıştır. Bu durum, tüm insanlık için varoluşsal bir tehdittir.” diyor.

“Milli teknoloji hamlesi, sadece daha hızlı roketler veya daha akıllı sistemler yapmak değildir. Bizim davamız, teknolojiyi vicdanla, aklı ahlakla birleştirmektir. Bizim davamız, bu zulme dur diyecek caydırıcı güce ulaşmaktır.” diye ekliyor.

Selçuk Bayraktar, sadece teknoloji üretmiyor, ürettiği teknolojiyi bir medeniyet zırhıyla taçlandırıyor. Soykırıma, fiili bir karşı hamle yapıyor. Boykotu, üretimle anlamlı hale getiriyor. Vahşi dünya düzenine kafa tutuyor, alternatif bir kurtuluş reçetesi yazıyor. Gençliğe, nasihat etmiyor, onlardan umudu kesmiyor, gelecek vizyonunu beraber çizelim diyor. “Bu yarışmadaki her bir proje, yarının dünyasına damgasını vuracak teknoloji şirketlerinin habercisidir.” diyerek yol gösteriyor.

17 Eylül 2018 tarihli yine bir Pazartesi yazımda, “MEB Mİ T3 MÜ?” diye sorarak; “20-23 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da, üçüncü havaalanında bir teknoloji festivali düzenlenecek. Birkaç gün önce lise öğrencileri, Tuz Gölü’nde roket yarışması yaptı. Kısa ismi T3 olan Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı, sessiz sedasız önemli işler yapıyor. Ordumuzu, teröristlerin kâbusu haline getiren İHA ve SİHA’ların başarı hikâyesi, eğitimde esin kaynağı olabilecek bir başarı hikâyesidir.” demiştim.

Şimdi görüyoruz ki o çalışmalar yedi yıl içinde; “Tuz Gölü’ndeki roket yarışmamızda aynı anda üç roketin gökyüzüyle buluştuğu o an gibi, tarihe nice notlar düşeceğiz. Fethi 1453 ile şanlı tarihimize dijital bir yolculuk yapacak, “Çelik Kubbe” sergisiyle vatan semalarını koruyan teknolojiye tanıklık edeceğiz.” aşamasına gelmiş.

Selçuk Bayraktar, soykırımcı vahşi batı şirketlerini takip ederek, insanlığın esareti için ürettikleri ne varsa alternatiflerini üreterek önemli adımlar atıyor.

“TEKNOFEST kuşağı, dijital tahakküme karşı kendi cevabını verdi ve Türkiye’nin sosyal medyası “En Sosyal” i hayata geçirdi. Sizlere bir müjde daha vermek istiyorum: TEKNOFEST kuşağı yeni bir adım daha attı. “Küre Dijital Ansiklopedi”.

“Küre”, yapay zekâ destekli, açık kaynaklı, ama en önemlisi her bilginin müellifinin belli olduğu güvenilir bir referans kaynağı olacak. “Küre” sizlerin yazacağı, tartışacağı, yaşayan bir bilgi kaynağı olacak. “Küre”, dezenformasyon ve manipülasyonun karşısında hakikatin mecrası olacak.”

İşte bir yandan Emin ÇAPA gibi Türkiye’nin vizyon projesine “panayır” diyerek cehaleti ortaya saçılan sözde aydınlar, diğer yandan ise gençlere gelecek vizyonu çizen Selçuk Bayraktar.

Bir nesil yetişiyor. Teknoloji üretirken medeniyet değerlerimizle de donanmış bir nesil. Özgüveni yüksek bir nesil.

Ülkemizde son yılların iki önemli gelişmesi umudumuzu artırıyor: Teknofest ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Şimdi buradan bir eğitim hamlesi gelmeli ve mesleki eğitimden yükseköğretime kadar yeni bir vizyonla hareket edilmelidir. Bu iki kadro daha yakın çalışmalı ve ülkemizi eski ihtişamına kavuşturmalıdır.

Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri

Talat YAVUZyavuztlt@hotmail.com