Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yürürlüğe girdiği günden beri eğitim camiasını tedirgin eden şey, “Bu sefer de AYM’ne iptal başvurusu olacak mı?” tedirginliği idi. Nihayetinde malûm siyasi üst akıl yanıltmadı. İkinci defa ÖMK, Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Kısmen iptal başvurusu ile can sıkıcı süreç başlayınca MEB, bir sorumluluk örneği ortaya koyarak -deyim yerindeyse- AYM’ne iptal başvurusuna çalım atarak, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliğe geçiş kılavuzunu yayımladı. Bu arada, her seferinde kariyer basamaklarına karşı olduğunu söyleyip arka kapıdan müracaat ederek; söylediği ile yaptığı birbiriyle çelişen malûm sendikaları da öğretmenler odasının not ettiğini de unutmayalım.
28 Şubat mağdurları başta olmak üzere, birçok kronik soruna ve hak ihlaline çözüm üreten Sayın Bakan Yusuf Tekin, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın alan daraltan yaklaşımını zorlayarak “Yetmez Ama Evet” diyebileceğimiz kuşatıcılıkta bir yönetmelik ve kılavuz yayımlayarak öğretmenlerin gönlünü fethetmeyi başardı. MEB, “Biz özel okullarda çalışmak yerine devlet okullarında asgarî ücretin altında çalışarak yanlış mı yaptık?” diyerek, geçmişte ücretli öğretmenlik yapan ve sonrasında atanan öğretmenlerin haklı serzenişlerine kulak vererek de doğru bir adım atmış oldu.
Yönetmelik incelendiğinde, Eğitim Bir Sen olarak ısrarla bizim de takip ettiğimiz birçok talebin karşılandığını görüyoruz:
Ücretli öğretmenlikle birlikte, asker öğretmenlik, öğretmen olarak görev yaptıktan sonra şube müdürü, eğitim müfettişi, uzman, araştırmacı gibi diğer hizmet sınıflarında, özel öğretim kurumlarında yönetici, öğretmen, uzman öğretici statülerinde, 4688 sayılı Sendikalar Kanunu kapsamında sendika yöneticiliği sebebiyle aylıksız izinlerde, 28 Şubat mağduru olarak sonradan atananların açıkta geçirilen sürelerinin uzman/başöğretmenlik için aranan hizmete esas süreye dahil edilmiş olması da genel taleplerin önemli ölçüde karşılandığı anlamına gelir.
Sözün başında “Yetmez Ama Evet!” diyerek dikkat çektiğimiz, kariyer basamaklarına dahil edilmesi gereken haklı beklentilerin de altını çizmemiz gerekiyor. Yeri geldiğinde evli çiftlere ve yeni evlenecek gençlere “Üç çocuk” tavsiyesinde bulunan Sayın Cumhurbaşkanı’nın talebine karşılık veren çalışan annelerin doğuma bağlı izin sürelerinin, vatan hizmeti askerlik görevlerini ifa eden erkek çalışanların haklı talepleri de çözüm bekliyor. İlaveten, orijini eğitim öğretim hizmetleri sınıfından olan İl Milli Eğitim Müdürü, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, şube müdürü, araştırmacı ve uzmanların da beklentilerinin karşılanması gerekir.
Kısa bir değerlendirme yazısının hacmi çerçevesinde meram ne kadar anlatılabilir bilemiyorum. Ancak, sözün sonunda bir hususun altını kalın çizgilerle belirtmemiz gerekiyor. ÖMK ile elde edilen mali hakların emekliliğe de yansıtılması tüm eğitim çalışanlarının beklentisi olacağı unutulmamalıdır. Bundan sonraki sendikal mücadelemizin ana gundemlerinden biri de kuşkusuz bu olacaktır.
Ve son söz yerine;
Bugün olmazsa yarın, bir gün mutlaka!…
İdris Şekerci
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı