Şefika Bal-Kemalpaşa‘daki Lütfü Ürkmez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde Okul Müdürü Aslan İyem, iddiaya göre yine aynı okulda görevli olan Müdür Yardımcısı Gülay Karahan’a mobbing uyguladı. Eğitim-İş Sendikası üyesi olan Karahan’ın şikayeti üzerine, Kaymakamlık Okul Müdürü’ne uyarı cezası verdi. Bunu yeterli bulmayan Karahan, İzmir Valiliği’ne başvurarak, Müdür’ün davranışları nedeniyle kendisine 10 bin lira manevi tazminat ödemesini istedi. Ancak İzmir Valiliği, talebe olumsuz yanıt verdi. Bunun üzerine Eğitim-İş İzmir bölge ve yükseköğretim avukatları, İzmir 3’üncü İdare Mahkemesi’nde, İzmir Valiliği’ne karşı manevi tazminat davası açıldı. Dava sonucunda mahkeme, 5 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Emsal bir dava kazandık

Eğitim-İş İzmir 2 Nolu Şube’ye bağlı Kemalpaşa Eğitim-İş Temsilcisi Yeliz Toy, Gülay Karahan’ın yaşadığı mobbing ve dava süreci hakkında bilgi verdi. Mobbing yaşanmaya başladığı zaman okul idaresiyle görüştüklerini ve olayları büyümeden önlemeye çalıştıklarını belirten Toy, “Okulda iş barışının ve motivasyonun bozulmasının sadece mobbinge uğrayan kişiyi değil, tüm okulu olumsuz yönde etkilediğini, yöneticilerin adaletli olması gerektiğini, üyemizin mağduriyetini kendilerine ifade ettik. Üyemizin şikayetlerini bir kez de biz dile getirdik. Sulh içinde bir çalışma ortamı sağlanması konusunda çaba harcadık. Hatta ilçe milli eğitim müdürüne de durumu ilettik. Fakat girişimlerimiz ve barışçıl çabamız sonuç vermedi. Okul müdürü, öğretmenimize kötü muameleye devam etti. Biz de hukuksal yollara gerekli başvuruları yaptık ve bugün görüldüğü üzere hukuk, haklının yanında yer aldı. Emsal bir dava ve karar olarak, aldığımız sonuç hem Gülay Öğretmenimiz hem de bizler tarafından sevinçle karşılandı” dedi.

Mobbingi belgelemek önemli

‘İşyerinde psikolojik taciz’ olarak tanımlanan mobbingin belgelenmesi oldukça zor. Ancak bunu belgelemek, açılan davaların kazanılması açısından oldukça büyük önem taşıyor. Müdür Yardımcısı Gülay Karahan’ın kendisine mobbing uygulayan okul müdürü ile tüm işlerini yazılı olarak ilerlettiğini anlatan Kemalpaşa Eğitim-İş Temsilcisi Yeliz Toy, “Mobbingi belgeleyebilmesinin en büyük sebebi kendisinden istenen işleri ve kendi itirazlarını sürekli olarak iç yazışmayla dile getirmiş olması. İdareci olmasından kaynaklı iç yazışmalar onun için daha kolay oldu ama bu idareci olmayan öğretmenlerin de yapamayacağı anlamına gelmez. Her şey resmi olmalı. Her görev yazıyla tebliğ edilmeli. Gerektiğinde şerh muhakkak düşülmeli. Gülay öğretmenimiz görev tanımında diğer müdür yardımcılarına verilmeyen tüm görevlerin kendisine verildiğini ve bunun haksızlık olduğunu Okul Müdürü’ne hem sözlü hem de yazılı olarak bildirdi. Müdürün odasına bir dosya alıp vermeye girerken bile yanında başka öğretmenlerle girmek zorunda kaldı. Sendikasını değiştirmesi teklif edildi. Meslek lisesi olduğu için sigortalı öğrencilerin tüm sigorta işleri kendisine verildi. Yazılı olarak itiraz etti ama itirazları kabul edilmedi. Bunun üzerine 21 tane yazılı uyarı verildi. Hakkını sonuna kadar arayan öğretmenimiz, elbette bu süreçte kendini hedef tahtasına oturtulmuş olarak gördü. Mobbingin tanımında da ifade edildiği gibi, baskı, yıldırma politikası, kendini ifade edememe gibi duygular yaşayan öğretmenimiz itibarının da sarsılmış olduğunu hissetti.

Mobbing uyguluyan müdür görevine devam etmemeli

Aslında okul müdürüne görev değişikliği çıkmıştı ancak ceza uygulanmadı, bir uyarı verilerek konu kapatıldı. Eğer daha o zaman müdahale edilseydi bunların hiçbiri yaşanmamış olacaktı diye belirten Toy, şu sözleri kaydetti; “Gülay Öğretmen şimdi görev değişikliği yapmak zorunda kaldı. İdarecilik görevinden, koordinatörlükten, atölye derslerinden feragat etti. Şu anda Gülay öğretmen bir köy okulunda öğretmenlik yapıyor. Maddi manevi kayba uğradı. Muhakkikler, müfettişler yorucu bir süreç yaşadı.Gelinen noktada, yargıda yaptığı adaletsizliklerin tescillendiği birinin hala müdürlük görevine devam etmesini istemiyoruz. Zaten Aslan iyem yıprandı ve bize göre bulunduğu okulda müdürlük yeterliğini kaybettiğini düşünüyor ve görevden alınmasını talep ediyoruz. Ayrıca Aslan İyem’in geçirdiği tek soruşturma bu değil daha önce de bu gibi durumlar yaşandı. Bu sebeple de hala görevinde kalmasına sendikamız kayıtsız kalmayacaktır. Aynı zamanda cezanin mobbing uygulayan müdür Aslan İyem tarafından ödenmesi gerektiğini düşünüyor, Valilik yani hazineden ödenmesini doğru bulmuyoruz.”

Meslektaş dayanışması

Gülay Karahan’ın davasıyla ilgilenen avukat Ömer Faruk Pınarcı “Gülay öğretmen bilinçli hareket etti. Her görevi yazılı istemesi ve itirazlarını yazılı yapması bizim elimizi çok güçlendirdi. Çünkü mobbingte delilsizlik en büyük sorun. İdare Mahkemeleri usulen tanık dinlemiyor, bu sebeple elde belgenin olması çok önemli. Yazılı belgeleri de istemek herkesin hakkıdır. Bir de diğer meslektaşlarının Gülay öğretmenin yanında durması da olumlu yönde etki sağladı. Cezanın valiliğe aktarılmasının sebebi de devlet kendi memurunun yaptığı davranışlardan sorumlu, yani devlet okulunda müdür vasfını kullanan kişiden devlet sorumlu oluyor. Devlet bu kararı yani cezayı müdüre de iletibilir böyle bir hakkı var. Ancak eğer kişinin şahsına yönelik görevin dışında bir mobbing uygulanıyorsa o zaman direk kişiye de dava açılabilir” diye konuştu.