Ekonomim’in haberine göre, araştırmanın en ürkütücü yanı, yaş grubu düştükçe bahis oynama oranının istikrarlı bir şekilde artması. Verilere göre, Türkiye’de sokaktaki her 6 kişiden biri bahis batağında bulunuyor. Genç kuşaktaki tablo ise şöyle:
18-24 Yaş Arası: Gençlerin %15,4’ü sürekli olarak yasa dışı bahis oynuyor.
25-34 Yaş Arası: Bu grupta aktif oynama oranı %13,3 iken, %11,3’lük bir kesim ise “geçmişte oynadığını ancak bıraktığını” beyan ediyor.
Raporda, internet sitelerinin agresif reklam stratejileriyle gençleri hedef aldığı ve bu durumun genç kitlelerde futbola olan ilgiyi bile azalttığı, futbolun artık bir spordan ziyade bir kumar aracı olarak görüldüğü vurgulanıyor.
“UMUT” OLARAK GÖRÜLEN TUZAK: ORTA GELİR GRUBU VE ESNAF HEDEFTE
Eğitim ve gelir düzeyi üzerinden yapılan analizlerde, yasa dışı eğilimin özellikle lise mezunları, küçük esnaf ve vasıfsız iş gücü arasında daha yaygın olduğu saptandı.
Yanlış Algı: Bahis, bu kitleler tarafından bir “gelir kapısı” veya “kısa yoldan zenginleşme umudu” olarak görülüyor.
Orta Sınıf Krizi: Veriler, bahis oynama oranlarının özellikle orta gelir kuşağında tırmanışa geçtiğini gösteriyor. Ekonomik daralma dönemlerinde bireylerin bu tür “riskli kazanç” yollarına daha fazla meylettiği analiz ediliyor.
Yasa dışı bahsin Türkiye ekonomisine verdiği zarar, devasa rakamlarla ifade ediliyor. Raporda yer alan tahminler ve resmi veriler durumun vahametini ortaya koyuyor:
Yurt Dışına Çıkış: Türkiye’den yurt dışına akan yıllık yasa dışı bahis parasının 150 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Milli Hasılaya Oranı: Bu meblağ, Türkiye’nin yıllık gayrisafi milli hasılasının (1.565,5 milyar dolar) yaklaşık %10’una tekabül ediyor.
Operasyonlar: 1 Ocak 2024 – 6 Ekim 2025 döneminde düzenlenen 1.120 operasyonda yaklaşık 15,8 milyar TL değerinde varlığa el konuldu.
SONUÇ: BİR TOPLUM “BATAĞA” MI SÜRÜKLENİYOR?
Saha araştırmasının sonuçları, Türkiye’de yasa dışı bahsin liseden esnafa kadar her kesime sızdığını ve milli servetin hatırı sayılır bir kısmının bu kanalla yurt dışına transfer edildiğini gösteriyor. Uzmanlar, “bahis batağı” olarak nitelendirilen bu durumun önüne geçmek için sadece polisiye önlemlerin yeterli olmayacağını, kapsamlı bir sosyal farkındalık ve eğitim seferberliğine ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.