Beklentimiz İkinci Yarıyılda Yüz Yüze Eğitime Geçilmesidir « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

Beklentimiz İkinci Yarıyılda Yüz Yüze Eğitime Geçilmesidir

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılının ilk yarıyılının sona ermesi sebebiyle yaptığı basın açıklamasıdır.


2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılın ilk yarı yılı yarın sona eriyor. Öncelikle Kovid-19 salgınında fedakârca görevlerinin başında olan, zor koşullara rağmen görevlerini canla, başla yapan tüm eğitim çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Ayrıca bu süreçte hastalığa yenik düşerek, yaşamını yitiren eğitim çalışanlarımızı bir defa daha rahmetle anıyoruz. Bilindiği gibi öğretmenlerimiz salgın sebebiyle okulların kapandığı 16 Mart tarihinden beri uzaktan eğitim vermektedir.

21 Eylül tarihinden itibaren okullar seyreltilmiş ve kademeli olarak açılsa da, ara tatilinden sonra 23 Kasım tarihinde tekrardan eğitimin tüm kademelerinde uzaktan eğitime geçildi.

Şunu belirtmek isteriz ki; elbette öğretmenler uzaktan eğitim vermeyi kendileri tercih etmedi. Hatta uzaktan eğitim yüz yüze eğitimden çok daha meşakkatli, sıkıntılı bir yöntemdir.

Üstelik öğretmenlerimiz eğitim fakültelerinde ne bunun eğitimini almıştır ne de bugüne kadar uzaktan eğitim tecrübeleri olmuştur. Buna rağmen öğretmenlerimiz tamamen kendi kişisel imkân ve gayretleriyle çocuklarımızın öğrenme kayıplarını en az düzeye indirmek için büyük bir özveriyle görevlerini sürdürmüşlerdir.

Öğretmenler teknolojik olarak yeterli donanıma sahip olmamalarına rağmen kendi bütçelerinden eksiklerini gidererek derslerini eksiksiz olarak yapmışlardır.

Tüm bunlara rağmen maalesef bazı arazlı zihinler öğretmenler ile alakalı sağduyudan uzak açıklamalar yapmıştır. Oysa ki eğitim camiası olarak bu zihniyetin biraz da empati kurmasını ve saatlerce uzaktan eğitim ders vermenin nasıl zor bir iş olduğunu görmelerini isterdik.

Öğretmenlerimiz, asli görevlerinin yanı sıra, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde görevlendirilmiştir. Bu durum öğretmenlerimizin ağır olan iş yükünü artırmıştır.

Hem saatlerce öğrencilere uzaktan ders verip hem de bu ekiplerde görev yapmak ciddi bir sorumluluktur. Türk Eğitim-Sen olarak bu görevlerin gönüllük esasına göre verilmesini talep etmiş ve öğretmenlerimizin derslerine olumsuz etki yapılabilecek uygulamalardan kaçınılmasını ısrarla talep etmiştik.

Umuyoruz ki ikinci yarıyılda bu sorun çözülür ve öğretmenlerimiz asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerine yoğunlaşır.

Uzaktan eğitim birçok yönden sorunlarla yapılmaktadır. Mevcut koşullarda en iyi metot tüm dünyada uygulandığı gibi uzaktan eğitimdir.

Uzaktan eğitimin en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz önemli sayıda öğrencimizin uzaktan eğitime erişim sorunu yaşamasıdır.

Şöyle ki; interneti çekmeyen, uzaktan eğitim araçlarına sahip olamayan, uzaktan eğitime katılamayan çocuklarımızın öğrenme kayıpları bu süreçte diğer öğrencilere göre daha artmıştır.

Bu çocukların düzenli olarak canlı derslere girmesi, ödevlerini yapması, uzaktan eğitim sürecine aktif katılımı söz konusu olamamaktadır.

Bu minvalde hem öğretmenlerimizin hem de öğrencilerimizin en büyük beklentisi ikinci yarı yılda eğitimin uzaktan değil, yüz yüze yapılmasıdır. Bu eğitimin geleceği açısından çok önemlidir.

Aksi takdirde eşitsizliklerin derinleşmesi, yüz yüze eğitimin getirdiği dokunuşların olmaması, çocukların arkadaşları ile bir arada sosyalleşerek eğitim alamaması çok ciddi pedagojik sonuçlara neden olacaktır.

Öğretmenlerin tamamı yarıyıl tatilinde aşılanmalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak açıklamalarımızda eğitim çalışanların aşılamada öncelikli meslek grupları arasına alınmasını talep etmiştik.

Bu çağrılarımız üzerine Sağlık Bakanlığı öğretmenlerin aşılamada 2. aşamada 7. sırada öncelikli meslek mensupları arasında yer alınacağını bildirdi.

Zaman hem eğitimcilerimizin hem de öğrencilerin aleyhine işlemektedir. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; eğer 15 Şubat sonrasında yüz yüze eğitime başlayabileceksek yarıyıl tatilinin iyi değerlendirilerek, mutlaka bu süreçte eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır.

Hükümetimiz aşı temini noktasında her türlü tedbiri almalıdır. Bu sürecin fazla uzamaması, öğretmenlerimizin öğrencilerimizle yüz yüze eğitime geçmelerinin sağlanması devletimizin öncelikli görevi olmalıdır.

Okullarımızın açılması durumunda hijyen, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’ titiz davranması, okulların eksikliklerini tamamlaması hayati öneme sahiptir.

2021 yılında 100 bin kadrolu atama istiyoruz! İkinci yarıyıl döneminde bir diğer beklentimiz öğretmen atama sayılarının artırılmasıdır. Ülkemizde ücretli öğretmenlik neredeyse asal istihdam modeli halini almıştır.

Sendikamızın geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 80 bin 583’tür. Üstelik ücretli öğretmenlerin 10 bin 837’si yüksekokul mezunudur.

Yani pedagojik formasyonu olmayanlar ücretli öğretmen olarak görev yapabilmektedir. Üstelik ücretli öğretmenlerin sigortaları eksik yatmakta, girdiği ders başına ücret almakta, hiçbir özlük hakka sahip olamamaktadır.

Biz bu şekilde eğitimde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamayız. Sadece ücretli öğretmenler değil bir diğer sorunumuz da sözleşmeli öğretmen istihdamıdır. Sözleşmeli öğretmenlerimiz tıpkı kadrolu öğretmenler gibi görev yapmakta, özlük haklarında farklılıklara maruz kalmaktadır.

Örneğin bu öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenler gibi tayin hakkına sahip olmadığından, eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Öğretmenlerin eş ile iş arasında tercihe zorlanması, Anayasa’nın 41. Maddesinin ihlal edilmesi, çocukların annesiz, babasız büyümesi kabul edilebilir değildir.

Kısacası aynı okullardan mezun olan, aynı işi yapan öğretmenlerin öğretmenler odasında bölük pörçük olması içimizi kanatmaktadır. Bu noktada yapılması gereken tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak atanmasıdır.

Sözleşmeli, ücretli gibi istihdam yöntemleri eğitime yarardan çok zarar vermektedir. Sendika olarak talebimiz 2021 yılında 100 bin atama yapılması ve bu atamaların tamamının kadrolu olmasıdır.

En azından ücretli öğretmen görevlendirmesi kadar yani 81 bin atama ve bunun üzerine yapılacak 19 bin atama eğitim-öğretimimize nefes aldıracaktır.

100 bin atama talebimizden vazgeçmeyeceğiz. İl içi tayinlerde 50 kilometre sınırı getirilmelidir. Mazeret tayinleri yapılmasına karşın tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimiz bulunmaktadır.

Ailelerin parçalanmasına sık sık vurgu yapan sendikamız Milli Eğitim Bakanlığı’ bu duruma kalıcı çözüm üretmesini talep etmektedir.

Sadece iller arası değil il içi tayinlerde öğretmenlerimiz mağdur olmaktadır. Bazı illerde ilçeler arasındaki mesafe iki il arasındaki mesafeden çok olabilmektedir.

Bu durumda eşler aynı il sınırlarında olsa bile bir araya gelememektedir. Bu noktada il içi tayinlerde yaşanan soruna kalıcı çözüm olması için de 50 kilometre sınırı getirilmelidir.

Özür grubu tayinlerin ikinci aşaması yarın sona ererken, Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’ bir defa daha çağrıda bulunuyoruz: Milli Eğitim Bakanlığı, Gerek iller arası, gerekse il içi tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimize mutlaka il/ilçe emri hakkı tanımalıdır.

Unutulmamalıdır ki; aklı, fikri çocuklarında, ailesinde olan bir öğretmenin verimli olmasını beklemek mümkün değildir. Bu sebeple öğretmenlerimizi aileleriyle birleştirerek hem anayasanın gereğini yerine getirirsiniz hem de eğitimde motivasyon sağlarsınız.

1709 şube müdürü ataması iptal edilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı’ mahkeme kararını uygulayarak, 1709 şube müdürü atamasının iptal etmesini istiyoruz.

Yapılması gereken; 2014’ yılında yapılan tüm atamaların iptal edilerek, yazılı ve mülakat puanlarının aritmetik ortalamasına göre 1709 şube müdürü atamasının tekrardan gerçekleştirilmesidir.