Hiçbir kriterin ve ölçünün olmadığı proje okulları atama takvimi başladığı günden itibaren nasıl bir atama yapılacağı, neye göre, kime göre atama yapılacağı sorularının cevaplarını aradık. Belli ki bir hesapları vardı ki yetkililer dut yemiş bülbül gibi susmayı tercih ettiler. Salı günü sonuçları açıklandı ve yalnızca İstanbul’da 1470 öğretmenin görevi yenilenmedi. Peki bu arkadaşların göreve devam etmemesi yönünde kim karar verdi?
Müfettiş gelip bir teftiş mi yaptı, cevap kocaman bir hayır!..
Peki senin başarı yüzden düşük diye okul müdürlüğü veya ilçe-il bunlarla ilgili herhangi bir istatistik mi tuttu, buna da hayır!..
Bu 1470 öğretmenin tecrübesi ve görev süresi kalan veya alınan öğretmenlerden daha mı azdı, buna da hayır!..
1470 öğretmenin boy ve ağırlık ölçüleri alındı da buradan mı kaybettiler, yine hayır!.
İşin garip tarafı okul müdürlerinden kimisi ben liste yaptım ama benim listeme göre atama yapılmadı diyor, kimisi de zinhar liste yapmadım diye ısrar ediyor. Burada mağdur olan öğretmenler muhatap bulamıyor. Suçum ne, belki gittiğim yerde düzeltirim diye sormak istiyor fakat iki kelimelik bir cevap alamıyor.
Bir delinin bir kuyuya taş atıp kırk akılının çıkartamaması gibi bir durum var ortada ve delinin bu işi yaparken hangi mağduriyetlere sebep olduğu düşünülmüyor. Özellikle meslek liselerinde öyle dersler vadırki koca İstanbul’da yalnızca birkaç hatta bazı branşlar iki üç okulda bulunuyor. Bu okullardan biri İstanbul’un en doğusundayken ötekisi en batısında. Her ne kadar İstanbul’u beş bölgeye ayırsalar bile bazı branşların bazı bölgelerde olmayacağı görülecektir. Norm fazlası gösterilen öğretmen zorunlu olarak evinden birkaç ilçe öteye gitse yollarda yaşayacağı mağduriyet ne olacak? Kalan sürede bu öğretmenlerin moral ve motivasyonları nasıl düzelecek?
Bir de bu konunun öğrenci boyutu vardır. Şimdi eğitim ve öğretim yılının son çeyreğine girdik. Bu öğretmenler eğitim öğretim yıl bitimine kadar görevine devam eder diye düşünürken bir de baktık ki planlar yapılmış alelacele il havuzuna çekilmişler. Akabinde norm fazlası öğretmenlerle birlikte tercih yapmaları isteniyor. Kalan süre içerisinde bu öğretmenler hangi motivasyonla öğrencilere faydalı olacak o da düşünülmemiştir.
Sonuç olarak birincisi yapılan uygulamanın hiçbir kritere dayandırılmaması herkesi tedirgin ediyor. ikincisi sürekli keyfiyete dayalı uygulamalarla devletin güvenirliliği zarar görüyor. Üçüncüsü görevde kalanlar tedirgin, gidenler küskün gidiyor. Dördüncüsü öğrencilere daha çok faydalı olayım derken tam tersi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ve son olarak zihinlerde yeni despot, astığım astık kestiğim kestik müdür tipi inşa ediliyor!..