Her şeyden önce hakem dediğimiz kişi hakimdir. Yani adaletle ve eşitlik ilkesine göre hareket eder. Güçlüden değil haklıdan yana karar verir. Peki ismi hakem heyeti olduğu halde taraflardan birinin en azından memur kesiminin neden güvenini değil bilakis güvensizliğini kazanmıştır. Sendikası fark etmez hangi memurla konuşursanız konuşun umutsuz ve hakem heyetinin protesto edilmesini istiyor. Gerçekten bu hakem heyeti ne yaptı da memurda bu denli bir güvensizlik oluşturdu. Toplam 11 kişiden oluşan hakem heyeti üç büyük konfederasyonun temsilcileri ve onların önerdiği iki akademisyenle temsil edilmektedir. Yani altı kişi ise hükümetin atadığı kişilerden oluşuyor. Anlayacağın hakem heyetinin kuruluşu bir kez eşit değildir ki aldığı kararlar adil olsun.
Aslında memurun Hakem heyetine güvensizliğinin ana nedeni sayısal çokluğundan ziyade geçmiş yıllarda yani 2011, 2019 ve 2023 yıllarında verdikleri kararlardır. Bugüne kadar yalnızca iki yıl için enflasyon rakamlarının üstünde karar almışlar o da zaten hükümetin isteğiyle gerçekleşmiştir. Bir önceki toplu görüşme yani 2023 yılında kabul edilen rakamlara baktığımız zaman hakem kurulunun aslında Hükümet kurulu olduğunu söyleyenleri fazlasıyla haklı çıkartmaktadır. 7. Dönem de 2024 yılı için 15+10 verilirken enflasyon %44,28 2025 yılı için 6+5 uygun görülürken enflasyon %33,52 çıkmıştır. Dikkat ederseniz bırakın memura zam vermeyi, hata gerçekleşen enflasyonun yanından bile geçememişlerdir. O halde bu hakem heyeti ya öngörüden yoksun kişilerden oluşmaktadır, ya da memuru yoksullaştırma görevini üstlenmiş özel bir ekiptir.
Şimdi önümüzdeki döneme bakıyoruz. 2026 yıl sonu enflasyon rakamı ne çıkar bilemiyoruz, hükümette öngörüde bulunuyor ve çalışma bakanlığına talimatlarından anlıyoruz %19 civarında bir enflasyon. Bundandır ki memura son teklif olarak %11+7 gibi rakam önerilmiştir. Bu rakam geçmiş yıllardaki kayıpları karşılamayacağı gibi sadece bir temenni olarak denilen enflasyon rakamlarını da karşılamayacaktır. Hele ki 2027 yılı için %4+4 gibi bir rakam açık bir şekilde memura arakadaş ben bütçeyi senden kısarak düzeltirim demekten başka bir anlam ifade etmez.
Kuşkusuz beklenti insanca yaşamak ve bu doğrultuda bir zam teklifinin verilmesiydi. Peki vermem arkadaş güç istediğini yapabilirsin matığıyla yaklaşan bir anlayışa karşı ne yapılabilir. Öncelikle yapılacakların öncülüğünü yapacak sendika yetkili sendikadır. Bu konuda bir yol haritası çizecek ve uygulayacak yine kendileridir. Biz yetkiliyiz şunu yaptık bunu yaptık kazanımlarımız diye iş yerlerine afişler asmasını bilenlerin kaybettirdiklerimiz diye de afiş yapmasını beklemek hakkımızdır. Vergi diliminin %15 düşürülmesi, kadınlarımızın doğum izinlerinin arttırılması, ikinci nöbete ek ders verilmesi, istek dışı görevlendirmeler, angarya görevler ve tabi ki emeklinin bugün düştüğü durumu seyyanen zaman bağlayanlar bu konuda hiçbir ilerleme kaydetmemişlerdir.
Sonuç olarak her şeyden önce Hakem Heyetinin kuruluş şekli adil değildir ve verdiği kararların adil olması da beklenemez. Bazı sendikaların Kamu Sen hakem heyetine üye vermeseydi bir şeyler değişirdi algısı tamamen alanda üye devşirme çabasıdır. Kamu Sen üye verse de vermese de Memur Sen katıldığı takdirde toplantı yeter sayısı oluşur ve o komisyon toplanırdı. Hakem heyeti toplanmazsa ne olurdu? O zaman da hükümet yine kendi çalar kendi oynardı.