BİRAZ MOLA VE BİR MİKTAR MUHASEBE LÜTFEN « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

BİRAZ MOLA VE BİR MİKTAR MUHASEBE LÜTFEN


 

İstiklal şairi Mehmet Akif’in “Tek dişi kalmış canavar..” diyerek tanımladığı Batı’nın kalbindeki hakikatin son dönem ışığı Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, bizdeki “lâyüselci” anlayışa dikkat çekerek;
“Ben olsam müslüman doğudaki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersleri koyardım.” tespitinde bulunur. Eleştiriye karşı bizdeki genel ve kategorik yaklaşımı görünce ister istemez hak veriyoruz Aliya’ya. Vefatının seneyi devriyesinde rahmetle anıyoruz Bilge Kralı..

Kolay olanı, önünüze konanı olduğu gibi kabul etmektir. Oysa hepimiz biliriz ki, basit bir işlemin bile doğruluğunu teyit eden sağlama işlemi vardır. Bazen siyasette ya da bürokraside olup bitenleri de bu “sağlamacı” bakış açısıyla değerlendirmek gerekmez mi?

Eğriyi doğrudan ayırt etmek ve farklı septomlara neden olabilecek yanlış adımlara önceden dikkat çekmek için iyi niyetle yapılan eleştiri bir ihtiyaçtır. İlaveten, bizim gördüğümüz hata ve “kötülük”lere karşı uyarma vazifemizin sınırı, yanlışın bizatihi kendisi olmalıdır.

“Bakan değil gören olacağım” diyerek yola çıkan ve lâkin ne hakikati gören ne de eğitimin sorunlarına gereği gibi bakan bir anlayışın sonrında, aynı zamanda bir mühendis olması münasebetiyle, Sayın Mahmut Özer’in bakan oluşu bizim ümidimizi artırmıştı bir yönüyle. Zira,yapılıp edilenlere dönük ortaya koyduğumuz eleştiri bir fırsat olarak anlayabilecek bir formasyon sahibi bakanımız vardı. Yapılan eleştiri ve uyarıları kendi adına bakanlık uygulamalarının “sağlama” sı olarak görebilirdi. Biz de bu detayı aklımızda tutarak bazı hususların altını çizelim istedik:

Yıllardır ücretsiz olarak dağıtılan ders kitaplarından sonra, yardımcı ders kitabı basım işine el atmak -mefhûmu muhalifinden bakarsak- ders kitaplarının yetersizliğini tescil etmek anlamına gelir mi?

Sil baştan en tepeden aşağıya doğru yöneticileri değiştirerek küskünler ordusuna dönüşen havuza atma yerine- öncelikli olarak- muhatapları ve paydaşları ile ortalama her kesimi memnun edebilecek yönetici atama yönetmeliği çıkararak, yargı koridorlarına mecbur eden iflah olmaz anlayışı masaya yatırıp çözüm üretmek daha iyi olmaz mıydı?

Ya da istisna bir yöntem olarak kenarda durması gerekirken, tartışmalı atamalar için kullanışlı bir yola dönüştürülen 76. madde atamalarına mesafeli yaklaşmak daha doğru olmaz mıydı?

Yeniden kendi medeniyetimizin kodlarına dönüşün anahtarı olan müfredat ve muhteva meselesini gündemden hepten çıkardıktan sonra Şura gündemi olan “Fırsat eşitliği” başlığı ne kadar inandırıcı olacağını düşünmek gerekir mi?

SEBİT’e alan açan anlayışı veya NATO’ nun fulbright programını tartışmaya açmadıktan sonra bağımsız eğitim felsefesi ortaya konabilir mi örneğin?

Testiyi kırmadan uyarmak dostluğun gereğidir. Muhafaza ettiğimiz ümidin daha bir yeşermesi adına, bakanlıktan beklediğimiz yapılıp edilenleri düşünmek için biraz mola verilerek, atılan adımların ve ortaya konan iradenin sağlamasının yapılmasıdır.

Kim bilir belki de biz yanılıyoruzdur!.

İdris ŞEKERCİ
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı

İdris ŞEKERCİidrissekerci@kamudanajans.com