MEMUR-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin zorunlu eğitim süresine ilişkin bakanlık ön çalışmasını Cumhurbaşkanlığı kabinesine sunacaklarını ifade etti. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere bu anlamda saha araştırmamız tüm kamu kurumlarına ulaştırılmış ve bu konuda saha beklentileri kamuoyuna yansıtılmıştır. Sonuç olarak 4+4+4 zorunlu eğitimde yapısal dönüşümün zorunluluğu esnek bir ortaöğretim modelini de beraberinde getirecektir” dedi.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında ‘4+4+4 Zorunlu Eğitim Sistemi’ne ilişkin açıklama yaptı. Yalçın, konuşmasında, zorunlu eğitim sistemine yönelik tartışmaların geniş katılımlı platformlarda ele alınmaya devam ettiğini söyleyerek “SETA, Maarif Platformu, TEDMEM, Enstitü Sosyal gibi oluşumlar bu konuya ilişkin belli çalışmalarını kamuoyuyla buluşturdular. Biz Eğitim Bir-Sen olarak Türkiye’de ilk defa bu konuda geniş kapsamlı bir saha araştırması yaptık ve bunu da temmuz ayında rakamsal boyutuyla kamuoyuyla buluşturduk. Raporumuz sadece Türkiye’de değil geniş anlamda uluslararası medyada da geniş bir yankı buldu. Türkiye’nin 81 bir yılında 36 bini aşkın katılımcıyla yürüttüğümüz bir saha araştırmasıydı. 4+4+4 zorunlu eğitim sistemine yönelik saha araştırması başlığıyla yayınladığımız çalışma 2012’den bu yana uygulanan zorunlu eğitim sisteminin mevcut durumunu değerlendiren en kapsamlı çalışmaların başında yer alıyor. Bu saha araştırmamızda katılımcılardan 17 bin 762’si öğretmen 7 bin 34’tü yönetici, 5 bin 415’i son sınıf lise öğrencisi ve 5 bin 907 kişi ise bunların velilerinden oluşuyor. Araştırmanın en dikkat çekici sonucu zorunlu eğitim süresinin 12 yıl olmasının uzun bulunduğu. Öğretmenlerin yüzde 93,8 yöneticilerin yüzde 97,1 öğrencilerin 78,5 ve velilerin de yüzde 78,8’i bu süreyi uzun buluyor ve bu konuda kanaatlerini paylaşıyor. Sürenin toplum ve çalışma hayatının beklentilerle uyumlu olmadığını düşünenlerin oranı öğretmenlerin yüzde 75,2’sini yöneticilerin de yüzde 82,8’ini velilerin ise yüzde 58,9’unu oluşturuyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu uzun eğitimin gençlerin iş hayatına erken atılmasını zorlaştırdığını ve ara eleman bulmayı bu anlamda gittikçe güçleştirdiğini belirtiyor. Ayrıca uzun süreli eğitimin okul terki riskini taşıdığını araştırmamız ortaya koyuyor. Öğretmenleri yüzde 70’i yöneticilerin de yüzde 78,9’u bu kanaati paylaşıyor” diye konuştu.
‘LİSE SON SINIF ÜNİVERSİTE HAZIRLIK VE KARİYER PLANLAMA YILINA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ’
Yalçın, öğretmenlerin yüzde 83,6’sının, öğrencilerin yüzde 75,9’unun son yılın gerekli olmadığı görüşünü paylaştıklarını ifade ederek “Katılımcıların yaklaşık yüzde 90’ı lise son sınıfın üniversite hazırlık ve kariyer planlama yılına dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor. Araştırma aslında esnek ve modüler orta öğretim modellerine güçlü bir destek sunuyor. En çok önerilen model ise, 3+1 yani 3 yıl zorunlu 1 yıl isteğe bağlı. ve 2+2, 2 yıl zorunlu, 2 yıl isteğe bağlı şeklinde iki seçenek bu araştırmada öne çıkıyor. Eğitim Bir-Sen olarak bu bulguların sistemin süre, içerik ve yapı bakımından yeniden düzenlenmesi ve bir yol haritası oluşturulması konusunda önemli ipuçları sunduğunu düşünüyoruz. Sonuç olarak araştırmamızda elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda zorun eğitim süresi toplumun beklentileri ve hayatın gerçekleriyle uyumlu hale getirilmelidir. Esnek ve modüler yapıya sahip orta öğretim modelleri üzerinde çalışmalar yapılmak durumundadır. Mesleki yönlendirme ortaokuldan itibaren sistemik hale dönüştürülmelidir” dedi.
‘EĞİTİM SÜRESİNİN UZUNLUĞU ÖĞRENCİLERİ İŞ HAYATINA HAZIRLAMIYOR’
Yalçın, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tutanaklarını da taradıklarını belirterek “Meclis tutanaklarına baktığımızda çeşitli tarihlerde tasnif ettiğimiz yazılı soru önergelerinde şu başlıkların yer aldığı gözüküyor. Sürenin uzatılmasının yapısal sorunları arttırması, sürenin uzatılmasının eğitimi nitelikli hale getirmemesi, uzun sürenin öğrenciler için yük oluşturması, sürenin artışının erken okul terklerine yol açması, sürenin esnek ve yeniden yapılandırılması gerektiği, kısa ve odaklanmış modellerin geliştirilmesi gerektiği gibi bu anlamda meclis tutanaklarında pek çok kez paragraflar ve görüşler ifade ediliyor. Bu tutanaklara baktığımızda sıklıkla yer verilen görüşler zorunlu eğitimin mevcut yapısının dönüşümüne ilişkin ciddi bir beklentinin olduğunu da gösteriyor. Zorunlu eğitim süresi, toplumsal fayda ve toplumun değişim beklentileri, hızla gelişen teknoloji, yapay zeka ve bu konudaki hızlı gelişmeler bilgi temelli eğitimden beceri temelli eğitime dönüşen eğitim sistemleri gibi çeşitli nedenlerle zorunlu eğitim sisteminin dönüştürülmesi bir beklenti olarak önümüzde durmaktadır. Bu bağlamda zorunlu eğitimin süresinin azaltılması yönündeki talepler bu anlamda her geçen gün dillendirilmeye devam ediyor. Daha kısa ama nitelikli ve bireysel farklılıklara duyarlı bir eğitim modeli hem erken mesleki yönlendirmeye olanak tanıyacak hem de eğitim sisteminin daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlayacaktır. Değişen toplumun beklentileri, çalışma hayatının taleplerini karşılayacak şekilde eğitim süresinin uzunluğu, öğrencileri iş hayatına da bu anlamda hazırlamıyor” diye konuştu.
‘SAHA ARAŞTIRMAMIZ TÜM KAMU KURUMLARINA ULAŞTIRILDI’
Yalçın, sözlerine şöyle devam etti:
“Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin zorunlu eğitim süresine ilişkin bakanlık ön çalışmasını Cumhurbaşkanlığı kabinesine sunacaklarını ifade etti. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere bu anlamda saha araştırmamız tüm kamu kurumlarına ulaştırılmış ve bu konuda saha beklentileri kamuoyuna yansıtılmıştır. YÖK’ün lisans eğitim süresine ilişkin bu anlamda tartışmalar var. YÖK Başkanı Erol Özvar, zorunlu eğitimin yanı sıra yüksek öğretimde de benzer sorunların masaya yatırıldığını, çözüm olarak lisans eğitimi süresinin üç yıla indirmesi yönünden mevzuat hazırlığı yaptıklarını paylaşmıştır. Zorunlu eğitim süresiyle alakalı bu tartışmalar beraberinde yüksek öğretim sisteminde de doğal olarak tartışmayı zorunlu kılmaktadır. Bu anlamda YÖK’ün bu çalışmalarını da yakından ilgiyle takip ediyoruz. Sonuç olarak 4+4+4 zorunlu eğitimde yapısal dönüşümün zorunluluğu esnek bir ortaöğretim modelini de beraberinde getirecektir. Meclis tutanakları, uluslararası raporlar, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları raporları ve saha araştırmamız orta öğretim yapısının bireyselleştirme temelli yeniden esnek modellerle yeniden kurulamasına yönelik güçlü bir toplumsal destek olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrenciler, öğretmenler, okul yöneticileri ve veliler farklı ihtiyaçlara yanıt verebilecek alternatif modellerin aynı sistem içerisinde yer almasını talep etmektedirler.”
‘TARTIŞMAYA AÇILMASI SON DERECE ÖNEMLİ’
Yalçın, zorunlu eğitim sistemine yönelik hazırladıkları raporda ortaya çıkan modelin öngördüğü katkılar ile ilgili şunları söyledi:
“Sistemin verimliliğini artırmaya vesile olabilir. Zorunlu eğitimin 12 yıldan 11 yıla esnetilmesi kaynakların daha etkin ve hedefe yönelik kullanımını mümkün kılabilir. Okul türleri arasında esnek geçişlerinin olması kapasite fazlası yerine ihtiyaç temeli planlama yapılmasına olanak sağlar. Bireysel yönelimi güçlendirir. İstihdam ve beceri uyumunu artırabilir. Bu da isteğe bağlı son yıl doğrudan iş gücüne geçişi hedefleyen öğrenciler için sektörel modüller, kısa sertifika programları ve mesleki yetenek belgeleriyle desteklenir. Akademik kaliteye bunun etkisi olabilir. Uluslararası uyum artar. Biz bu tartışmalar ışığında saha araştırmasının verileri ışığında konunun sosyal taraflarla tartışılması, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda 21’inci Milli Eğitim Şurası’nı bu anlamda düzenleyerek bunu tartışmaya açmasını son derece önemli buluyoruz. Çünkü konu toplumun her kesimin tarafından dillendirilmeye başlandığı bir zeminde konunun sosyal taraflarla nitelikli tartışmayla şekillenmesi gerektiğine inanıyoruz. Katılımcılık bunu gerektirir. Demokratik yönetim bunu gerektirir. Bu açıdan biz bu sürece ilişkin geniş kapsamlı raporumuzu da çalışarak şekillendirmeye çalışıyoruz.”