28 ŞUBAT, 8 MART VE KAZANIRKEN KAYBETMENİN KIYISINDA OLMAK « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

28 ŞUBAT, 8 MART VE KAZANIRKEN KAYBETMENİN KIYISINDA OLMAK


Web Banner

28 Şubat’ın seneyi devriyesinin üzerinden bir kaç gün geçmişti ki bir restorana alınmayan başörtülü iki kadının haberi düştü ajanslara.. Hem de bize komşu terzide mi bizim terzide mi biçildiğini hâlâ çözemediğimiz 8 Mart’ın arefesinde. Bu olay nasıl okunmuş, nasıl değerlendirilmiş diyerek tepkilerin çeşitliliğini takip ettim sosyal medyada. Sonra, cevabını vermekte zorlandığım sorular sökün etti zihnime..

Öteden beri cinsiyetçi yaklaşımlardan haz etmem. Zulüm varsa ortada; ne zulmedenin kimliğine bakarım, ne de mağdur olanın cinsiyetine. Zulüm zulümdür, zalim de zalim.

Eskiden her şeyin bir anlamı vardı. Kimliğin cepte taşınan bir karttan ibaret olmadığı; hayata bakışın, dünya görüşünün kimliğin ibrazı anlamına geldiği yıllardan söz ediyorum.Bir delikanlının sakalı varsa o gün-tarzından-dünyasını da davasını da anlardın. Başörtüsü var ise bir kadında -ilave olmaksızın- bir kimlikti o vakitler bir başına.

Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın ardından ışıklı günler geldi. Rahmetli Özal’ın “üç hürriyet” teorisi, hayat bulmaya başladı yeniden. İnançta, düşüncede ve teşebbüste özgürlük olabildiğince makası açtı. Kamuda, özel sektörde, siyasette, ticarette; kadınıyla erkeğiyle varlık sorununu da zorluk sınırını da aştık çok şükür.

“Madem bu kadar çok sorun aştık ne demeye getiriyorsun?” sözlerini duyar gibiyim. Devam edelim isterseniz: Mevlânâ’nın pergel metaforunu duymayanımız yoktur. “Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım”.
diyordu Mevlânâ. Yirmi küsür yıldan sonra, elde edilen kazanımlara sahip çıkmak istiyorsak kılavuzumuz bu sözde gizlidir.Bunu demeye çalışıyorum.

Yaptığımız iş ne olursa olsun-tam da bu sebepten dolayı- bir ayağımız her zaman kendi değerlerimiz üzerinde sabit kadem olmalıdır. Dün mücadelesini verdiğimiz değerlerin manasını korumak, ilkin bizim görevimizdir. Eğer bu durum ters yüz olursa, özünü kaybettiğimiz şekilden ibaret kazanımlarımız(!) kalır. Ve sonra bu kazanımların hak mücadelesini çıkmaz sokaklarda, uzak diyarlarda ararız. Ve günün sonunda Jack London’un;
“Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş!” olur sözünü hatırlatan içi gitmiş dış kalır bize.

İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı

İdris ŞEKERCİidrissekerci@kamudanajans.com
Web Banner
Web Banner