EĞİTİMDE DİRENCİMİZİ KIRAN KRONİK HASTALIKLAR « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

EĞİTİMDE DİRENCİMİZİ KIRAN KRONİK HASTALIKLAR


Yeni öğretim yılı bugün itibarı ile başlıyor. Öğretmenler uzun bir aradan sonra okullarına döndü. Virüsle mücadele tablosu, eğitime belirsizlik olarak yansıyor. Zor bir yıla hazırlanıyoruz. Eğitimde virüsle mücadele sürecinin, kırılgan bir döneme denk gelmesi en büyük şanssızlığımız oldu. Kronik hastalığı olan insanlarımızın virüse karşı taşıdığı risk gibi, yürütülen yanlış süreçler yüzünden bugün eğitim sistemimiz de önemli riskler taşımaktadır.

Her şeyden önce öğretim yılına başlarken, gayretlerine ihtiyaç duyduğumuz eğitim yöneticilerimize hâkim olan duyguyu iyi tahlil etmek gerekir. Açık söylemek gerekirse, bugünün zor şartlarıyla, canı pahasına mücadele etmesi beklenen yönetici kadrosu; iki yıldır planlı, kasıtlı, profesyonelce yürütülen bir süreçle itibarsızlaştırmaya tabi tutuldular. Salon programlarında yapılan konuşmalarla başlayan süreç, müdürlerin önlerini kesen yönetmelik maddeleriyle zirve yaptı.

Her fırsatta dile getiriyoruz, iki yıldır ehliyet liyakat diyenlerin yaptıkları, sadece kendilerine keyfi alan açmak olmuştur. Devletin işe alma dâhil birçok alanda kullandığı mülakat sistemi üzerinden, iki yıldır olmadık eleştirileri yaparak, taşradaki yöneticilere ağır hakaretlerin önünü açanların, yapılan hakaretlere en ufuk cevap vermeyenlerin, yaptıklarına bakalım.

Ehliyet ve liyakati dillerinden düşürmeyenler, İstanbul’da istifa etmiş bir öğretmeni önce açıktan öğretmenliğe atadılar, ardından İl MEM şube müdürlüğüne görevlendirdiler, şimdi daire başkanı yaptılar ve devlet hiyerarşisini tersine çevirerek, daire başkanını, “İl MEM emrinde çalışmak üzere” İstanbul’a görevlendirdiler. Rotasyonla uzak illere atanan şube müdürlerinden bir kısmının mağduriyetini görevlendirme ile giderirken, arkası gelmeyen talepleri görünce, besledikleri ve yönettikleri internet sitelerine haber yaptırarak askıya aldılar. En azından tutarlı olmak gerekmez miydi?

Sosyal medyada yapılan en küçük eleştiriyi bile takibe alarak, ilgilisini sorgusuz sualsiz görevden alanlar, “okulları ödenek çıkaran çeteler yönetsin” diyerek anlatmaya çalıştığımız kirlenmeyi görmezden geldiler. Bütün bu yapılanları, okuluna bağış aldığı için cezalandırdığınız idareciler görüyor ve yapılanlara kahrediyor.

Salgınla mücadelede alınan her türlü önlemi uygulayacak olan okul idareleridir. Temas noktası okullardır. Bugünlerde yayınlanan rehberi, hangi kaynakla uygulayacağını kara kara düşünen bazı okul idarecilerinin kapısını, piyasanın çok üzerinde maliyetlerle tasarım beceri atölyesi yapacak firmanın çaldığı, sadece müzik atölyesi yaparak beş atölye yapılmış gibi işlem yapıldığı bilgileri geliyor. Daha düşük ücrete daha seri üretim yapan maske makinesi almak yerine, alt model makineyi daha yüksek maliyete ve işaret edilen firmadan almaya zorlanan okul müdürleri bizlere ulaşıyor. Bu okulları kim neye göre belirliyor?

Ehliyet, liyakat, adalet ve ahlak denilerek yapılanları takip ediyoruz. Her kademeden yönetici arkadaşlarımıza çağrımdır, siz bu zor şartlarla boğuşurken kapınızı yukarıdaki taleplerle çalanları bizimle paylaşın. Paylaşın ki bir daha kapınızı çalacak cesaret bulamasınlar.

Ülke olarak elbirliği ile mücadele etmemiz gereken ağır salgın şartlarında, kamuoyu önünde, ilgilileri sevimli, şirin, sempatik gösteren bir algı yürütülüyor, arka planda ise bambaşka süreçler işliyor. Bu durum sürdürülebilir değildir. Eskiye söylenerek gidilecek yol bitti, gerçeklerle yüzleşme vakti geldi.

Kronik hastalığa dönüşmüş, salgın sürecindeki mücadeleye zarar verecek ehliyet ve liyakat maskesi artık çıkarılmalıdır. Kaynaklar en etkili şekilde kullanılmalıdır. İdarecilere kulak verilmeli, içi boş projeler çöpe atılmalıdır. Okullara yük getiren, eğitim değeri düşük kişisel kariyer uğruna yapılan çalışmalara son verilmelidir. Sosyal medya kullanımında etik kurallar belirlenmeli, kimse kimseyi beğenmek zorunda bırakılmamalı, kimseye sosyal medya karnesi çıkarılmamalıdır. Kişisel imaj uğruna eğitim doğruları için alınması gereken kararlarda zaaf gösterilmemelidir.

Öğretim yılı başlarken, işin başında bir kez daha belirtelim, taşradaki eğitim yöneticileri ile ilgili yöneltilen her türlü haksız ve yersiz eleştiri, bu yıl da karşısında bizi bulacaktır. Okul idarecilerimiz zor şartlarla boğuşurken, müfettiş baskısı ile oluşturulan korku ikliminde kirliliğe yeltenenlerin, iş takibi yapanların hevesleri kursağında kalacaktır. Bu yıl parolamız, her zamankinden daha fazla iyi niyet ve katkı, sonuna kadar takip ve kontrol olacak. İyi ve güzel olan ne varsa ve kim yaptıysa alkışlayacağız, yanlış yapanı deşifre etmeyi de çocuklarımıza karşı sorumlu olduğumuz bir görev bileceğiz.

Talat YAVUZ

Memur Sen İstanbul İl Başkanı