MEB’e liyakat ve ehliyet uyarısı! « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

MEB’e liyakat ve ehliyet uyarısı!


Pazartesi okullarımızın ikinci haftası olacaktır. Kuşkusuz ne olacak sorusu herkesin aklındadır. Elbette iyi şeyler dileyecek ve temenni edeceğiz.

Fakat dünden bugüne şunu açık bir şekilde gördük ki bir kurumun işleyişi sağlıklı ise kuruluşun yapısı da sağlıklıdır. Sağlıklı bir bedende nasıl ki bütün organlar işlerini yapmaya programlanmışsa sağlıklı bir kuruluşta da kuruluşlar işlerini düzenli yapınca sorun yok demektir. Aksine eğer bir kuruma dışarıdan sürekli müdahale varsa tıpkı beden gibi arıza kaçınılmazdır. Ne kadar çok müdahale o derece ağır hastalık var demektir. İşte bir türlü değişmeyen ve sürekli müdahalelerle karşı karşıya bırakıldığı için biz Milli Eğitimdeki işleyişi arızalı buluyoruz ve bu arızayı da zihniyet arızası diyoruz.

Ne yazık ki son yıllarda devletin teamül haline getirdiği, örf-töre olarak kabul edilen birçok uygulama rafa kaldırılırken bir defadan bir şey olmaz gibi sakat bir mantıkla karşılaşıyoruz. Evet, yasalarımız, yönetmeliklerimiz vardır, ancak bu çoğu zaman kağıt üzerinde kalıyor. Söz gelimi okulun kadrolu müdür yardımcısı dururken a bir de bakıyorsunuz sınav dahi kazanamamış müdür yardımcısı olmayan birine müdürlük vekaleti verilmiş. Ya da yönetmelikte açıkça müdür yardımcılığı yapmayan baş muavin olamaz denildiği halde o da ne bir bakıyorsunuz alakasız kişinin baş muavinlik görevlendirmesi geliyor. Peki, o okuldaki kadrolu müdür yardımcıları artık bu müdüre güven duyabilirler mi? Bu görevlendirmenin altında imzası olan ilçe müdürü ve il müdürüne güven duyarlar mı?

Elbette yalnız bu değildir. Ücretli öğretmen ataması yapılıyor eğitim fakültesi mezunu dururken işletme mezunu kişi görevlendiriliyor. Şube Müdürlüğü sınavından yüksek puan aldığı halde atanamayan sıra bekleyen onca şube müdürü adayı varken bir de ne görelim Yetmiş Altıncı maddeden ha bire şube müdürü atanıyor. Bazen de aksi yaşanıyor tabii. Gönderilen kararnameler bir selamla iptal ediliyor.

Yalnız bu mudur, elbette değildir. Söz gelimi ilin ve ilçenin teklif ettiği proje okulu müdürü onayı gelmiyor hiyeraşik düzen yok sayılıyor, başkasının kararnamesi gelebiliyor. Ya da bir okulda müdür yardımcısı tamam iken bir bakıyorsunuz yine ilden, ilçeden habersiz yukarıdan müdür yardımcısını öğretmen, öğretmeni ise müdür yardımcısı yaptılar. Ya da falan okulda müdür müdür yardımcısı teklif edince kararnamesi itirazsız geliyor bir başka okulda müdürün teklifi değiştiriliyor veya bekletiliyor.

Kuşkusuz bu adaletsizliklere sayısız örnek verebiliyoruz. Hani insan şunu düşünebilir. Yukarılara gidildikçe ciddiyet ve güven artar diye. Ancak hiç de öyle olmadığını görüyoruz.. Bazen aşağıda adaletsizlik ve kuralsızlık bazen yukarıda aynı adaletsizlik kendisini gösteriyor. Haliyle böyle olunca insan kimi kime şikayet edeyim gibi bir ümitsizliğe düçar oluyor. İşte bu da devlete ve kurumlarına güvensizlik getirmekten başka bir işe yaramıyor.

Sıkıntı yalnızca liyakat ve ehliyeti yok sayıp kadrolaşma oyunlarından ibaret değildir. Bir de makyaj sorunumuz vardır. Söz gelimi bakan bey okullarımız maddi açıdan sorunsuz açıldı dedi ancak birçok okulda hizmetli ve temizlik sorunu had safhadadır. Size para gönderildi dediğimizde kim demiş diye itiraz ediyorlar. Sınıf mevcutları konusunda da açıklamalarda sıkıntı var. Biz İstanbul genelinde mevcutların yüksek olduğunu sahada açıkça görebiliyoruz. Ancak yetkililer mümkün mertebe düşük gösterme peşindeler.

Sonuç olarak: eğitim çalışanı artık liyakat ve ehliyetin önemsemesini istiyor. Sorunlara akılcı yaklaşılmasını istiyor. Zorlama ve dayatmaların son bulmasını istiyor ve her şeyden önce yetkililerin hem icraatlarına hem de açıklamalarına güvenmek istiyor.

Remzi ÖZMENremzi_ozmen1453@hotmail.com