Milli Eğitim Bakanlığının, özellikle taşra birimlerinde, öğretmenlerin mesleki ve özlük haklarına ilişkin kimi iş ve işlemlerin, il-ilçe milli eğitim müdürlükleri ve okul müdürlükleri tarafından bazen yavaşlatıldığı, bazen Bakanlıktan görüş sorulması nedeniyle uzatıldığı, bazen de Bakanlık tarafından olumlu görüş bildirilmesine rağmen gereken işlemlerin yapılmadığı görülmektedir.
Her ne kadar genellik arz etmese de, bu tür olumsuz işlemlerin, hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır.
Bu noktada ‘Memur’ tanımına ve memurların normlar hiyerarşisinde yer alan hukuki belgelere aykırı işlem yapıp, yapamayacağını irdelemek gerekiyor.
Öncelikle normlar hiyerarşisi; hukuk normlarının derece ve kuvvetini belirlemekte ve bir hukuk düzeninde var olan normların çokluğu anlamına gelmektedir. Hukuk düzeni bir piramide benzetilecek olursa bu piramit anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemlerden oluşan birden çok normun varlığını ifade etmektedir. Adsız düzenleyici işlemler ise “kararname”, “karar”, “tebliğ ”, “sirküler”, “genelge”, “ilke kararı ” “esaslar”, “yönerge”, “talimat”, “statü”, “genel emir”, “tenbihname”, “genel tenbih”, “ilân”, “duyuru”, “plân”, “tarife” gibi değişik isimler taşıyan işlemlerdir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4.maddesinde ‘Memur’; “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır. Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Aynı Kanunun devlet memurlarının görev ve sorumlulukları başlıklı 11.maddesinde ise “Devlet memurları kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.” hükmü yer almakta ve memurların görev ve sorumlulukları hüküm altına alınmaktadır.
Bu hükümlere göre memurlar, normlar hiyerarşisinde yer alan bütün hukuki normlara uymak zorundadırlar. Bu normlara, adsız düzenleyici işlemler de dâhildir.
Bu noktada Gaziantep ilinde yaşanan iki örnek olaydan söz edeceğim.
İlki; 8 Eylül 2015 tarihinde bir soruşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan ve yaklaşık üç ay sonra 28 Kasım 2016 tarihinde görevine iade edilen öğretmenlerin, 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılı Eğitime hazırlık Ödeneğinin eksik ödenmesi konusudur.
Kanunun Ek-32.maddesinde; eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfına dâhil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup, fiilen öğretmenlik yapanlardan söz edilirken; genel bir hükümden söz edilmiş, devamında da fiilen öğretmenlik yapmadıkları halde ilköğretim ve okul müdürleri ile
yardımcıları, cezaevi okullarında çalışan öğretmenler, yönetici, eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dâhil olmak üzere, eğitim ve öğretim sınıfına dahil diğer görevlilere de ödeme yapılacağı da eklenmiştir. Bize göre, fiilen öğretmenlik yapılmayan durumlar sadece askerlik yükümlülüğü ve ücretsiz izin gibi memurun kendi isteğiyle fiilen görevde bulunmadığı durumlardır. Aksi halde, Maliye Bakanlığının görüşüne göre eylül ayı içinde hastalık raporu alan, kaza geçiren, yakınının ölümü veya hastalığı nedeniyle mazeret izni ya da yıllık izin kullanan öğretmen ve yöneticilere de eğitim ödeneğinin ödenmemesi gerekir. Bu tür durumlar da arızi durumlardır ve geçici bir tedbirdir. Açığa alınma da arızi bir durum ve öğretmenin isteği dışında oluşan bir durumdur.
Bu konuyla ilgili olarak, MEB Strateji Geliştirme Başkanlığının 24.01.2018 tarih ve E.1776719 sayılı yazısına göre; “Disiplin soruşturması nedeniyle açıkta bulunan ve öğretime hazırlık ödeneğinin ödendiği ay içerisinde gayrı iradi olarak görevinin başında bulunmayan öğretmenlere, daha sonra idare tarafından göreve başlatılmaları halinde bu ödeneğin ödenmesi” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yine MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 05.03.2019 tarih ve E.4754475 sayılı yazısı gereğince de eksik ödenen öğretime hazırlık ödeneğinin ödenmesinin uygun olacağı şeklinde görüş bildirmiştir.
Gaziantep Eğitim Sen Şubesi, bu olayda mağdur olan üyeleri için Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğüne iki kez resmi yazıyla başvuru yapmasına rağmen, iki yıldan bu yana herhangi bir cevap alamamış, eksik ödenen öğretime hazırlık ödeneği ilgili personele ödenmemiştir.
İkincisi; KHK ile ihraç olup, OHAL İnceleme Komisyonu tarafından görevine iade edilen rehber öğretmene, yazılı başvuru yapmasına rağmen Gaziantep-Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, görevde olmadığı dönemlere ilişkin ek ders ücreti ödenmemiştir.
Bu konuyla ilgili olarak da, Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü tarafından Rize Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilen 01/02/2018 tarihli ve 2243949 sayılı görüş yazısında; “Yöneticiler bakımından ders niteliğinde yönetim görevi karşılığı ek ders ücretinin kadrolarına bağlı olarak ödendiği dikkate alındığında, yönetici olarak görev yapmakta iken, gerek görevden uzaklaştırılan gerekse kamu görevinden çıkarılan ilgililerin, görevden uzaklaştırma ve kamu görevinden çıkarılma kararları kaldırıldıktan sonra doğrudan yöneticilik görevine döndürülmüş olmaları halinde, görevde bulunmadıkları sürelere ilişkin ders niteliğinde yönetim görevi karşılığı ek ders ücretinden yararlandırılmaları gerektiği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Rehber öğretmenlere, görevde olmadıkları dönemlere ait ek ders ücretlerinin ödenmesi konusunda benzer bir yazı, MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 23.12.2016 tarih ve E.14532458 sayılı yazısıdır. Bu yazıda da açıkça olumlu yönde görüş bildirilmektedir.
Adsız düzenleyici işlemler en az Bakanlık Daire Başkanı tarafından düzenlenmesi gereken işlemlerdir. Sözünü ettiğim görüş yazıları, MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı ve MEB Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
düzenlenen adsız düzenleyici işlemlerdir ve Milli Eğitim Bakanlığının bütün merkez ve taşra birimlerini bağlayıcı niteliktedir.
İl ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, bu görüş yazılarını yok sayarak, aynı konuda ve aynı durumda kendisine başvuran öğretmenlere mahkeme yolunu göstererek veya Bakanlıktan tekrar görüş sorarak görevlerini ihmal etmek suretiyle, görevlerini kötüye kullanmaktadır. Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, en kısa sürede bu yanlıştan dönerek, meslektaşlarımızı mağdur etmemelidir.
KAYNAKLAR
Erdal KULUÇLU. TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE NORMLAR HİYERARŞİSİ VE SAYIŞTAY DENETİMİNE ETKİLERİ