DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR!.. « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR!..


Web Banner

Sayın Cumhurbaşkanımız Kanal İstanbul köprülerinden birinin temelini atarken “Devlette devamlılık esastır” dedi. Buna kimsenin itirazı olamaz. Türk Devlet geleneği iki ayrı dayanağı vardır. Bunlar 1-Maddi dayanaklar 2-Manevi dayanaklardır.

Maddi Dayanaklarını Oğuz Kağan ve Bilge Kağan’ın söylemlerinden alıyoruz. “Üstte mavi gök altta yağız yer yaratıldı, ikisinin arasında kişioğlu ve onun üzerinde de babam İlteriş Kağan ile anam İl Bilge Hatun oturdu.” Burada Bayrak, Toprak, Hakan ve Millet olarak dört ayrı maddi başlık görüyoruz. Manevi Dayanakları ise Süreklilik “buna birçoğu devamlılık diyor” Sınırsızlık, Kutluluk ve Gönüldaşlık olarak sıralarız. Bir anlamda devlet anlayışımız bu sekiz başlığın etrafında şekillenmiştir.

Şimdi gelelim Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği devlette devamlılık esastır, söylemine. Peki, 2014 yılında bir gecede olup bitenler devlette devamlılığa uygun muydu? Kesinlikle hayır!. Çünkü Devletin sınav yaparak atadığı okul ve kurum müdürleri hiçbir gerekçe gösterilmeden keyfi tasarrufla kapının önüne konmuştu. Bu tasarruf devletin devamlılık ilkesine aykırıydı. Bu dönemlerde olup bitenler ve özellikle her şart altında devletine milletine sadakatle bağlı olan insanlara reva görülenler ve sonrasında mülakatlarda tarihin hiçbir döneminde görülmemiş tarafgirlikler devlette devamlılığı adeta yok etmişti..

İçişleri bakanımız da devlet unutmaz unutursa devlet olamaz demişti. Bunları hatırlayıp gereğini yapmak gerekmez mi? Acaba Devletimizin hafızası mı zayıfladı yoksa birilerinin işine mi gelmiyor?

Birinci olarak; Türk Milleti tarih boyunca devleti kendi yaşamının teminatı ve istiklalinin yegâne garantisi olarak görmüştür. Devlete yüklenen bu önemli görev ister istemez ona bir de kutsiyet adetmiştir. Bu yüzden uğrunda seve seve ölmenin ebedi âlemde huzur getireceğine kuvvetle iman edilmiştir. Bundandır ki bedel ödemeye bir karşılık beklememiş bunu bir vazife olarak görmüştür. İşte tam da bu vasıfta olan insanları ötekileştirmek devletten soyutlamak meydanı boş bırakmıştır. Tabiri caizse çıkarı için babasını satmayı meziyet gören insanların devlet yönetiminde endam göstermesini sağlamıştır. Rüzgarla yön değiştirecek ve devlete zerrece sadakat beslemeyen bu kişilerle bir yere varılamayacağı görülmelidir.

İkinci olarak; Türk Devlet felsefesinde devletin sürekliliği halkın desteğine, halkın desteği de devletin gücüne ve halkın ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlanmıştır. Toplumsal varoluş devlete, devletin varlığı töreye, töreye göre yönetmek ise kuta bağlanmıştır. Oysa töre devlette devamlılık diyordu.

Üçüncü olarak; Türk Milleti devletini kutsallaştırmış, ancak ondan daha çok kültürü önemsemiş onu da ölümsüzlük olarak algılamış ebedileştirmiştir. Tıpkı Platon’un erdemi devlet, devleti de ölümsüz olarak nitelemesine benzer Türkler Töreyi kültürün önemli bir parçası olarak görmüş ve Bey Töreden üstün değil, il gider töre kalır ya da yönetirken töreye uygunluk, yönetilirken töreye uygunluk bir ölçü olarak alınmıştır

Nitekim Kâtip Çelebi; İnsan bedeninin devamlılığının karşılığı devletin bekasıdır, bedenin sağlığının karşılığı toplumun nizamıdır, diyerek bekanın devlet için süreklilik-devamlılıkla ile aynı anlama geldiğini teyit etmektedir. Oğuz Kağan ise hakanın sorumluluğunu anlatmak adına yaşlanıp kenara çekilirken “Gök Tanrı’ya borcumu ödedim” diyordu. Çünkü Tanrı O nu görevli olarak gönderdi o da erdemli bir yönetim göstererek Tanrı’ya borcunu ödemek zorundaydı.

Sonuç olarak; Devlette devamlılık esastır söylemi doğru ve yerindedir. Ancak bunun hayatla buluşması gerekir. Önceki eserleri görmemek, sanki bizden önce hiçbir şey yokmuş söylemleri de bu devamlılığa aykırıdır. Bizim beklentimiz ise yakın tarihte devlet devamlılığına aykırı yapılan haksızlıkların bir an önce giderilmesi, buna sebep olanların cezalandırılması ve haksız yere bir yere gelen güvenilmez kişilerin de bir an önce devletten önemli makamlardan uzaklaştırılmasıdır.

Remzi ÖZMENremzi_ozmen1453@hotmail.com
Web Banner
Web Banner