DARAĞACINDA BİR BAŞBAKAN İKİ DE BAKAN (3)  (İDAMLARIN İÇYÜZÜ)  « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

DARAĞACINDA BİR BAŞBAKAN İKİ DE BAKAN (3)  (İDAMLARIN İÇYÜZÜ) 


İnönü’nün samimimi olmadığı, idamları açıktan olmasa bile gizliden mutlak istediği yolunda yorumlar yapılır.  İnönü ile MBK Üyelerinden Erek Acuner atışmış. İnönü idamlar ve infazlarını isteyince Acuner ona karşı çıkarak işlerine karışılmamasını istemiş. Bu tavır İnönü’yü kızdırınca Acuner ve İnönü bağrışmışlar. İnönü idamlara karşı olsa bile, engel olmadı görüşü dillendirilmiştir. s:35-54

 

Menderes’in Avukatı Burhan Apaydın’a göre; “İsmet Paşa’nın idamların yapılmaması için gösterdiği çaba, kendisinin 27 Mayıs Hareketinin işbirlikçisi ve etkileyici rolünü gizlemek amacına yöneliktir. Yargılamalar, duruşmalar hukuka aykırı olarak yapılırken İsmet Paşa hiç itiraz etmemiş ve âdeta idamları beklemiştir.” s:60

Darbeciler ve İnönü idamları beklerken yüzde elli beş oranında oy veren halk ne yapmıştır peki? “Meydanlarda Menderes’i “Yaşa, var ol!” diye bağırarak dinleyen 150 binler 300 binler nerede idi? Onu uçak kazasından sonra “kutsallaştıranlar”, Tarsus’ta oğlunu uğruna kurban etmek için arabasının önüne yatıranlara ne olmuştu? Herkes bir anda tuz-buz olmuştu. “Kalabalıklara sığınmak, karınca yuvasına sığınmak gibidir” sözü herhalde bu an için söylenmiştir.” 15 Temmuzda olduğu gibi halk sokaklara inse, askere polise karşı koysa neler olurdu bilinmez. Elbette kul kaderini yaşar. Fakat üzüldüğümüz nokta, insanların bu uğurda, niyetlerini belli edecek eylemlere kalkışmamalarıdır. s:46-47

                İdam kararlarının acele onaylanmasını sağlamak için Yassıada’dan bir helikopter kaldırılıyor. Evraklar Yeşilköy Havaalanından bir jet uçağı ile Ankara’ya getiriliyor. Mürtet Havaalanına inen uçaktaki evraklar hemen bir helikopter ile GATA’nın bahçesine indiriliyor. Buradan bir araba ile idamları onaylamak için hemen toplanan MBK toplantı salonuna getiriliyor. O günün şartlarında bile bir başbakanı asmak için şu sürate, imkânları seferber etmeye şaşırmamak elde değil. Lakin bu seferberlik hali, yaşatmak için değil; öldürmek için yaşanıyor. Yazıklar olsun… s: 67

İdamların nedenleri arasında “asamazlar propagandasından” bahsetmiştik. DP’li Mithat Perim’e göre; asamazlar propagandası yapanlar DP’liler değil; bizzat darbecilerin kendisi olup, idamların oluruna destek kazandırmak için bu propagandayı yapmışlardı. Zaten çok geçmeden darağaçları da çalışmaya başladı. s:48

16 Eylül gecesi ilk idam edilen Fatin Rüştü Zorlu oluyor. Avukatları çağrılmadan, Yassıada görevlileri ve savcıların huzurunda idam ediliyor. İdam korkusuyla sarsılmamış, metin bir görüntüsü vardı. Kendisine okunan kararı metanetle dinliyor, ailesine mektup yazmak için izin istiyor, mektup yazarken elleri hiç titremiyor. Mektup bittikten sonra başsavcıdan izin isteyerek abdest alıyor, kimseye dargın olmadığını söyleyerek herkesten helallik istiyor. Ölüme giderken kendisine dini telkinlerde bulunan hocanın Arapça telaffuz hatalarını düzeltiyor ve son bir rica olarak kollarının önden bağlanmasını istiyor fakat kanunen imkânsızlık gerekçesiyle bu talebi geri çevriliyor. Masaya ve masa üstündeki sehpaya çıkarken yardım istemiyor. Hatta heyecandan eli titreyen cellada: ‘Oğlum ne titreyip duruyorsun? İlmik senin değil; benim boynuma geçecek’ diyor. Sonra âdeta kendini uçsuz bucaksız bir boşluğa atar gibi: 

 

                ALLAH memleketi korosun, haydi Allahaısmarladık!’ dedikten sonra ayaklarının altındaki sandalyeyi de kendisi itiyor. S:75-76 

                Menderes de Zorlu gibi metanetini bozmadı. Müsterih olunuz. Allah’a şükredeceğim. Kadere inana insanlar daima huzur içinde olurlar.

                Son sözünü söylemesi istenince; size dargın değilim. Sizin ve diğer zavallıların iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyoruz. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki: Hürriyet uğruna ortaya koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için size müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme bu kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Sizi ve efendilerinizi 1950 de olduğu gibi yine ben kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaksınız. Ancak millet ile el ele vererek, ölüm gelinceye kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Buna rağmen merhametim yine sizinle beraberdir. Milletim sağ olsun, memleket var olsun!. Kelimeyi şahadet getirdikten sonra, yüksek sesle ALLAH diye bağırdığı sırada cellat tarafından ayaklarının altındaki sandalye çekilerek infazı gerçekleştirilmiş bu sırada bazı sivil ve jandarma erlerinin ağladıkları görülmüştü… s:83-84 

                “Tarihimizde, siyasi idamlardan olarak en çok tartışılan ve haksızlığı herkes tarafından kabul edilen Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamları olmuştur. Nerdeyse tamamen sebepsiz yere ve ciddi suç unsurları bulunmadan asılmışlar, darbeciler ve onların etkisindeki Yassıada Mahkemesi tarafından nerdeyse tamamen, suçlu olsun, olmasın, “27 Mayıs’ın meşruluğunu ispatlamak” gibi bir garip ve yakışıksız ana gerekçe etrafında idam cezasına çarptırılmışlar ve infazları yapılmıştır.” s: 87

İçinde bulunduğumuz 2020 yılı, 27 Mayıs darbesinin 60.yıl dönümü. Bu alçak darbeyle siyasi hayatında yüzde 55’ten fazla oy almış bir partinin lideri Başbakan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edildiler. Hem de uyduruk çocuk davası, köpek davası iddialarıyla. Hem de demokrasiyi katlettikleri bu günün adını 27 Mayıs Demokrasi Bayramı koydular. Eğer irademizle seçtiklerimizin arkasında durmaz, hamasi feveranlar ile kifayetsiz muhteris bir hale gark olarak yaşar ve ölürsek, memleketi her alanda yükseltemezsek bugün dahi aynı alçaklıkların yeni versiyonlarını yaşayacağımızdan emin olabilirsiniz… bu anlamada hükümetin, 27 Mayıs’ı bütün başlangıç ve sonuçlarıyla yok sayan çalışmaları başlatması, iade-i itibarlar çok anlamlı fakat çok geç kalmış girişimlerdir.

                 

                Alçakça yapılan idamların, 27 Mayıs utancının 60.yılında adam gibi bir filmi çekilmez mi acep? Bundan âlâ öykü mü olur… O ne hazindir, ne hazin ne hazin…

                Es-selam.

Not: Yazının hazırlanmasında, 60 kadar kaynaktan faydalanılarak yazılmış olan, “İdamların İçyüzü, A.Menderes-F.R.Zorlu-H.Polatkan’ın İdamları, Süleyman Kocabaş, Mutlu Basım Yayın, İstanbul 2013 kitabından temel kaynak olarak istifade edilmiştir.

Ömer Emir DOĞANomer.dogan.58@hotmail.com