Atayamadığımız öğretmenler dertli ve bir an önce atanabilmek için sabırsızlanıyorlar. Her gün onlarca öğretmen adayı bize bir şekilde ulaşarak bir haber almaya ve irtibat halinde oldukları gruplarına bilgi vermeye çalışıyorlar. Zor bir durum, bir hayat planı yapacaklar veya başka bir yol tutacaklar.

Sosyal medyanın yaygınlaşması ve iletişim imkânlarının artmasıyla bir yanlış gidişat iyice yerleşmeye yüz tutuyor. Her yıl yapılan ve zaten yapılması gereken rutin işler, bir sisteme bağlanmadığı için, bir takvimi, bir teamülü oluşmadığı için ilgililerinin yürüttüğü kampanyalarla şekilleniyor. Öğrencilerin validen kar tatili istemesi gibi öğretmen ataması yapacağız neredeyse.

Acilen bir personel rejimine ihtiyacımız var. Devletin bazı kurumlarının kurduğu, titizlikle işlettiği ve kimsenin itiraz etmeyerek uyduğu, bir yolunu bularak dolaşılamayan bir sistemi, MEB çoktan kurabilmeliydi.

Mesleğe yeni atanacak öğretmenlerin Haziran ayında atanması, yaz tatilinde hazırlık yaparak Eylül ayında görevinin başında olması en doğru uygulama ise atamaların her yıl Haziran ayında yapılması değiştirilmez kural olmalıydı şimdiye kadar.

Eğitimle ilgili herkesin bildiği ve yıllarca konuştuğu ihtiyaçtan çok fazla mezun verdiğimiz gerçeği ne zaman problem olarak görülecek merak ediyorum. Ortada bir problem var ancak kimsecikler üzerine almıyor. Bakanlıktan çok üniversitelerin üzerine alınması ve sistemi sorgulaması gerekmiyor mu acaba?

Kaç öğretmen atanacak? Ne zaman atanacak ne zaman göreve başlayacak? Mülakat olacak mı, olmayacak mı? Olacaksa nasıl olacak? Aylardır cevabı beklenen sorular bunlar. Kaç öğretmenin atanacağını, bütçe ve kadro problemlerini bertaraf edebilsek, hangi parametrelere göre hesaplayacağız? Bunun bile bir formülü oluşmamış ne yazık ki.

Yolun sonu görünüyor, sistem giderek tıkanıyor. Geniş zamanda yapmadığımız planlama ve kurmadığımız sistemi, dar zamanda yine zaman, emek ve insan kaynağı harcayarak kuracağız. Bir ekibin oturup günlerce çalışması gerekiyor. Öncelikle ilkeleri belirlemeli ve adım adım bir sistem kurulmalıdır.

Bu yönde bir kıymetli bir çabanın olduğunu söyleyelim. Meslek kanunu tartışmalarını çok doğru süreçler olarak planlamalıyız ve en iyi kanunu çıkarmalıyız. Bu şansı doğru kullanmalıyız. Taraf olan herkesin sözünü söylediği ve gereken fedakârlığı gösterdiği bir ortak akla ihtiyaç var.

Umarım bugün umutlu bekleyiş mutlulukla biter ve atanabilecek en yüksek sayıda arkadaşımız atanır ve eğitim kadrosunun içindeki yerini alır. Şimdiden hayırlı olsun.

Gelin insanların hayatlarını derinden etkileyen, intiharların yaşandığı bir süreci el yordamı ile yönetmekten vazgeçelim ve kalıcı bir sistem kuralım.

Talat YAVUZ

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri

yavuztlt@hotmail.com