SORUN UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL UZAKTAN YÖNETİM « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

SORUN UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL UZAKTAN YÖNETİM

İki haftayı aşkındır devam eden kısıtlamalar nihayet sona erdi. Lakin eğitimin nasıl devam edeceğine ilişkin kafa karışıklığımız henüz sona ermedi.


Sosyal medyada dolaşan bir fotoğraf karesi beni derinden sarstı.  Mescid-i Aksa’yı işgal etmek isteyen Siyonist Yahudiler ve işgal devleti İsrail askerlerine karşı, büyükleriyle bir olup mücadele eden çocuğun fotoğrafıydı bu. En zor şartlarda dahi okumaya ara verilemeyeceğine ilişkin ne güzel bir kareydi gördüğüm. Silah sesleri susar susmaz, Mescid-i Aksa’nın avlusunda kitabını, defterini alarak ders yapmaya devam eden küçücük bir çocuğun fotoğrafıydı..

 

Küresel ifsadın biyolojik semptomları da diyebileceğimiz salgın süreci, tüm dünyayı esir aldığı gibi ülkemizi de tesiri altına alınca eğitim de bundan nasibini aldı doğal olarak. Akvaryumda hayatını idame ettiren balık misali hayatın olağan akışı değiştiğinde ve zorluk süreci başladığında-maalesef- ne yapacağını bilemedi eğitime yön verenler. Oysa eğitim her türlü şartlar altında sürdürülmesi gereken yarınlara can suyu olacak hayati bir meseleydi.

 

En kolayını tercih ettik hep beraber. Önce eğitime ara verdik, ardından “bilmediğimiz yerden çıkan soru” misali alışık olmadığımız çevrim içi yöntemlerle idare etmeye başladık. Doktor, hastasının her türden rahatsızlığına karşı nasıl ki hazırlıklı olması gerekiyorsa öğretmen de eğitimi yönetenler de tüm zorluklara hazırlıklı olması gerekirdi. Suçlu arayacak değiliz. Hepimiz yetkimiz ve etkimiz oranında mesuliyet taşıyoruz.

 

İki haftayı aşkındır devam eden kısıtlamalar nihayet sona erdi. Lakin eğitimin nasıl devam edeceğine ilişkin kafa karışıklığımız henüz sona ermedi. “Tavşana kaç, tazıya tut!” denilebilecek ikircikli tutumlardan bir türlü kurtulamadık. Öğrenciye “Sınava girip girmeme hakkı” verirken bu serbestliğin, Temmuz başına kadar devam etmesi planlanan eğitim öğretime nasıl yansıyacağını hesap edemedik?

 

Online derse katılım olmayınca öğretmenin ek ders alamayacağını yazarken sınava girmeyecek öğrencilerin derslere de katılmayacağını öngöremedik. Online ders ile yüz yüze dersin hukuk nezdinde aynı olduğunu unutarak; Danıştay’ın, derse katılım sağlamayan öğrenciler yüzünden görevinin başında olan öğretmenin cezalandırılamayacağına ilişkin verdiği kararı görmezden geldik.

 

Şimdi başımızı iki elimizin arasına alarak düşünme zamanı. Eğitimi yönetilemez duruma getiren kim/ler? Taşın altına hep birlikte elimizi koyarak, çocuklarımızın eğitim hakkının gereğini yerine getirmemiz gerekirken özel sektöre ve merdiven altı kurs yapanlara karşı “üç sıfır hükmen mağlup”   çocuklarımızın vebali kimin üzerinde?

 

Öteden beri savunageldiğimiz, “Tedbir alınarak eğitimin devam etmesi” yönündeki talebimizin gerçekleşebilmesi için öğretmenlerin aşılanması yönünde irade ortaya koy(a)mayan bir anlayışın, 8 ve 12. Sınıflar için DYK’nın yüz yüze devam edeceği, okul öncesi eğitime ve bakıma muhtaç öğrencilere dönük rehabilitasyon ve özel eğitimin kaldığı yerden devam edeceğini söylemesi ne kadar inandırıcı?

 

Artık günlük borsa misali günlük karar değişikliklerinin neden olduğu hasarın farkına varılması ve öğrenciyi öğretmene, öğretmeni idareciye, idareciyi ise üst yönetime karşı güvensiz hale getiren bu gidişata dur denilmelidir.

 

Bilmiyorum belki de sorun uzaktan eğitimde değildir, eğitimi uzaktan yönetmeye çalışmaktır problem.

 

İdris ŞEKERCİ

Eğitim Bir Sen

 İstanbul6 Nolu Şube Başkanı