Milli Eğitimin Şark kurnazlığının bu kadarına pes dedirtiyor. Bilindiği üzere şu sıralar proje-nitelikli okullara idareci ve öğretmen ataması vardır. Göstermelik müracaatlar alındı, ancak ölçü nedir, neye göre kime göre atama yapacaklarını sır gibi saklıyorlar. Öğretmen soruyor cevap veremiyoruz, yönetici adayı soruyor cevap veremiyoruz. Bu belirsizlik neden, kimin veya neyin uğruna arkadaş!. Hani Ziya Paşa diyordu ya “En ummadık keşfeder esrarı derunun, Sen herkesi kör alemi sersem mi sanırsın” Bakanlık galiba camiayı kör ve sersem zanediyor. Oysa öğretmen ve eğitim camiası oynanan her oyunu, kurulan her tezgahı görecek ferasettedir. Sahi dalga mı geçiyorsunuz, oyun mu oynuyorsunuz. Geçen yıllarda da aynı şeyleri yaptınız. Bir sendikanın önerdiği kişileri müdür yap sonra da onlara hangi öğretmenle çalışmak istediğini sor ve diğer müracaat eden öğretmenlerin aklıyla dalga geç. Olacak iş değil, şark kurnazlığının bu kadarına da pes dememek içten değildir.
İtiraz ettik ve sabırla bekledik. Bu okullara idareci ve öğretmen atamaları için bir yönetmelik yayımlanır diye. Yayımlandı yayımlanmasına da içinde öğretmen yok. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir orta öğretim yönetmenliği yayımladı. Beklentimiz çıkmazda olan diğer bir deyimle muallakta olan konulara bu yönetmelik açıklık getirsin. Hayır öyle bir şey olmadı. Bir tek 5. Maddede nitelikli-proje okulu öğretmenlerinin Akademide eğitim göreceği yazılıyor. Oysa esas sorun olan nitelikli-proje okullarına yönetici ve öğretmenin nasıl atanacağıydı. Nasıl atanacağı belli olmayan idareci ve öğretmeni Akademiye alsanız ne olur almazsanız ne olur. Zaten bu kişi birilerinin itmesiyle oraya gelmiştir ve birilerinin tutmasıyla da yerini muhafaza edecektir.
Bu konuyu derinlemesine analiz ettiğiniz zaman şunu görüyorsunuz. Milli Eğitimde öğretmenin esas özne olmadığı görülür. Oysa öğretmen iyi eğitemiyorsa kaliteli bir eğitimden nasıl söz edilebilir ki? Burada öğretmenin sendikasına ve düşüncesine bakmadan verimli olabilecek daha faydalı olabilecek öğretmeni seçmek için hiçbir ölçü yokken eğitimin daha kaliteli hale gelebileceğini nasıl düşünebiliriz.
Öyle görünüyor ki sayın Bakan müsteşarlık dönemindeki uygulamaları geri getirmek için yanıp tutuşuyor. Bilindiği gibi ilk atamalarda KPS puanıyla atanmayı hak ettiği halde mülakatta elenen 1160 kişi için mülakat tarihinin en adili yapılmıştır diye övünmüştü. Akabinde Türk Eğitim Sen bu olayı yargıya taşımış ve yargı hayır adil mülakat falan yaptığın yoktur ve yaptığın mülakatı iptal ediyorum demişti. Boş durulmayacak biliyoruz bu karara da itiraz edilecektir. Umarım itirazları da boşa çıkar ve mağdur edilen öğretmen adayları atanırlar.
Sonuç olarak esas olan yarınımızın daha aydınlık olması için yavrularımızın eğitim görmesi olmalıdır. Tıpkı mülakatlarda yapılan adaletsizliğin aynısı şu anda proje okullarına yönetici ve öğretmen alımlarında yaşanmaktadır. Mutlaka bu konuda mahkemeye taşınmalı ve bu şark kurnazlığına bir son verilmelidir.