Okullar, sadece akademik bilginin aktarıldığı değil, aynı zamanda güvenli ve huzurlu bir ortamın sağlanması gereken yerlerdir. Ilımlı bir okul iklimi için öğrenciler, öğretmenler ve idareciler arasında sağlıklı bir iletişim şarttır.

Öğretmenlerin öğrencilere karşı destekleyici ve anlayışlı olması, onların okula bağlılığını artırır. Aynı şekilde, idarecilerin de öğretmenlere karşı adil, saygılı ve destekleyici bir tavır sergilemesi gerekir. Öğretmenlerin görüşlerine önem verilmesi, motivasyonlarını artırır ve eğitim kalitesini yükseltir. Dominant veya ilgisiz bir yönetim anlayışı ise okul iklimini olumsuz etkiler.

Eğitimin Önemi ve Maarif Kongresi

Eğitim, sadece bireylerin değil, milletlerin geleceğini de şekillendirir. Bu nedenle, zor zamanlarda bile eğitimden ödün verilmemelidir. Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın en çetin dönemlerinden biri olan 16-21 Temmuz 1921’de, Yunan Ordusunun Ankara’nın kapısına dayandığı günlerde, Ankara’da Maarif Kongresi’ni toplamıştır.

Bu kongre, eğitim politikalarının belirlenmesi açısından büyük bir dönüm noktasıdır. O sırada Sakarya Meydan Muharebesi’nin hazırlıkları sürerken, Atatürk eğitimin ihmal edilemeyeceğini vurgulamış ve öğretmenlerle bir araya gelerek Türkiye’nin eğitim sistemini konuşmuştur.

Atatürk, kongrede yaptığı konuşmada şu sözleri söylemiştir:

“En önemli ve verimli görevlerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitimde mutlaka başarılı olmak gerekir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur.”

Bu sözlerle Atatürk, askeri zaferlerin ancak sağlam bir eğitim sistemiyle kalıcı hale gelebileceğini belirtmiştir. Maarif Kongresi’nde alınan kararlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim sisteminin temellerini atmış ve çağdaş eğitim anlayışının önünü açmıştır.

Eğitimde Adaletli ve Huzurlu Bir Ortam

Atatürk’ün eğitim anlayışı, sadece akademik başarıyı değil, öğretmen ve öğrencilerin huzurlu bir ortamda yetişmesini de hedeflemiştir. Bu doğrultuda, öğretmenlerin saygınlığının korunması ve onlara hak ettikleri değerin verilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir.

Bu anlayış, İslam’ın eğitim anlayışıyla da örtüşmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), öğrenmenin ve öğretmenin değerini şu hadisiyle vurgulamıştır:

“Şüphesiz ki ben, muallim olarak gönderildim.” (İbn Mâce, Mukaddime, 17)

Bu hadis, öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu gösterirken, eğitimcilerin de saygı görmesi ve desteklenmesi gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.

Ayrıca, eğitimde anlayış ve kolaylık sağlanmasının önemini vurgulayan şu hadis de konuyla doğrudan ilişkilidir:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” (Buhârî, İlim, 11)

Bu hadisler ışığında, eğitimde baskıcı ve zorlaştırıcı yöntemlerden kaçınılmalı, sevgi ve saygıya dayalı bir ortam oluşturulmalıdır. Zorbalık ve baskıya yer verilmeyen, empati ve adaletin hâkim olduğu bir okul ortamı, geleceğin bilinçli nesillerini yetiştirmek için en önemli adımdır.

Sonuç olarak, açık iletişim, karşılıklı saygı ve iş birliğiyle huzurlu bir okul ortamı sağlanabilir. Atatürk’ün Maarif Kongresi’nde çizdiği eğitim vizyonunu benimseyerek ve Peygamber Efendimizin öğütlerine kulak vererek, akademik başarının yanı sıra bireylerin mutluluğunu ve gelişimini destekleyen bir eğitim anlayışı oluşturmalıyız.