KARANLIĞA SÖVMEK ÇÖZÜM DEĞİL « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

KARANLIĞA SÖVMEK ÇÖZÜM DEĞİL


Web Banner

 

Hep kolay olanı tercih ediyoruz. Emek gerektiren, gayret ve mücadele etmeyi isteyenimiz az oluyor.Oysa hepimizin bildiği bir hakikat;
“Zahmetsiz rahmet rahmet olmaz!”

Kolay olanı, zahmetsiz olanı tercih- son dönemde- sadece kolay yoldan para kazanmak, ya da hiçbir çaba ve emek ortaya koymadan başarılı olma isteği olarak karşımıza çıkmıyor. Yanlışa karşı tavır almak, olumsuzluklara ilişkin tepki koymak da kolaycılıktan nasibini almış durumda. Son günlerde sık karşılaştığımız ve “başımızı iki elimizin arasına alıp” düşünmemizi gerektiren hayasızlıklar, sınır tanımayan kutsallara saldırı girişimleri ile karşı karşıyayız.

Hangi inanca mensup olursak olalım, hangi ideolojik arka plana sahip bulunursak bulunalım hiçbirimizin asla kabul etmeyeceği bu olaylar karşısında tepkimiz nasıl olmalıdır?

Gerek İstanbul Bebek sahilinde gerçekleşen ahlak ve edepten, imanın doğal yansıması hayadan yoksun olay, gerekse Antalya Serik’de bir okulda gerçekleşen, farklı bir inanca mensup aklı başında bir insandan dahi beklenmeyecek “Esfeli sâfilîn” olay karşısında kolay olanı tercih edersek yapılacak bellidir:
-En ağır cümlelerle eleştirmek ya da telin etmek!

Peki, karanlığa sövmek yerine bir mum olup tüm karanlıkları aydınlatacak topyekûn çaba ortaya koysak daha iyi olmaz mı?

Aileden başlayan ve okulda devam eden eğitim sürecini masaya yatırarak başlasak nasıl olur acaba?

Değerli dostum Osman Koca’nın, bir inanmış ve esastan bir muallim/öğretmen duyarlılığı ile dünya imtihanından çakmak üzere olan Antalya Serik’deki gencin Kur’an’a karşı saygısızlığını;
“kutsal kitapla vole çeken a çocuk..
o tekmeyi keşke bana, kafama ataydın..
yaptığın küfürden ziyade ıslahın için yine de dua edeceğiz ısrarla..
inşallah aramıza katılan ömerlerden olursun..
aksini düşünmek kalbimizi sekteye uğratmaya yetiyor da artıyor..” yaklaşımıyla değerlendirmek ne kadar da manidar değil mi?
Zora talip olmanın ve -bir yönüyle- eğitim anlayışımızı eleştirmenin işareti olarak değerlendirdiğim bu hasbî yaklaşım hepimizi “bir mum olup” etrafımızı aydınlatmaya bir çağrıdır.

Eğitimin bilgi yüklemekten ve çıktısı “çoktan seçmeli” kurbanları olan bir eğitim modeli ile kutsala saygı öğretilemeyeceği ortadadır. “Talim” ile yetinip “Terbiye” yi yok sayan bu model bir kanadı kırılmış kuştan uçmasını istemektir. Dini bir “kültür ve ahlâk bilgisi” ne indirgeyen, “Din Eğitimi” yerine “Din Öğretimi” ni tercih eden nakıs yaklaşım ile gençliğin ne inancı ne de ahlakı korunabilir.

İstisnasız herkesi çalışmaya icbar eden ve aile denen korunaklı yapıyı sahipsiz bırakan mevcut hâl ile ıslahı mümkün olmayacak bir ifsadın eşiğindeyiz desek abartmış olur muyuz bilemedim.

Batıya öykünmek uğruna, adına “özgürlük” diyerek terk ettiğimiz “İyiliği tavsiye eden ve kötülükten alıkoyan” medeniyet değerlerimizi yeniden hatırlamadan ve eğitimi “Terbiye ” odaklı bir yaklaşımla kurgulamadan “ekinleri ve nesilleri” bu ifsattan kurtaramayız ve zulmü/karanlığı, nur/aydınlık ile ortadan kaldıramayız.

İdris Şekerci
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı

İdris ŞEKERCİidrissekerci@kamudanajans.com
Web Banner
Web Banner