Bazen aynı sorunları defalarca dile getirirsiniz. Yarısı bizden Arap Atasözü ile “Ettekrârü ahsen, velev kâne yüzseksen!”. İyi ve güzel şeyleri defalarca tekrar etsen, kaleme alsan da bir hayra hizmet edeceğinizi ifade eden bu sözün gereği üzere bu sütunda defalarca dile getirdiğimiz bir konuyu tekrar gündeme getirmek istiyorum.
Geçenlerde katil terör devleti elebaşısı Netanyahu, 50 Ülke Bir İsrail adlı etkinlikte “Cep telefonunuz var mı?” diyerek seslendiği ABD’li heyete;
“Elinizde tuttuğunuz telefonlar aslında İsrail’in bir parçası” diyerek tehlikenin büyüklüğünü ifade etmişti. Devletin birçok birimi -tüm uyarılara rağmen – kurumların durumuna nazaran görece kriminal özelliğe sahip birçok yazışmayı da ne yazık ki WhatsApp denen israil uzantılı sosyal medya kanalı üzerinden yapıyor. Küresel ürünlere karşı boykotun hayati öneme sahip olduğu gerçekliğine rağmen, maalesef WhatsApp, Milli Eğitim de dahil olmak üzere birçok devlet kurumunun kullanmakta ısrar ettiği bir kanal olma vasfını devam ettiriyor.
Bu meselenin güvenlik boyutunu, devletin yetkili birimlerine havale ederek; dijital mobbing olarak gündem edilmesi veya analize ihtiyaç duyulan bir başka sorunu gündeme getirmek istiyorum.
Çalışanlar arasında özellikle işyerinde, sistematik olarak yapılan baskı, dışlama, yıldırma ve psikolojik taciz olarak tanımlanabilen mobbing, son yıllarda maalesef MEB’in kronikleşmiş bir problemi olarak varlığını sürdürmektedir.
Mesai saati kavramına riayet etmeden yapılan talimat yazılarından, sanal medya hesaplarının takibi ve kişisel hesaplardan beğenerek paylaşımı zorunluluğuna kadar artık dayanılması güç sorun odağı haline gelmiştir.
Şimdi bazı soruların cevabını kamuoyunun takdirine bırakarak konuyu detaylandıralım:
Bir okul müdürü akıllı telefon kullanmak zorunda mıdır?
X, Instagram ya da bir başka (WhatsApp vb) sosyal medya hesabı açmak mecburiyetinde midir?
İradesi bypass edilerek dahil edildiği grupta bulunması kanuni zorunluluk mudur?
Amirinin paylaşımını beğenerek yeniden paylaşmayan bir memur, disiplin suçu işlemiş sayılır mı?
Mesai saatleri dışında yapılan paylaşımların gereğinin yapılmasının istenmesinin yasal dayanağı var mıdır?
Mülki amir ile aynı sosyal medya grubunda bulunması tek başına psikolojik baskı anlamına gelmez mi?
Bu soruları ya da sorunları çoğaltabiliriz. Devletin onca kendi iç yazışma sistemi varken, bürokrasinin yıllara sâri yönetim anlayışı ve usulü ortada iken sanal devlet yönetimi inşa eden sosyal medya hesapları marifetiyle devlet yönetiminde ısrarın anlaşılabilir tarafı yoktur.
“Akıllı telefonu terket; mesai saatleri ile devletine hizmet et!” çağımıza uyarak eski usul tuşlu telefon kullanmaya karar veren bir yöneticiye bir yasal yaptırımınız olmayacaksa, özel alan sayılan iletişim ağı ile de bürokrasi yönetimini terk etmenin zamanı gelmiştir.