Siyaset, sendika, eğitim, ekonomi derken her alanda kıyasıya bir mücadele var. Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen çekişmeler, tartışmalar bitmek tükenmek bilmiyor. İnsan hayatının tehlikede olduğu böylesine dönemlerde, insani duygular öne çıkarılacağına, gerginlik giderek tırmandırılıyor. Bu gidişle virüs bertaraf edilse bile toplumu yeni normale döndürmek çok zor olacak.

Yaşanan travmanın nelere mal olacağı, nasıl yönetileceği tartışılacak yerde, salgın sonrası için karlı çıkabilme çabası veriliyor. Salgının önemli sonuçlarının olacağı öngörülmüş olmalı ki, birçok alanda acımasız bir süreç yönetimi sergileniyor.

Siyasette, içerikten yoksun sert tartışmalar yaşanıyor. Yeni partiler kuruluyor, ittifaklar için transfer sezonu açılmış durumda. Her şeye rağmen iktidarın bütün zor şartlar altında dış politikada, salgınla mücadelede, enerji kaynakları aramada, ulaşımda ve birçok alanda yaptıkları, koparılan gürültüde gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor. Rakiplerin birbirlerini karşılıklı fetöye yardımla suçlaması devam ederken, PKK ve türevleri ile beraber olma suçlamasından rahatsızlık duyulmamasını ise milletimiz bir kenara not ediyor.

Sendikal mücadelede de ilginç bir dönem yaşanıyor. Üç büyük sendikadan birinin, özellikle son kongresinden sonra artık eğitim ve sendikacılık diye bir gündemi zaten kalmadı. Bir diğeri ise siyasetteki ağzı ve ayarı bozuk muhalefetin ötesine geçmiş ve sadece polemik üretiyor. Mağduriyet, ehliyet, liyakat söylemleri arasında, yeniden makam ve mevki peşinde koşmaktan fırsat buldukları zamanlarda ise önlerine çıkana hakaretler yağdırmaya, itham etmeye devam ediyorlar.

Sosyal medya ve dijitalleşme çağı bir yönü ile değerlerimizi aşındırmaya, toplumun her kesimini algı operasyonlarına açık hale getirmeye devam ediyor. Sosyal medya kullanımını abartan etkili ve yetkili kişiler, gerçeklerden uzak, yaşanan problemleri gizleme gayreti içinde, kendinden beklentileri algıya boğmuş adeta hayal dünyasında yaşıyorlar.

Salgınla beraber yaşadığımız bu sürecin, nasıl bir normalle son bulacağı, nerede dengeleneceği soruları kadar, normalleşme için aklı selim insanlara hangi görevlerin düştüğü de önemlidir. Nasıl bir duruş hem topluma hizmet edecek hem de temsil ettiğimiz kurumlara değer katacaktır? Burada toplumun sağduyusuna güvenen, özeleştirisini zamanında yapabilen, popülist değil ilkeli davrananlar kalıcı olacaklardır. Ölçülü ve dengeli adım atanlar, sorumlu davrananlar, sabırlı ve sinirlerine hakim olanlar ayakta kalacaktır.

Siyaset için milletimiz, sendikalar için çalışanlar, son sözü kendinin söyleyeceğini bilerek, bütün olup bitenleri izlemektedir. Kendine saygı duyan, polemik değil hizmet üretenler, insanımızdan hak ettiği değeri görecek, her fırsatta ağzını bozanlar, gerçekleri ters yüz etmeye çalışanlar her zaman olduğu gibi, zamanı geldiğinde cevaplarını alacaklardır. İşin özü derinlerdeki gerçeği görmek ve insanımızın ferasetine güvenmekten geçiyor. Yeni normale ancak bu şekilde ulaşacağız ve taşlar yerine oturacaktır.

Talat YAVUZ

Memur Sen İstanbul İl Başkanı

yavuztlt@hotmail.com