‘Sahabe Mus’ab bin Umeyr’e hakaret eden Mücahit Avcı CHP’nin özü ve özetidir’ « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

‘Sahabe Mus’ab bin Umeyr’e hakaret eden Mücahit Avcı CHP’nin özü ve özetidir’

CHP’li Mücahit Avcı, Peygamber Efendimiz’in gençlere örnek gösterdiği sahabe Mus’ab bin Umeyr hakkında hakarete varan ifadeler kullandı. Avcı, gelen tepkiler üzerine sosyal medya paylaşımını sildi. CHP’nin İslam tarihinde müstesna yeri olan bir sahabeyi siyasi malzeme yapması tepkiyle karşılanırken, gazeteci ve uzman isimler Haber7’ye önemli açıklamalar yaptı.


Haber7 – Özel Haber

CHP Genel Merkezi danışmanlarından Mücahit Avcı, AK Parti Gençlik Kolları’nın paylaştığı ‘Sen kimsin’ videosunda geçen sahabe Mus’ab bin Umeyr’le ilgili hakaret dolu bir paylaşım yaptı. Avcı, gelen tepkiler üzerine paylaşımını sildi. 

Avcı’nın yaptığı paylaşım, CHP’nin İslam değerlerine bakış açısını gözler önüne serer nitelikte. İslam tarihinin önemli şahsiyetlerinden, Peygamber Efendimiz’in gençlere örnek olarak gösterdiği sahabe Mus’ab bin Umeyr’in bu şekilde siyasi malzeme yapılması toplumda rahatsızlığa ve tepkiye neden oldu.

Takvim Gazetesi Yazarı Ekrem Kızıltaş, AK Parti eski Genel Sekreteri Mücahit Birinci, Gazeteci Erem Şentürk ve İlahiyatçı Doktor Şerafeddin Kalay’a CHP’nin dini değerlere bakışını ve Mus’ab bin Umeyr’i konuştuk. 

Gazeteci ve uzman isimlerin Haber7’ye yaptığı açıklamalar şöyle:

“ANCAK CHP’Lİ BİR İSME YAKIŞIR”

Ekrem Kızıltaş – Takvim Gazetesi Yazarı

CHP’li bir siyasetçinin Peygamber Efendimiz’in en yakınlarından birisi olup, Mekke’nin en zengin ailelerinden birinin ferdiyken, ailesinin bütün varlığını bir kenara atarak hak davaya ömrünü adayan ve bu yolda şehit olan ve Efendimiz’in gençlere misal olarak gösterdiği bir ismin 2020 yılının Türkiye’sinde hiç de bu milletin değerlerine yakışmayacak bir şekilde anmak ancak CHP’li bir isme yakışır.

CHP’liler bu milletin değerlerini, kültürünü, birtakım isimlerin önemini bilmedikleri için Mus’ab bin Umeyr’in neye tekabül ettiğini ve bu ülkede yaşayan 83 milyon Müslümanın tam olarak kim olduğunu bilmese de Mus’ab bin Umeyr’in adını her duyduğunda ‘Allah ondan razı olsun’ dediğini ve hangi mülahazayla ilgili olursa olsun günlük siyasete böyle bir ismin alet edilemeyeceğini bilmesi gerekir.

Ama bu insanlar bu milletin değerleriyle kavgalı oldukları ve öğrenmeye yanaşmadıkları için akılları sıra siyaset yapıyoruz derken sürekli bu milletin değerlerine hakaret ediyorlar. Ki kısa bir süre sonra attığı mesajı silmiş olması, bu kişinin, bu cahil kişinin baltayı taşa vurduğunu herhalde anlamasını sağladı. Umulur ki şimdi o ve bu mesajı okuyan CHP’liler Mus’ab bin Umeyr’in hayatını gözden geçirirler, okurlar, öğrenirler ve umulur ki ders alırlar.

“VATANDAŞLAR SUÇ DUYURUSUNDA BULUNSUN”

Mücahit Birinci – AK Parti eski Genel Sekreteri

Peygamber Efendimiz’in yıldızlarıdır sahabeler. Dolayısıyla milletin de kutsallarıdır. Bizim geleneğimizde sahabelere saygı, sevgi vardır. Bu arkadaş haddi olmadan böyle bir paylaşım yapmış. Kimse kendisine bir şey sormadan da durduk yere yazmış. Bu dini değerleri aşağılama suçudur. 216 maddesi uyarınca, sadece Allah’a, peygambere, Kur’an’a değil; o madde kapsamı geniş yorumlanabilir. Çünkü dini değerler söz konusu.

Benim kanaatimce bu suçtur, hukukçu olarak bunu ifade edeyim. Bununla alakalı şikayet etmek isteyen vatandaşlar şikayetlerini yapabilirler. Çünkü dini değerleri aşağılanmış hisseden vatandaşlarımız var. Çok ciddi tepki oluştu haklı olarak.   

Her zaman diyorum. Mücahit var, Mücahit var. İsimle olan bir şey değil.

Ben de savcılığa şikayette bulunacağım dini değerleri aşağılamayla alakalı. Bir daha haddi olmayan, hiç bilmediği konulara girmesin. Diyor ki: Şatafatlı, gösterişli giyinmeyi seven…

Öyle bir konuma sokuyor ki sahabe hazretlerini. Zengindi diyor. Zengin olmak ne zamandan beri suç? Bu sahabe mal varlığını yüz kere bağışlamış. Medine’yi Medine yapan adamlardan biridir. Bu gerçekleri bilmeden, bu beyanlarda bulunmak çok ciddi had aşmaktır.

Kimse sana sormadı. Bunu söyledin de Cumhuriyet Halk Partisi ne fayda etti? Sen ne fayda ettin? Sıfır. Niye böyle bir söz söyledi durup dururken? Burada dini değerleri aşağılama kastı var. O yüzden diyorum TCK 216 maddeye göre suçtur. Atıyorsun, niye siliyorsun? O da kocaman bir soru işareti. Kendi de farkında yani ne yaptığının.

“CHP’NİN ÖZÜ VE ÖZETİ”

Erem Şentürk – Gazeteci

Bu meselenin birçok anlamı var bana kalırsa. Ama bize gösterdiği, ifade ettiği şu: Cumhuriyet Halk Partisi’nin özü ve özetidir bu adamın söylediği.

Normal şartlarda oya ihtiyacı olduklarında Müslüman çoğunluk halka şirin görünebilmek için siyasi taktik gereği namaz kılanlar, Kur’an okuyup başına koyan Bolu Belediye Başkanı, Yasin okuyan İstanbul Belediye Başkanı, ellerini tutmadıkları oruçların iftarlarında duaya kaldıran CHP’liler, teknik olarak ayette bize bildirildiği gibi az bir bedel karşılığında dinini ve ahiretini dünya için satan adamlardır.

Biz bunların böyle olduğunu biliyoruz. Ancak bunlar takiye yapıyorlar. Seçimden seçime, sanki Müslümanlarla savaş halindeymiş, İslam’ı ve Müslümanları düşman edinmemiş gibi davranıyorlardı. Fakat Allah bu şekilde bunların gerçek yüzünü gösteren mesajları attırıyor. Bunları hem bugün yaşayan insanlar hem de gelecek nesiller için biriktirmemiz gereken ibretlikler olarak görüyorum.

Bizim Müslümanlarla derdimiz yok, biz Müslümanlarla savaşmıyoruz dedikçe bu örnekleri onlara göstereceğiz. Siz İslam düşmanısınız, siz sahabeye küfrediyorsunuz, siz Allah Resulü’ne hakaret ediyorsunuz, siz Müslümanları aşağılıyorsunuz, sizin İslam’la savaşmaktan başka da ideolojiniz yok ve bütün bu ideolojiniz, bütün fikirleriniz, bütün temeliniz, özetiniz İslam’la ve Müslümanlarla savaşmak.

Bu adam sadece CHP’nin bu altyapısının belirtilerinden biridir. Charlie Hebdo’nun yaptığına bütün dünya ayağa kalkmıştı. Bu adamın yaptığının ne aşağı kalır yanı var? Bunlar hem cahiller. Mus’ab bin Umeyr gibi servetini terk etmiş hatta ölürken kefeni bile eksik olduğu için açıkta kalan ayakları otla örtülmüş birini zengin zannedecek kadar İslam cahili, tarih cahili aynı zamanda da bunu bahane edip, bu cahilliği üzerinden Müslümanlara, İslam’a ve sahabelere saldıracak kadar da gözü dönmüş adamlardır bunlar. O gözü dönmüş, cahil barbar saldırganların nasıl adamlar olduğunu hem bu nesle hem gelecek nesle aktarma gibi bir mesuliyetimiz var. Bu mesuliyeti yerine getirmeliyiz.

İSLAM İÇİN BÜTÜN SERVETİNDEN VAZGEÇTİ

Şerafeddin Kalay – İlahiyatçı Doktor

Mus’ab bin Umeyr, İslam’dan önce gerçekten zengin bir ailenin çocuğuydu. Yetimdi, babası yoktu. Ama annesi çok zengindi. Ona güzel elbiseler giydirir, hatta terliklerini özel getirtir, çocuklarını ipek elbiseler içerisinde, o güzel endamıyla gelişini seyrederdi.

Mus’ab bin Umeyr, bu zenginliğe rağmen mütevazı yapılı, berrak ruhlu bir insandı. İslam nurunu duyduğu an, birazcık da araştırma yapınca gönlü İslam’a ısındı; çünkü fıtrat temizliğine sahipti. Müslüman oldu, İslam saflarında yer aldı, ilk Müslümanlar arasındaki yerini de almış oldu.

Onun Müslüman olduğunu öğrenen annesi bütünüyle sırt çevirdi, baskı yaptı, atalar dinine dönmesi için onu bütün varlıklarından mahrum bıraktı. Israrları, dayatmaları, serzenişleri, dil uzatışı, kabilesinin dil uzatması, hatta onun sülalesi, Kureyş’in bayraktarıydı, bayraktar olan bir sülaleydi, sülalenin attığı adımlar ona geri adım attıramadı, neredeyse hemen hemen bütün mal varlıklarını kaybetmiş oldu.

Mus’ab radiyallahu anh, imanı uğruna, inandığı gibi yaşamak arzusuyla ilk önce Habeşistan’a hicret etti. Daha sonra Habeşistan’dan döndü. İşkencelerin bittiği zannedilmişti ama bitmemişti. Birinci Akabe Biatı’ndan sonra Peygamber Efendimiz dayatmaların, sataşmaların hedefi haline gelen Mus’ab bin Umeyr’i Medine-i Münevvere’ye gönderdi. Yanına gözleri görmeyen, âmâ Abdullah İbn Ümmü Mektum’u da verdi. Ev sahipleri var bir de; Es’ad İbn-i Zürâre. Bu üçünün İslam’ı tebliğ gayretleri, güzel ahlakları, güzel davranışları, kabileler arasındaki kavgaları silmeye çalışmaları, yepyeni bir kardeşlik kurmak için uğraşışları, İslam’ı tebliğlerindeki güzellikleri, İslam’ı yaşayışları, tevazu dolu davranışları giderek gönülleri fethetti. Birçok Medineli Müslüman oldu. Hemen hemen İslam’ın girmediği ev kalmadı. Aileden birkaç kişi İslam saflarında yer almıştı, Müslüman olmayan diğerleri de onların güzel ahlakı, güzel davranışları, huzur dolu sesleri, güzel ses tonları sayesinde İslam’a tavır almamaya, dolayısıyla düşmanlık etmemeye başladılar. Medine-i Münevvere’yi hicret yurduna hazırlayan Mus’ab bin Umeyr’dir. Bu aziz sahabe, Bedr’de Müslümanların asıl bayraktarıydı. Üç tane bayrak vardı. Hazreti Ali’nin elinde, Medineli ensardan birisinin elinde ama İslam ordusunun ana bayrağı Mus’ab bin Umeyr’in elindeydi. Uhud’da da öyleydi. Biliyorsunuz elinde bayrak varken Uhud’da şehit edildi.

Şehitliği gerçekten ibretlikti. Mücadelesi, azmi, kararlılığı ayrı bir güzellik ama geri adım atmayışı, çalkantılı anlarda arkadan saldırıya uğrandığı anda sebat edişi dillere destandı. Şehitler arasındaki yerini aldı. Ama bu sefer üzerinde güzel elbiseler yoktu. Onu Cenab-ı Allah ibretlik olarak farklı bir şehadete erdirmişti. Üzerinde kalın elbise vardı. Yün elbise vardı. Sıcak iklimde kalın, haşin yani sert, sürtme derecesi yüksek elbiseler makbul olmayan elbiselerdir. Ama Mus’ab böyle bir elbise giyiyordu. Üstelik elbisesinde yamalar da vardı. Şehit olduğunda ipek elbiseler içerisinde gezen, terlikleri Hadramut’tan getirilen Mus’ab, şehadete erdiğinde üzerindeki elbise böyleydi. Onun görünüşü yürekleri parçalamıştı. Elbisesi bütün bedenini örtmeye yetmiyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elbisesinin baş tarafa doğru çekilerek ayak taraflarının otlarla örtülerek toprağa verilmesini emretti. Böylece bu dünyadan ayrıldı gitti.

Abdurrahman İbn Avf ise sahabelerin en zenginlerindendi. Bildiğim kadarıyla da en zenginiydi. Bir gün evine geldiğinde, evinde kendisi için iftar sofrası hazırlanmıştı. Sıkça oruç tutan bir insandı. Mal varlığı yüksek olmasına rağmen kendi işçileriyle beraber çalışırdı. İnsanlar onu yapısı ve endamından ayırt edebilirdi ama çalışmasına bakınca işçilerden farkı kalmazdı. Sık oruç tutardı, yine oruçluydu. Hurmayla iftarını açtı, camiye gitti. Geri dönüşünde kendisini sofranın hazırlandığı odaya aldılar. Kaynakların bildirdiğine göre sofrada olmayan şey yoktu. Bu normalde aç olan insanın görünce sevineceği bir haldir. Ama sofranın o halini görünce gözleri doldu. Dilinden dökülen kelimeler şunlardı: Kardeşim Mus’ab bin Umeyr benden daha hayırlı bir insandı. Ama o hak davadan hiçbir şey almadı. Hep fedakarlık sergiledi, bu dünyadan hiçbir şey almadan gitti. Elbisesi bile kefen olmaya yetmedi ve ayakları otlarla örtüldü. Rabbim, bana hak davaya hizmetimin karşılığını dünyada mı veriyorsun diyerek gözyaşlarını tutamadı. Kaynaklarımız o sofraya oturamadığını söyler. Mus’ab’la beraber bazı kaynaklar Hazreti Hamza’yı da yad ettiğini belirtir. Bu rivayetler sahih kaynaklardır. Haliyle Mus’ab bin Umeyr, İslam’daki fedakarlığı, yaşayışıyla gençlere örnek olacak aziz bir sahabe olmuştur. Hayırla yad ediyoruz.