Rambo’ya ilham olan Türk Askeri « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

Rambo’ya ilham olan Türk Askeri

Yakın tarihimizin karanlık ilişkiler ağı olduğu hep söylenir,tartışılır tarihçiler tarafından.


Öyle ki , millete kamuya mal olmuş şahsiyetlerin, bir mektubu yada anıları çeşitli zaman aralıkları ile hep gizli tutulur halkımızdan.Örneğin,Latife Hanım‘ın anıları üzerindeki sır perdesi hala aralanabilmiş değil.Her 25 yılda bir yasak uzatılır.

Mesela,29 Nisan 1916 tarihinde Osmanlı Ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı büyük bir zafer olan Kut’ül Amare bir kaç yıl öncesine kadar gençlerimiz tarafından bilinmiyordu.Ne zaman ki,Meclis ve Milli Eğitim, Kut’ül Amare Zaferi’nin 100. yıl dönümü etkinliklerinin görkemli bir biçimde düzenlenmesini kararlaştırdı tarihte İngilizlere karşı alınan bu büyük zafer anılır oldu.

Kısaca hatırlarsak İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen I. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden birisi. 1. Kut Muharebesi olarak da bilinir. Dicle Nehri kıyısında Kut’ül Ammare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti.Neticede bu ağır İngiliz yenilgisi nedense saklı tutuldu tarih arşivlerinde…

Bu davranışı belki siyasi erkin bir manifestosu olarak algılayabiliriz.Ancak,yakın tarihimizde öyle kahramanlık hikayeleri var ki,her nedense dillendirilmez.

Şimdi bir kahramanın hikayesinden bahsedeceğiz..

Kore Savaşı kimilerine göre İkinci Dünya Savaşına katılmayan Türkiye’nin kendini affettirmek için dünyadaki ilk ve tek kanla yazılmış manifestosu,kimilerine göre bir halka gönderilen yardım eli,kimilerine göre ise o günkü siyasi konjoktüre göre yapılması gereken bir mecburiyet idi.

Kore Savaşında dünyanın şapka çıkardığı askerlerimizin ,güvenliğimize,ekonomimize ve demokratik hayatımıza katkıları malesef genişliğine ve derinliğine kavranamadı.Yüzeysel anlayışın doğal sonucu olarak Kore‘de dünyanın bir dönüm noktasına gelindiğinin farkına varılamadı.Her ne olursa olsun Türk Ordusu‘nun kendisine verilen görevi yerine getirirken göstermiş olduğu olağanüstü kahramanlıkları ve zaferleri bilmemiz ve yeni nesillere aktarmamız şehitlerimiz adına yapılması gereken bir görev…

Lütfen bu aşamadan sonra anlatacaklarımızı hafızalarımıza kazıyalım…

TRT yapımcılarından İsmail Göçmen ,Güney ve Kuzey Kore arasında 1950 yılında çıkan savaşta BM Silahlı gücü altında görev yapan Türk askeri anısına bir belgesel hazırlamaya karar verir.“Kutup Yıldızı” adı verilen belgesel yeni kuşaklara hem bu kanla yazılmış tarihi anlatacak hem de Türk askerinin ülkesinden binlerce kilometre uzakta ne uğruna can verdiğini sorgulayacak ve hemde nisyan ile malül hafızai beşeri bir kez daha hatırlamaya yetecektir.

Ne acıdır ki TRT ekibi devletin belge ve arşivine daldı ama sığ suya atlayan acemi dalgıç gibi tepe üstü çakıldı.Başvurdukları ilk adres Genelkurmay oldu.Ancak Genelkurmay‘dan gelen cevapta ellerinde konu ile ilgili her hangi bir film bulunmadığı söyleniyordu.Başvurulan diğer kaynak Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü idi.Onun yardımı ise yalnızca dört adet fotoğraftan ibaretti.İşin başa düştüğünü gören belgeselciler ABD,İngiltere,Güney Kore ile bağlantılar kurar ve eldeki görüntüler istenir ve belgesel yapılır.Ne acıdır ki bizim arşivlerimizde dört fotoğrafla not düşülen Kore Savaşında Amerikalılar, savaşın en ince detaylarına kadar girerler.En spesifik olayları bile gün yüzüne çıkarırlar.Ancak Türk Taburu ile birlikte çarpışırken gece Türk Askerini yalnız bırakarak geri kaçan Amerikan Askerini anlatacak değillerdi…Kore Savaşı‘ın da devleşen bir kahramandır Hacı Altıner…

Sarıkamış‘ın İslamsof köyünden bir Kafkas Kartalı…

Kunuri bölgesinde düşmanla karşı karşıya kalan Türk Alayı iki gün boyunca olağanüstü savaştı. Dünya tarihinde yoktur ki 1730 Komonist Çinli‘yi süngü ile imha et, onun yanında sadece 12 şehit ver.ABD ordusu ilk defa böyle savaşan bir askerle karşılaşmaktadır.Ama Türk askeri ne yaptığının farkında bile değildir.Aslında iki gün boyunca akıllara durgunluk veren Mehmetçik, Amerikanın ikinci kolordusunun imha edilmesini önlemiştir.Amerikan alayının geriye çekilerek kaçması üzerine 105 esir verilmiş Türk Alayı da beşte ikisini şehit vermiştir.

Bu arada bir kahraman vardır ki on dört yerinden yaralanmıştır.Arkadaşlarına rica eder “bana bir ağır makineli tüfek ve bir sandık mermi bırakın ve çekilin.Ben nasıl olsa bu yaralardan kurtulmam.Düşmanı şu boğazda oyalar sizin çekilmenizi sağlarım” der.

Çaresiz, arkadaşları da onun dediğini yaparlar.Hacı Altıner tüfeğinin başına geçer yüzü koyun yere yatarak düşmanı beklemeye başlar.Tetiğe basmasıyla amansız bir çarpışma başlar.Karşısında binlerce Çinliyi hedef alarak vücudunda ki şarapnel parçalarına aldırış etmeden savaşır. Allah’ın verdiği ömür bitmemiş ,saatler boyu vuruşur düşmanı boğazdan geçirmez.Hacı Altıner ‘in mermisi bitmiş hava kararmıştır.Düşman da ateş etmeyi kesmiştir.Yaralı olan Hacı Altıner tüfeğin kayışını boynuna dolar, dilinde Fatiha kalbinde Rabbinin sevgisi bedeninde imanı yaralarına aldırmadan sürünmeye başlar.Peşi sıra vücudunda ardından akan kan izlerini bırakarak.

Gün açmıştır…

Etrafını kolaçan eder,kimsecikler yoktur.Biraz daha sürünerek bir yola ulaşır.Artık takadı tükenmiştir.Yorgun bedeni daha fazla direnemez ve gözlerini kapatır.Bir Amerikan konvoyu yol üstünde yatan Hacı Altıener‘i fark eder.Makineli tüfeğini boynuna öyle bir kavramıştır ki, çaresiz makineli tüfeği ile birlikte en yakın sahra hastanesine yetiştirilir.

Amerikalı doktorlar saatlerce uğraşarak vücudundaki bütün mermileri çıkarırlar.Olağanüstü bir olaydır bu ABD’li askerler için.”Bir insan buna nasıl dayanır ? Nasıl bir inanç bunu başarabilir?”

Hacı Altıner iyileşir.Türkiye‘den önce Amerika‘da kahraman olur.ABD Hukümeti tarafından göğsü madalyalarla donatılır.ABD şehirlerinde bir yıl boyunca dolaştırılarak ahaliye “Olağanüstü Kahraman” olarak takdim edilir.Kendi ordusu içinden bir kahraman çıkaramayan Amerikanın ‘hayali kahramanlarına’ ilham kaynağı olur. Rambo efsanesinin doğuşu bu kahraman Türk askeridir.Hacı Altıner’e öyle üst düzey ilgi gösterilir ki , Başkanlarla görüştürülür.Amerikan vatandaşlığı ve generalliği teklif edilir.Ancak Hacı Altıner bu teklifleri “Burada general olmaktansa ülkemde er olmayı tercih edereim” diyerek geri çevirir.

Türkiye’ye döndükten sonra yani Kore Savaşında tam 18 yıl sonra Meclis tarafından 500 lira maaş bağlanmış daha sonra da fakru zaruret içerisinde hayata gözlerini yummuştur.

Hacı Altıer 1969 yılında Kıbrıs‘ta Rumların yapmış olduğu katliamlardan sonra şu açıklamayı yapmıştır:

“İnsan hakları uğrunda Kore’de müttefiklerimizle omuzouza birbirimiz için can verdik,kan verdik.Aynı şeyi yapmakta olan BM’nin vaadini tutmadığını görüyorum. Kunuri savaşında yanı başımda savaşan Amerikalı Albay Camby’nin yaptığı konuşmalarının aldatıcı olduğunu belirtir . Oban vadisinde hayatının benim tarafımdan kurtarıldığını hatırlatmak isterim.

Kızıl Çin akınını on üç saat durdurup panik halinde ki Amerikan kuvvetlerinin yeniden cephe almasını sağlayan Kore Türk Tugayının tek askeriyim.İcab ederse Kıbrıs’ta da bu durumumu muhafaza etmeye hazırım ” diyerek Başkan Truman tarafından kendisine verilen Silver Star Madalyası , Kore Reisicumhurunun Liyakat Madalyası,BM Hizmet Madalyası ve New-York Şehrinin Leyjon Döhonor madalyasını,Sinsinati şehrinin Altın Anahtarını ve Amerikanın muhtelif şehirlerinde kendisine verilen Fahri Tuğgenerallik rütbelerini sahiplerine iade etmiştir.

Ruhu Şad olsun…

Kaynak: İsmail Göçmen (Kutup Yıldızı Belgeseli )