FİLİSTİN İÇİN BİN GENCE VE BİZE DÂİR HATIRLATMALAR « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

FİLİSTİN İÇİN BİN GENCE VE BİZE DÂİR HATIRLATMALAR


Gezi olayları yeni başlamıştı. Sivil itaatsizlik eylem kararımız ve başörtüsüne özgürlük temalı topladığımız imzaların bir neticesi olarak özlemini çektiği başörtüsüne kavuşan ve öylece öğretmenlik yapan bir arkadaşımızın “Biz de orada olmalıyız başkanım! Doğayı korumak bizim en temel vazifemiz değil mi?” serzenişini hatırlıyorum. Benim öğretmen arkadaşımıza o gün anlatmaya çalıştığımızı günler sonra Gezi planlayıcısı sözde sanatçının ağzından duyacaktık;

 

“Mesele ağaç değil sen hâlâ anlamadın mı?!”

 

“Filistin İçin Bin Genç”  adıyla  farklı fraksiyonlardan gençler,  bir araya gelerek “İsrail’le Ticarete Dur De!” mottosuyla  sıradışı eylemler yaparak Türkiye’nin gündemine  oturdu.  Bir delikten bir defadan fazla ısırılıyorsanız, ortada çıkarılmış bir dersten ya da tecrübe denen öğretici bilgiden söz edilemez.

 

Bardağın dolu tarafından bakalım:

“Mesele, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı soykırıma dikkat çekmek ve  İsrail ile ticareti durdurmak ise kimlerle ortak eylem yapıldığının ne anlamı olabilir?” diyelim. “Dünyanın her bir tarafında farklı kesimlerden, milletlerden insanların caddeleri doldurduğu bir vasatta Türkiye’de biz bunu başaramaz mıyız?”  diyebiliriz .

 

Peki mesele bu kadar basit mi?

 

Torba Kanun misali, toplama kesimlerle ortak amaca matuf sahici eylemler yapılamadığını bir çok defa şahitlik ettik. Tüm sendikalarla birlikte Taksim’de yaptığımız 1 Mayıs etkinliğini hatırlayalım. Yaşadıklarım “Bir daha asla!” dedirmişti o gün. Değişik noktalardan kortejler eşliğinde Taksim’e yürüyorduk. Karşımızda gözlerimizin içine bakarak değerlerimize sövenlerlerle birlikte yürüyorduk dişlerimizi sıkarak. Taksim’de toplandık nihayet. Konuşmalar başladı. Ve bir sendikanın genel başkanı sahneye çıktı. Sloganlar, küfürler bini bin para. Derken nasıl olduğunu anlayamadık ve kürsü yıkıldı. O gün Memur Sen Genel Sekreteri’nin kürsüden düşerek kolu kırılmış, canımızı o hengameden zor kurtarmıştık.

 

Organik olmayan birliktelikler ile maksadı hayır olan hiçbir şey yapılamaz. Bunu defalarca müşahede ettik. “Filistin İçin Bin Genç” oluşumunun ne kadar organik olduğu ortada. Toplama(!) bir grup olduğu her halinden belli. Ancak, sentetik olan bir oluşumun  yapıp ettiklerini konuşurken geçmiş hatalardan ders çıkarmayan polis müdahalesini kabul edebilir miyiz?

 

Orantısız güç kullanan-ki bunun daha ağırını  7 Ekim sonrası İstanbul israil konsolosluğu önünde yaşamıştık- polisin yapıp ettiklerini nereye koyacağız. Ters kelepçe takan, tutuklanan kişiyi tartaklamaya devam eden vandallığı..

 

 Tarih, ibret almayınca tekerrür ediyor ne yazık ki. Gezi’de olup bitenleri hatırlayalım. Ağaç uğruna Taksim’i  dolduran gençler bir çırpıda nasıl da devlet karşıtı bir bloka  dönüşmüştü. Bir gece ansızın çadırları yakılan gençler nasıl da terörize edilmişti.

 

Provokasyon  sadece sivil tarafta olmaz. Fevri davranan bir güvenlik personelinin aşırı müdahalesi ya da ancak bir teröriste yapılabilecek kaba bir muamele, olayın seyrini değiştirir. Dün Gezi’de yaşadık ve bedeli ağır oldu.

 

Umarız, hem samimiyeterinden kuşku duymadığımız gençler hem de İçişleri Bakanlığı, Taksim’de yaşananlardan  ders çıkarır. Enerjimizi birbirimizi tüketmek için değil küresel baronların tuzaklarını boşa çıkaracak işler için kullanalım. Zira düşman büyük ve oldukça kompleks. Bize de düşen bin düşünüp bir hareket etmektir.

 

Hayırlı Bayramlar!..

 

İdris ŞEKERCİidrissekerci@kamudanajans.com