Kudüs, ilk kıblemiz, peygamberler şehri, göğe açılan kapı, mahşer günü toplanacağımız yer, Kuran’ın övdüğü mübarek belde. Onurumuz, haysiyetimiz, bağımsızlığımız, egemenliğimiz…
Kudüs’ü kim kurtaracak? Kudüs satılık değildir diyoruz ancak Kudüs’ün masaya sürülmesine Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri seyirci kaldı, bu ülkeleri yönetenler iktidarlarını biraz daha sürdürmek için bu ihanet planına alet oldu. Türkiye Akdeniz’de, Suriye’de, Libya’da, Afrika’da etkinliğini artırdıkça, çaresiz kalan ABD ve İsrail, Kudüs hamlesi ile karşılık verdi. Ekonomik yaptırımlar, tehditler sökmeyince yeni oyunu sürdüler sahneye.
İşi hiç duygusallığa boğmadan acil eylem planı yapmalıyız. Sivil toplumu ile devlet kademeleri ile yola çıkmalıyız. Mısır ve Suudi Arabistan’ın kukla yönetimleri yüzünden etkisiz hale gelen İslam İş Birliği Teşkilatı’nın işlevini görecek yeni birlikler kurmalıyız.
Bugün İslam dünyasının yaşadığı problem güçsüzlük ve imkânsızlık değildir. Dünya petrol ve doğalgaz kaynaklarının yüzde elli sekizine sahip Müslüman ülkelerin birçoğu açlık ve kıtlıkla boğuşmaktadır. Yaşanan problem organizasyon ve uygulama eksikliğidir. Elli yıldır faaliyette olan İslam İş Birliği Teşkilatı, Müslümanların derdine çare olamamış özellikle Filistin ve Kudüs davasında çok yetersiz kalmıştır.
Paramparça hali, doğal kaynakları ve bütün dinler için anlamlı merkezleri ile iştahları kabartan İslam coğrafyasını ve özellikle Kudüs’ü, Haçlı ittifakına karşı koruma ve İslam birliğini sağlama umudu için yeni bir alternatif Kuala Lumpur zirvesidir. 18-21 Aralık tarihleri arasında Malezya’da beşincisi yapılan zirvede Türkiye, Pakistan, Malezya, İran ve Katar’ın rolü anlamlıdır. Bu birliktelik D8 ve Müslüman NATO mantığı ile büyütülmelidir.
İslam ülkeleri sanıldığı kadar güçsüz, İsrail de gösterildiği kadar güçlü değildir. Her gün Filistinli kadın ve çocukları katleden İsrail ordusunun, Lübnan’da bir avuç direnişçi karşısında nasıl bozguna uğradığı unutulmasın. Artık kalabalık eylemlerle, olmayan vicdanlara seslenerek Kudüs’ü kurtarma ve koruma aşamasının geride kaldığını görmeliyiz.
Kudüs davası, yurtlarından çıkarılan, şehirleri harap edilen, zindanlara atılan Müslümanların kurtuluşu, batının şımarık çocuklarının sonu olacaktır. İslam ülkelerinin hali, İsrail işgalleri ile giderek eriyen Filistin haritasının hali gibidir. Kudüs satılık değildir ancak işgaller ve planlar son darbeyi vurmak için yapılmaktadır. Toplantıya çağırma, kınama, reddetme aşaması geçmiş, sıra somut adım atma aşamasına gelmiştir. Yüz yıllık plana, bin yıllık tecrübeyle cevap verme vaktidir. Bize düşen tepkiyi yükseltmek, duyarlılığı artırmak ve Müslümanların arasındaki nifakı ortadan kaldırmaktır.
Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı