Terörle mücadelede hendek savaşlarından sonra, küresel güçlerle boy ölçüştüğümüz aşamaya gelindi. Mart ayından beri salgının gölgesinde yaşıyoruz. Dört bir yanımızda hareketlilik var. Doğu Akdeniz, Suriye, Ege, Ermenistan derken sürekli yeni cepheler açılıyor. Düşmanlarımız çemberi daraltma, biz ise yarma peşindeyiz.

Milli silah sanayimiz gelişiyor. Yerli otomobilimizi üretecek fabrikanın temeli atıldı. Terörün beli kırıldı. Virüse karşı başarılıyız. Petrol arama gemilerimizi adeta stratejik bir silah gibi kullanıyoruz. Sanki uçak gemisi gibi gönderdiğimiz yerde bayrağımız dalgalanıyor. Dünyayı etkileyen ekonomik krizleri, yara alsak da bir şekilde savuşturmayı başarıyoruz. Elbette sıkıntılarımız var ve de olmaya devam edecek.

Ayasofya Camii ibadete açıldı, neredeyse rejim krizi çıkacaktı. Ülkemizdeki deprem fay hatları gibi bugün siyasi fay hatlarımız var. Bu fay hatlarından geçmişte çok çektik. Her türlü tartışma bu fay hatlarını harekete geçiriyor. Toplumsal uzlaşma ile aştık dediğimiz konular, hiç beklemediğimiz bir anda büyük bir girdaba doğru bizi çekiyor.

Bugünkü zorluklarımız birlikte üzülmemizi, güzellikler de birlikte sevinmemizi gerektiriyor. 15 Temmuz gecesi verdiğimiz şehitlere beraber üzülürken, Akdeniz’deki gemimize, Libya’daki SİHA’mıza ve ibadete açılan Ayasofya Camimize birlikte sevinebilmeliyiz.

Bugün bir kesim, kederde ve sevinçte birlikteliğin önündeki en büyük engelin, kutuplaşma olduğunu söylüyor. Nedir bu kutuplaşma? Kutuplaşma varsa yeni mi olmuştur? Sağ-sol, laik-dindar ayrımı da bir kutuplaşma mıydı? Yoksa bir kesim, uzun süredir kaybettiklerine yeniden ulaşmak için yeni kavramlara mı sığınıyor?

Kutuplaşma var diyerek atılan her güzel adıma sahip çıkmayanları, hep birlikte üstlenilmesi gereken zorluklarda ortadan kaybolanları, milletimiz derin sezgisiyle fark ediyor. Milletimiz rakibine hakkını teslim edeni, çaresizlikten mızıkçılık yapandan ayırıyor.

Her kesim, bayramları fırsat bilmeli, güzel olanı, kimin yaptığına bakmadan sahiplenmelidir. Güzellikleri perdelemek, yapanları başarısız göstermek için, atılan adımları, ülkemizin fay hatlarına taşımak yerine, milletimizin sevincine ortak olarak, onun gönlünde taht kurmak gerekir.

Yoksa salgın sürecinde, bayram günü, Ayasofya’nın açılışı gibi bir güzellikten, rejim krizi çıkarmış olma talihsizliği yaşayacağız. Bütün bunlar ne uğruna?

Farklılıklarımıza saygı duyarak, geçmişte birlik ve beraberliğimize zarar veren hassasiyetlerimizi kaşımadan nice bayramlara efendim. Bayramınız mübarek olsun.

Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı
yavuztlt@hotmail.com