Ali Yalçın: Öğretmen maaşları artırılmalı « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

Ali Yalçın: Öğretmen maaşları artırılmalı

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, mevcut öğretmen açığı göz önüne alınarak senelik atama sayılarının artırılması, öğretmen adaylarına realist kariyer hedeflerinin konulması ve Öğretmenler Meslek Kanunu’nun çıkarılması gerektiğini söyledi.


Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlemiş olduğu basın toplantısında, Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan”Eğitime Bakış: 2020 İzleme ve Değerlendirme” raporunu açıkladı.

Eğitime Bakış Raporu’nun eğitime erişim ile katılım, eğitimin çıktıları, öğretmenler ve okul müdürleri, eğitim öğretim ortamları ve finansman olmak üzere 5 en temel bölümden meyden temel geldiğini aktaran Yalçın, raporda 23 göstergenin yer aldığını dile getirdi.

OECD ülkelerinde 2009-2019 arasında ne istihdamda ne de eğitimde olanların oranının % 18,7’den % 15,2’ye; Türkiye’de ise % 48,1’den % 33,3’e düştüğünü belirten Yalçın, Türkiye’nin bu veriyi 10 senede büyük oranda azaltsa da 2019 yılı verilerine göre ne istihdamda ne eğitimde olanların oranının hala en yüksek ülkeler içinde bulunduğunu söyledi.

Türkiye’de 5 senelik süreçte 197 bin sözleşmeli öğretmenin kamu okullarına atandığını dile getiren Yalçın, 2020 senesinin verilerine göre yeni aten temeln her 5 sözleşmeli öğretmenden ikisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görevlendirildiğini dile getirdi.

– Öneriler

Ali Yalçın, son senelerde erişim oranı artsa da özellikle ortaöğretim seviyesinde bölgelere ve cinsiyete göre farklılıklar olduğunun görüldüğünü ifade ederek, “Bundan dolayı özellikle ortaöğretimde okullaşma oranının düşük olduğu dezavantajlı bölgeler de genel itibari ile okullaşma artırılmalı, özelde de kız çocuklarının okullaşmasını artırmaya öncelik veren projeler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.” dedi.

Okul öncesi kademesindeki okullaşma oranının, son senelerde artmasına rağmen, halen ulusal hedefler ve OECD ortalamasından düşük olduğunu belirten Yalçın, bu çerçevede özellikle okul öncesi eğitim kurumlarının az olduğu alanlarda yeni okul öncesi kurumların açılmasına öncelik verilmesi ve sosyo-maddi olarak dezavantajlı ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitime katılımını artırmak için bu çocuklardan ücret alınmayan bir sistem kurulması gerektiğini kaydetti.

Yalçın, açık öğretim sisteminin başarısız öğrencilerin yerleştirildiği bir okul türü olmaktan çıkarılması ve yüz yüze eğitim imkanlarının kapasitesinin artırılması gerektiğini söyledi.

Bilim ve Sen temelt Merkezlerinde (BİLSEM) kurum başına düşen öğrenci yoğunluğu göz önüne alınarak öğrenci sayısının azaltılmasını öneren Yalçın, BİLSEM’lerin teknik ve fiziki altyapısının güçlendirilmesi ve insan kaynağının kalitesini artırıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Ortaöğretimden mezuniyet oranları artmasına rağmen Türkiye’deki mezuniyet oranlarının hala OECD ortalamasının hayli altında olduğunu aktaran Yalçın, lise mezuniyet oranlarını artırmaya yönelik çalışmaların sürdürülmesinin, lise mezuniyet oranları düşük olan bölgelere yönelik daha etkin politikaların geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Yalçın, üniversite sınavına ilişkin şu önerilerde bulundu:

“Türkiye’de üniversiteye giriş sınavına başvuran ve yerleşen aday sayısı arasındaki makasın gittikçe açıldığı, son sınıf seviyesinde başvuran adayların ancak üçte birinin bir programa yerleştiği, her 6 adaydan ancak birinin bir lisans programına yerleştiği, yükseköğretime yerleşmedeki sorunlu arz talep dengesinin ciddi oranda bozulduğu göz önüne alınarak, yükseköğretim programları toplumsal talebi karşılayacak şekilde hazırlanmalı, özellikle lisans programlarına ayrılan kontenjanlar daha da artırılmalıdır.”

Hem PISA 2018 sonuçları hem de YKS verilerinin, eğitim sisteminde önemli bir kalite sorunu olduğunu ve öğrencilerin temel bilgilere sahip olmadığını gösterdiğini belirten Yalçın, öğrencilerin bir üst sınıfa geçerken veya mezun olurken temel bilgi ve kabiliyeti elde etmesinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

Öğrencilere destek sunacak sağlam telafi mekanizmalarının ihdas edilmesini isteyen Yalçın, “Tüm dünyanın Kovid-19 ile imtihan olduğu bu süreçte öğrenme kayıplarının üstünde durmak gerekmektedir. Bu süreçte eğitime erişim ve fırsat eşitliği boyutuyla tartışmalar devam ediyor. Bu süreçte öğrenme kayıplarıyla birlikte erişimdeki adaletsizlikten dolayı fırsat eşitliği tartışması devam edecek görünüyor. O %n konu bir laboratuvar ortamında masaya yatırılır gibi dikkatle ele alınmalıdır. Politikaların ayak üstü ve gündemi meşgul edecek, anlık tatmin edici şekilde değil uzun süreli ve sürdürülebilir yapılması gerekmektedir.” diye konuştu.

– “Dezavantajlı bölgeler de okul öncesi kurum açılmasına öncelik verilmeli”

Öğretmenliğe yönelik arz ve talep arasındaki sorununa dikkat çeken Yalçın, “Bunun için mevcut öğretmen açığı göz önüne alınarak senelik atama sayıları artırılmalı ve öğretmen adaylarına realist kariyer hedefleri konulmalıdır. Öğretmenler Meslek Kanunu’nun öğretmenliğin kariyer mesleği olduğunu ifade edecek şekilde daha önceki politikaların 2006’da Anayasa Mahkemesi ile iptal edilmesiyle oluşan boşluğu giderecek şekilde yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır.” ifadelerini kullandı.

Ali Yalçın, şunları kaydetti:

“OECD ülkeleriyle kıyaslandığında öğretmen maaşlarının düşüklüğü göz önüne alınarak genel itibari ile öğretmen maaşları artırılmalı, özelde ise mesleki deneyime göre maaş artışını sağlamayı başaran bir sistem kurulmalıdır. Benzer şekilde Türkiye’deki okul müdürlerinin OECD ülkeleri arasında en düşük maaş alanlar arasında olduğu göz önünde bulundurularak okul müdürlerinin maaşları artırılmalıdır. Okul öncesi kademesine ayrılan bütçe artırılmalı ve özellikle dezavantajlı bölgeler de okul öncesi kurum açılmasına öncelik verilmelidir. Sınıf mevcudu ve öğretmen başına düşen öğrenci gibi hususlarda bölgeler arası eşitsizlikleri azaltmak için yeni okul ve derslik yapılmalı, öğretmen atamalarında dezavantajlı bölgelere daha fazla öncelik verilmelidir. Taşımalı eğitim yerine öğrencilerin evlerine en yakın yerde eğitimin öncelendiği yaklaşım esas alınmalıdır. Türkiye’nin özel harcamalardan kaynaklı olarak eğitimsel eşitsizliğin büyümesini engellemek, tüm çocuklara daha nitelikli ve eşit eğitim fırsatları sunmak için eğitime ayrılan kamusal kaynaklar artırılmalı ve bu kaynaklar dağıtılırken dezavantajlı bölgelere öncelik verilmelidir.”

Yalçın, daha nitelikli bir eğitim hizmeti sunulabilmesi için öğrenci başına harcama miktarının 5 000 liradan en az 10 000 tl’ye çıkarılması gerektiğini de sözlerine ekledi.