Dünya değişiyor, bizim muhalefet değişmiyor. İktidar olmak için millet iradesine ihtiyaç duymadıkları dönemlerin yerleşmiş davranışları ve alışkanlıklarıyla, yegâne doğru kendi söyledikleriymiş gibi ahkâm kesmeye, akıllarınca had bildirmeye ve hesap sormaya devam edeceklerini zannediyorlar.

Dünya değişiyor, çünkü artık “muasır medeniyetler” muasır olmaktan çıktı. Gazze’de yaşananlar, batının artık ürettiği bütün kavram ve kurumlarıyla tükendiğini gösteriyor. Yönetimlerinin, meydanları dolduran batı insanına ve bizlere anlatabileceği hiçbir masalı kalmadı.

Ancak bizdeki muhalefet hala direniyor. Gazze için kılını bile kıpırdatmayanlar, eğitimde kendi değerlerimize ve kendi tarihimize dönme arayışlarına, çeşitli argümanlarla karşı durmaya çalışıyorlar. Her türlü sapkınlığı destekler ve okullarda boy göstermelerini teşvik ederken, seçmeli derslerden rahatsız oluyorlar. Sivil toplum işbirliğine savaş ilan ediyor, her birine çeşitli iftiralar atıyorlar.

Tedaviye muhtaç bu ruh halini anlıyoruz. Üzerine bastıkları zeminin çürük, yaslandıkları batılı değerlerin sahte çıkması yetmezmiş gibi bir de toplum söylediklerine itibar etmiyor. Her seçimde bildiğimiz ezberlerini tekrar ediyorlar, milletimiz engin ferasetiyle cevaplarını veriyor, ancak savunduklarının bu ülkenin değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez doğrularıymış gibi davranmaya devam ediyorlar.

Eğitimde gelecek günlerin çok daha çetin ve bir o kadar da verimli tartışmalara sahne olacağını şimdiden söylemeliyim. Toplum değişir dönüşürken, kavramların içi boşalır ve kurumlar temelden sarsılırken, insanlığa huzur ve barışı getirecek, nefes aldıracak yeni bir akım, yeni bir felsefe ve yepyeni bir düzen konuşulurken, bir zamanlar kendi insanımıza zulüm çarkına dönüşmüş anlayışların, kör ideolojilerin hezeyanlarını dinleyecek takatimiz kalmadı.

Hepsiyle her ortamda tartışmaya, çelişkilerini sabırla anlatmaya, çıkmazlarını bir bir izah etmeye ve yol göstermeye hazırız. Yeter ki yakın tarihte yaptıklarıyla yüzleşmeye hazır olsunlar.

Bugün özgüveni yüksek, değerlerimize aşık nesiller yetiştirmeliyiz. Çocuklarımıza, menfaatleri uğruna milyonlarca insanı gözünü kırpmadan katledebilen batının aslında medeni olmadığını, sömürgeci tarihi ile kaynaklarımızı nasıl çaldıklarını anlatmalıyız.

Batıyı yücelten her türlü içeriğin, söylemin, müfredatın aslında kendi tarihimize ihanet olduğunu anlatmalıyız. Bilimin, önce var olanın dönüştürülerek geliştiğini, batının bugünkü gelişmişlik düzeyinin temelinde İslam düşünürlerinin ve bilim adamlarının icatlarının olduğunu anlatmalıyız. Neden geri kaldığımızı ve yeniden yükselmenin nasıl olacağını öğretmeliyiz.

Günümüzde eğitimde en yararlı tartışma, bütçenin kaç milyar olduğu, nereye harcandığı, bakanlığın kimlerle protokol yaptığı değil, Türkiye yüzyılında eğitimin dayandığı temelleri konuşmaktır. Yeni bir eğitim felsefesi bunun için gereklidir.

Keşke muhalefet temsilcileri bunu tartışacak donanımda olsalardı. Keşke vekiller daha iyi bir eğitim felsefesi için kavga etselerdi. Keşke eğitimde doğru bildikleri yanlışlarla ve tarihin dönüm noktasında durdukları yerle yüzleşebilselerdi.

Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri
yavuztlt@hotmail.com