Kamuoyunda vatandaşlık maaşı olarak bilinen gelir tamamlayıcı aile destek sistemiyle ilgili çalışmalar netleşmeye başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın pilot uygulamanın başlayacağını açıklamasının ardından, destek programına ilişkin ayrıntılar gündeme taşındı.
A Haber’e değerlendirmelerde bulunan Mali Müşavir İsmet Çetinkaya, sistemin 2026 yılında devreye alınmasının planlandığını belirterek uygulamanın kapsamına ilişkin detaylar paylaştı.
“Amaç, haneleri belirlenen asgari gelir seviyesine yükseltmek”
Çetinkaya, programın temel amacının gelir seviyesi düşük hanelerin belirlenen eşik seviyesine taşınması olduğunu ifade etti.
“Ailede hiç çalışan yoksa ya da gelir asgari ücretin altındaysa aradaki fark vatandaşlık maaşı olarak ödenecek” diyen Çetinkaya, bunun yalnızca maddi yardım olmayacağını, hanede çalışabilecek bireyler için istihdama yönlendirme ve teşvik uygulamalarının da devreye alınacağını söyledi.
Kulislerde konuşulan rakam: En az asgari ücret kadar
Çetinkaya, destek tutarına ilişkin dikkat çeken bir bilgiyi de paylaştı:
“Kulislerde konuşulan rakam, hane gelirinin en az asgari ücret seviyesine tamamlanması yönünde.”
Buna göre, örnek bir üç kişilik hanede toplam gelir 18 bin TL ise ve asgari ücret 22 bin 104 TL olarak kabul edildiğinde, yaklaşık 4 bin 100 TL’lik farkın vatandaşlık maaşı olarak ödenmesi öngörülüyor.
Pilot bölge: Deprem illeri ve düşük gelirli şehirler öne çıkıyor
Yeni sistemin önce bazı illerde uygulanacağı ve pilot vilayetlerin deprem bölgesi ile gelir düzeyi düşük iller arasından seçilebileceği ifade edildi. Pilot uygulamada sistemin işleyişi, geri dönüşler ve olası aksaklıklar analiz edilecek.
Çetinkaya, uygulamanın sosyal yardımlaşma süreçleriyle entegre edileceğini belirterek, başvuruların mevcut sosyal yardımlaşma vakıfları üzerinden yapılmasının beklendiğini aktardı.
2026’da tüm Türkiye’de yaygınlaşması hedefleniyor
Pilot çalışmanın tamamlanmasının ardından, olumlu sonuçlar alınması halinde vatandaşlık maaşının tüm Türkiye’de uygulanmaya başlanması planlanıyor.
Programın, farklı kurumlara dağılmış sosyal yardım mekanizmalarının tek çatı altında toplanmasına katkı sağlayacağı değerlendiriliyor.