Adalet, hem hak sahibine hakkını vermek hem de nimet ve külfeti bu doğrultuda pay etmesini bilmektir. Birlikte sınandığımız, her zamankinden daha fazla dayanışma içerisinde olmamız gereken vakitleri yaşıyoruz.
Çin’in Wuhan kentinden başlayan, Dünya Sağlık Örgütü’nün son kertede Pandemi (salgın) ilan edilen Korona virüs, maalesef ülkemizde de tehdit olmaya başladı. Cumhurbaşkanlığ , son birkaç gün içerisinde, Sağlık Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili diğer Bakanlıklar üzerinden korona virüs salgının etkisini minimize etmek için sıralı adımlar atmaya başladı.
MEB, alınan bu kararlar doğrultusunda, Nisan ayında planlan ve bu gerekçeyle öne çekilen ara tatile ilaveten, 1 haftalık uzaktan eğitim kararı ile birlikte 2 hafta süreli, öğrenci ve öğretmenlere zorunlu tatil tedbiri almıştır. İlk haftası seminer dönemi olması, ikinci haftanın ise idari tatil olması kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler için mali kayıpları telafi edecek imkanı da beraberinde getirmiştir.
Peşinen belirtmek gerekir ki, her birimizi çepeçevre kuşatma riski olan bir badirenin eşiğinde, öğretmenin ek dersinden, mali hak kayıplarından söz etmek doğru değildir. Lakin, adaletin kamilen tahakkuku için, badireleri salimen bertaraf edebilmek alınan tedbirlerde, nimete ortak olunduğu kadar külfete de ortak olunması gerekir.
Korona virüs ile mücadele kapsamında devletin yanında olmak, alınan kararların arkasında durmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Kaç gün süreceği belli olmayan yeni tedbirlerin/kısıtlamaların devreye sokulduğu günlerde, ücretli öğretmenlerin mağduriyetini büyütmek hakkaniyet ilkesi ile örtüşmez.
Bir şeyin nasıl olmayacağı sadedinde hepimizin söyleyeceği malumdur. Fiilen girilen derslerin ücretinin ancak ödenebileceğini söylemeye gerek yok. Mevzuatta geçen hükmün, ücretli öğretmenin, idari tatil ve seminer döneminde de ücret alamayacağı yönünde olduğunu biliyoruz. Bu durumda, asıl mesele, nasıl olacağına kafa yormak, maişet derdi ile ayrıca sınanan, kimisi evli, çoluk çocuk sahibi ücretli öğretmenlerin sorununa çare bulma gerçeği ortadadır. Bu sorumluluk, öncelikle MEB’in uhdesindedir.
Olağanüstü durumlarda, olağan vakitlerin kendi içinde tartışmalı uygulamalarının gözden geçirilmesi, bu bağlamda ücretli öğretmenlerin haklı bekleyişine çözüm üretebilmek için MEB’in inisiyatif alması gerekmektedir. Maliye bakanlığı ile de görüşerek ücretli öğretmenlerin, daha kaç gün süreceği belli olmayan uzaktan eğitim sürecini kapsayan döneme ilişkin ücret tahakkuku sorununu çözmesi beklenmektedir.
Ayrıca şunu da tekraren belirtmemiz gerekir ki, bu zorlu günlerde, hükümetin atacağı her adımın yanında durmak, AFAD üzerinden planlanacak, korona virüs salgını ile mücadele adına yapılacak her türlü kampanyaya destek olmak, ortak vatandaşlık sorumluluğumuzdur.
Eğitim Bir Sen ve Memur Sen Camiası, bu anlamda ortaya konacak her türlü iradeye destek olacak Türkiye’nin en büyük sivil hareketidir.
İdris ŞEKERCİ
EBS İstanbul 6 No.lu Şube Başkanı
