Dünyada ve ülkemizde korona virüs salgını ile ilgili tablo giderek ağırlaşıyor. Virüs bulaşan ve hayatını kaybeden insan sayısı günbegün katlanarak artıyor. İnsanlık bir ilaç, bir aşı, bir çare gözlüyor. Bir taraftan da ne kadar zayıf ve çaresiz olduğumuzu hatırlıyoruz. Sanki birileri dünyanın fişini çekti.
Böyle dönemlerde en büyük gücümüz inancımız oluyor. Hayata, ölüme, kadere inanmış insanlar, bir felaket belirdiğinde önlem alma, felaket esnasında sabretme ve felaket sonrasında da ders alma, şükretme ve yeniden mücadeleye koşulmayı bilirler. Kısaca her aşamada yapacağımız, yapmak zorunda olduğumuz çok işimiz var.
Hiçbir aşamada sınıfta kalmamalıyız. Her gün şartlar değişiyor. Yaşadıklarımızı algılamakta ve gereğini yapmakta sanki bir hafta geriden geliyoruz. İşi ciddiye almalıyız, süreci yönetenler çok hassas bir denge üzerinde yürüdüklerinin farkındalar. Bu yüzden korkutan cümleleri, umut cümlelerinin arasına serpiştirerek bizim anlamımızı bekliyorlar.
Yapılan mücadeleye zarar vermeden, yaşanan salgının bütün boyutlarıyla değerlendirilmesinden korkmamalıyız. Olayı, insan sağlığını tehdit eden yönünden başka ekonomik, siyasi, psikolojik ve sosyolojik açıdan değerlendiren uzmanların sayısı giderek artıyor. Bu durum sağlıklı yürüsün, yeter ki iyi niyet korunsun. Geç kalınmış değerlendirmeler, sadece hayıflanmayı ifade eder. Salgın bittiğinde karşılaşacağımız tabloyu tanımlayabilmemiz ve imkânlar dâhilinde planlayabilmemiz çok ama çok önemli. Bugünün uçuk fikirleri ve öngörüleri yarın en büyük avantajımız olabilir.
Her alanın uzmanı kendi alanında mücadelesini verirken bizden beklenen söylenenlere uymaktır. Yaşadığımız süreci, büyük dramlarla sonuçlanan tarihi olaylardan biri olarak algılarsak, evde kalmamız için devletin sokağa çıkma yasağı ilan etmesine gerek kalmaz. Vakaların tırmanışını durdurmadıkça bir sonraki adımı konuşamayacağız.
Bugünlerde evde kalmayı fırsata dönüştürelim. Önümüz Ramazan ve oruç, eleştirdiğimiz zengin iftar sofraları da olmayacak. Yardımları artıralım, Kur’an okuyalım, muhasebe yapalım. Günlük planlama önemli, yoksa televizyonun başında günler geçer gider. Moralimizi yüksek tutalım, eş dost akraba ile telefonla görüşelim, virüsü onlara taşımayalım.
Bu sürecin sonunda, söylendiği gibi birçok sistem denenmiş olacak. Uzaktan eğitim ve okulsuz toplum, online alış veriş ve daha ileri planlamalar. Sermaye el değiştirecek, sınırlar, sistemler, ideolojiler etkilenecek. Büyük şirketler küçük şirketleri yutacak. Dengeler sarsılacak ve yeni bir düzen kurulacak. Bütün bunların içinde en önemlisi her zaman insan faktörüdür. Bir rüzgâr çıkar, bir akım başlar, işler planlayanların kontrolünden çıkar ve dünya kendi başlarına yıkılır. Çünkü biliyoruz ki Allah nurunu tamamlayacaktır. Yeter ki biz sınavı düzgün verelim.
Talat YAVUZ
Memur Sen İstanbul İl Başkanı
www.twitter.com/talatyavuz29
www.facebook.com/yavuztlt
