‘Okulöncesi eğitime ayırılan bütçe arttırmalı’ « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

‘Okulöncesi eğitime ayırılan bütçe arttırmalı’

‘Eğitime Bakış 2019: İzleme ve Değerlendirme Raporu’ yayımlandı. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın,


Web Banner

Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan ‘Eğitime Bakış 2019: İzleme ve Değerlendirme Raporu’, açıklandı. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, hazırladıkları raporla eğitim sistemini izleyerek ve değerlendirerek rakamlar üzerinden politikaların geliştirilmesine katkı sunmak istediklerini belirtti.

‘OKULÖNCESİ EĞİTİM ÜCRETSİZ OLMALI’

Yalçın, süreçleri, akademik disiplin içinde izlemeyi, değerlendirmeyi ve önerileri temellendirerek sunmayı amaçladıklarını, bu kapsamda raporlar hazırladıklarını söyledi. İzleme ve değerlendirme çalışmalarını 2016’dan beri sürdürdüklerini belirten Yalçın, şunları anlattı:

“Raporumuzla eğitimi izliyor, değerlendiriyor ve rakamlar üzerinden politikaların geliştirilmesine katkı sunmak istiyoruz. Son yıllarda okulöncesi eğitimde okullaşma oranının artmasına rağmen Türkiye, OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülkeler biri. Türkiye’nin okulöncesi eğitimde okullaşma oranını yükseltmesi için ayırdığı bütçeyi arttırması gerekiyor. Sosyoekonomik olarak dezavantajlı çocukların okulöncesi eğitime erişmesi ücretsiz olmalı. Lise eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alınmasına rağmen teorik çağ nüfusunun yüzde 12’si okullaşmadı. Buna ilaveten, iller arasında ve cinsiyete göre okullaşma oranları önemli ölçüde farklılaştı. Bundan dolayı, ortaöğretimde okullaşma oranlarının arttırılmasına öncelik verilmeli ve okullaşma oranlarının düşük olduğu illerde, özellikle kız çocuklarının okullaşma oranlarını arttırmaya yönelik projeler geliştirilmeli. Bölgeler arasında ‘en az lise mezunu olma oranı’ farklılaştı. Bundan dolayı, dezavantajlı bölgelerdeki çocukların lise terk oranlarını azaltmaya ve okullaşma oranlarını arttırmaya yönelik çalışmalara öncelik verilmeli. Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının istihdamını arttırmak ve işsizlik oranlarını azaltmak için çözümler üretilmeli. Kadın öğretmenlerin sayısı erkeklere göre daha fazla. Kadın yönetici sayısının arttırılması ve kadınların yönetici olmasını teşvik eden politikalar geliştirilmeli.

KIDEME BAĞLI OLARAK MAAŞLAR ARTMALI

OECD ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’deki öğretmen maaşlarının oldukça düşük olduğu görülüyor. Dahası, OECD ülkelerinin çoğunda tecrübeyle birlikte öğretmenlerin maaşları da artıyor. Öğretmen maaşları, daha nitelikli adayların öğretmenlik programlarını tercih etmesini, mezuniyet sonrası öğretmen olmayı tercih etmeyi ve göreve başladıktan sonra görevde kalmayı etkileyen önemli faktörlerden biri. Bundan dolayı öğretmen maaşlarının arttırılması ve özellikle tecrübeye ve kıdeme bağlı olarak maaşların da arttığı bir model geliştirilmeli. Öğretmenlerin mesleki gelişimi önemli. Göreve yeni başlayan öğretmenlerin mesleğin ilk yıllarında mesleki rehberlik ve destek alabileceği, bilgisini, becerisini, tecrübesini daha etkin ve hızlı geliştirebileceği tecrübeli öğretmenlerin daha yoğunlukta olduğu bölgelere atanması ve mesleki tecrübelerinin gelişiminden sonra dezavantajlı bölgelerde çalışması sağlanmalı. Türkiye’de öğretmen ve okul müdürleri, OECD ülkelerindekilere göre hizmet içi eğitimlere daha az katılıyor. Hizmet içi eğitimlerin daha etkin, verimli ve faydalı olması için katılımcıların ihtiyaçları, istek ve beklentilerini dikkate alarak hizmet içi eğitimler planlanmalı. Hizmet içi eğitimlere katılımı arttırmak için çeşitli teşvik sistemleri geliştirilmeli ve iş yükünün hafifletilmesi, ders yükü saatinin azaltılması, haftanın belirli bir gününün hizmet içi eğitime ayrılması gibi destekler sağlanmalı. Okul yöneticilerinin, yönetici olarak atanmadan önce liderlik, okul yönetimi ve alan bilgisi, öğretim yöntemleri ve pedagojik konularla ilgili eğitimlere katılması temin edilmeli. Halen okulöncesi ve ortaöğretimdeki okullaşma oranlarının artması ve daha kaliteli bir eğitim sistemi kurmak hedefi dikkate alındığında, eğitime ayrılan bütçenin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) ve merkezi yönetim bütçesi içinde arttırılması gerekiyor.”

‘VERİYE DAYALI ÇALIŞMALARI ÖNEMLİ BULUYORUZ’ ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan raporların, eğitim sisteminde sürekli iyileştirmenin sağlanmasına katkı sağladığını söyledi. İlköğretim ve ortaöğretimde yaklaşık 18 milyon, yükseköğretimde de yaklaşık 7 milyon 800 bin öğrencinin bulunduğunu belirten Aygün, şöyle konuştu:

“Toplam 25 milyonu aşkın öğrencimiz bulunuyor. 1 milyondan fazla öğretmenimiz, yükseköğretim kurumlarında ise yaklaşık 160 bin öğretim elemanımız var. Sivil toplum kuruluşlarının bu tür çalışmalar yapmalarını önemsiyor ve destekliyoruz. 2018’den itibaren yaptığımız sınavların değerlendirme raporlarını hazırlayarak kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bazı sonuçlar, veriler arzu ettiğimiz düzeyde olmayabilir ama bunları arzu ettiğimiz düzeye çıkarabilmek için tüm paydaşların üzerine düşen görevleri yapması için bu değerlendirme raporlarının kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Eğitim sisteminde somut, ölçülebilir verilerle ilermek ve çıktıların paylaşılması önemli. Bu tür çalışmalar eğitim sisteminin ve politikalarının iyileştirilmesine katkı sağlıyor.”

‘ÇARE VE ÇÖZÜM ÜRETEN ÇALIŞMALAR’

Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Yusuf Büyük ise raporla ilgili, “Son dört yılda ‘Eğitime Bakış’ adıyla açıklanan raporlar, ana hatlarıyla eleştirel bir rapor değil, önümüzü açan, sırf muhalefet amaçlı değil, çare ve çözüm üreten çalışmalar. Sendikalar bakanlığın önemli paydaşları arasında. Bakanlık olarak katılımcılığı, farklı görüşlerin eğitim öğretim sürecine dahil edilmesini önemsiyoruz. Raporda, ‘eğitime erişim ve katılım’, ‘eğitimin çıktıları’, ‘öğretmenler ve okul müdürleri’, ‘eğitim öğretim ortamları’, ‘finansman’ gibi kapsayıcı temalara yer verilmiş. Bu bağlamda 2019 eğitim öğretim süreci, izleme ve değerlendirme bakış açısıyla yansıtılmış. Mevcut durumu analiz etmekle kalmayıp, çözüme yönelik yapıcı öneriler sunulmasından dolayı çalışmayı takdir ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Eğitim öğretim, uzun vadeli bir süreç. Bu alanda atılan adımların uzun sürede geri dönüşünün olacağı düşünülürse, kısa dönemleri baz alarak yıllık yapılan izleme ve değerlendirme faaliyetlerinin bütünü görme açısından yeterli olmaz ve tam bir değerlendirme yapmaya imkân vermez” dedi.

Web Banner
Web Banner