HAKKI TUTMAK!.. « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

HAKKI TUTMAK!..


Mevlana’ya sorarlar. Sen Şems gelmeden önce namazını kılar mıydın? Evet, namazımı kılardım. Orucunu tutar mıydın? Evet, orucumu da tutardım. Peki, Şems geldikten sonra sende değişen ne oldu? Mevlana; Şems gelmeden önce ben bir tas çorba içince doyardım. Şimdi biliyorum ki benim karnım doysa bile dünyanın bir yerinde aç olan birileri vardır. Bunun için dünyanın bütün çorbalarını içsem bile karnım doymuyor.

Şems gelmeden önce sobam yanınca odam ısınırdı. Şimdi bütün sobalar yansa yine ısınmam. Çünkü biliyorum ki dünyanın bir yerinde üşüyen birileri var. Onlar ısınmadan ben nasıl ısına bilirim ki?
İşte Şems geldikten sonra ben bunları fark ettim!..

Aslında Mevlana’nın bu hali “Hakkı bilmek aynı zamanda kulu bilmektir” düşüncesinin yansımasıdır. Halk dilinde “Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar” sözünün içselleştirilmesidir. Elbette tasavvufi anlamda daha derin anlamlar içermekle birlikte, bu düşüncenin zahiri anlamında bütün insanların dertleriyle dertlenmek vardır. Bunun karşılığında bir de bencil, kendi yakınından veya çevresindekilerden başka hiçbir insana hayat hakkı tanımayan hatta var olan haklarını gasp etmek için çeşitli oyun ve tezgâhların peşinde koşanların farklarını sanırım daha iyi anlıyoruz.

Mevlana nasıl ki aç olan, üşüyen insanların varlığından dolayı huzursuzsa işte biz de haksızlığa uğrayanlar var olduğu sürece huzurlu değiliz. Dün nasıl ki bir gecede sorgusuz sualsiz görevlerinden alınan okul kurum yöneticilerin durumu içimize dert olduysa aynı şekilde mülakat tiyatrosunda sergilenen oyunlara da seyirci olmadık. Ne KPS da yapılan yolsuzluğa seyirci olduk ne de KPS sınavını kazanmış öğretmen adaylarını mülakatlarda elenmesine razı olduk. Bugün de eşlerinden ayrı olan sözleşmeliler için, asgari ücretin altında çalıştırılan ücretli öğretmenler için çırpındık.

Hak deyince makamdan, paradan, ikbalden kendisine düşecek payın hesabı içerisinde olanlar bilmezler ki hak aynı zamanda Yaradan’ın adıdır. Hakka aykırı davranırsan onun rızasına muhalefet etmişsindir. Buna rağmen hakkı ağzından düşürmemek yalnızca kişinin münafıklık dereceni gösterir başka hiçbir anlam taşımaz.
Türk İslam düşüncesinde insan olmanın dört önemli özelliği vardır. Bunlar Tefekkür, Hikmet-Şecaat ve adalettir. İlk üçünün ifratı ve tefriti vardır. Yalnızca adaletin ifratı ve tefriti yoktur. Bir tek zıddı vardır o da zulümdür. Demek oluyor ki adaletten ayrılmak zalimliktir. O halde bir zalimin hak demesi mümkün müdür? Elbette değildir. Öyle ki Türk İslam tasavvufçuları esas olanın şefkat olduğunu, ancak şefkatin olmadığı yerde adaletin ona yardımcı olarak görüldüğü ifade ediliyor. Şimdi şefkatten geçtik hiç olmazsa adalet diye haykıranlara neden bunu çok görüyoruz?
Adaleti yok sayıp haksızlığın meşru hale getirilmesinin yaptığı en büyük tahribat hiç kuşkusuz ki güvensizliktir. Özellikle kurumlar adına hareket edenler bu kurumlar üzerinde adaletsizlik, hukuksuzluk ve haksızlığa başvururlarsa işte o zaman haksızlığa uğrayanların çalacak kapısı olmaz. Nizamül Mülk bu durumu “Kadı-Hâkim adil olmadıktan sonra kanun ne yapsın. Kokuşmasın diye tuz kullanılır tuz kokmuşsa kokuşmayı önlemek için ne kullanabiliriz ki” şeklinde ifade etmiştir.

Bir topluma yapılacak en büyük kötülük güven duyulan kurumları güvensiz hale getirmektir. Bu öylesine tahribi yüksek bir haldir ki telafisi yıllar alacaktır. O halde topluma bu kadar ağır bedeller ödetenler asla cezasız bırakılmamalıdır. Aksi olursa gerekli cezayı veremeyen kurumların da kokuştuğu düşünülebilir ki topluma bu kötülüğü yapmaya kimsenin hakkı yoktur.

Sonuç olarak; çok büyük testlerin yaşandığı şu son yıllar göstermiştir ki; çıkarı uğruna hakkı yok sayan, nefsi davranan açgözlü insanlar toplum bünyesinde birer mikroptur. Bu kişilerin toplum bünyesini daha fazla tahrip etmelerine müsaade edilmemelidir. Bunların yerine önce ülkem sonra ben düşüncesini hayat tarzına dönüştüren, sözü özü bir, riyakâr olmayan gerektiğinde çıkarına dokunulsa bile hakkı haykıran erdemli, faziletli ve ahlaklı insanlar düşünülmelidir. Ancak bu anlayıştaki insanlarla hakkı tutup kaldırmak mümkündür!

 

Remzi Özmen