DALKAVUKLUK SENDROMU VE DALKAVUKLAR « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

DALKAVUKLUK SENDROMU VE DALKAVUKLAR


 

Toplumun tüm değerlerini alt üst eden sosyal bir hastalığa, bir salgına dönüşmüş bir hastalık, Dalkavukluk Sendromu. Hedefe ulaşmak için zahmetsiz, risksiz, başarı garantili bir araç, getirisi yüksek bir sömürü yöntemidir, Dalkavukluk Sendromu…

Kendini güvence de hissetmeyen, kendine güvensizlik duyan, bilgi dağarcığı fakir, yeteneksizliği yetenek edinmiş insanların yaşadığı sendromdur.

 

Dalkavuklar; konumlarını, kendilerinin ve yakın çevrelerinin çıkarlarını korumak, makam, mevki, kariyer edinmek, etkili ve yetkili kişileri etkilemek için dalkavukluğu en kolay yol olarak görürler.

Çünkü nitelikten, ihtiyaç duyulan yeteneklerden yoksundur, üretemez, problem çözemez ama dalkavuklukla tüm bunları gizleyebilir ve üstelik çalışmadan kolay yoldan elde etme imkanı da yakalamış olur.

 

Dalkavuk; sözlük anlamından da belirtildiği gibi kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen, kendi çıkarı için başkalarına kavuk sallayan oyun kişileridir.

Evet dalkavuklar iyi oyunculardır. Üstlerini ve çevredekilerini bu oyunculuklarıyla etki altına almışlardır, oynadıkları oyuna da inandırmışlardır hatta kendilerine bağımlı hale getirmişlerdir ve herkesin kendisini makamından edeceği korkusu ile dalkavuk olmayan tiplerin yaklaşmasına da izin vermezler. Bulundukları kuruma değil, üstlerindeki kişilere sadakat beslerler.

 

Çıkar sağlama ve rant kollama peşinde olan herkes kendini Dalkavukluk sendromun içinde bulabilir.

 

Dalkavukluk Sendromuna yakalananlar konumunu korumak, rahat etmek, zarar görmemek için üstünün önünde eğilme, önünü ilikleme, üstünün her yaptığını sorgulamadan onaylama, gereksiz abartılı övgüler sıralama, destek verme, yanlışları söylememe, alkış tutma tutumlarıyla bu sendromun belirtilerini gösterirler.

 

Dalkavukluk Sendromunun temelinde menfaat duygusu yatar. Ama yaptıkları tüm dalkavukluklarının nedenini kurumsal menfaat ve toplum yararı olarak gösterirler, kendilerini bir kurtarıcı rolünde sahnelerler. Dalkavukluk Sendromuna yakalananlar menfaat kaygısı ile menfaatleri uğruna üstlerini ve çevredekileri yanıltırlar, gerçekleri gizlerler, yanlışlar silsilesiyle kurumların gelişmesine engel teşkil eder,, geriye gitmesine daha da kötüsü çöküşüne neden olurlar.

 

Bazı üst yöneticilerin, yönetici anlayışına göre maiyetinde eleman konumunda olan bireyler zaten potansiyel dalkavuk durumundadırlar, çünkü kendileri üstlerine dalkavukluk halindedirler ve bu yüzden kendi istedikleri sınıra kadar her bireyin dalkavuk olmasını beklerler. Dalkavukluk yapmayanlara engeller çıkarırlar, uzaklaştırır, ötekileştirirler. Çevresindekiler de bunu sezince “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” kaygısıyla istem dışı Dalkavukluk Sendromunun tuzağına düşer ve kurum için tehlike çanları çalmaya başlar.

Dalkavuklar tehlikelidir. Üstleri için de ait olduğu çevre için de tehlikedir.

 

Bir çoğumuz biliriz. İskender ile ilgili bir anekdot vardır.

İskender, hiçbir kusuru konusunda onu uyarmayan bir vezirine “Sana ihtiyacım yok.” dedi. Vezir: “Neden hükümdarım?”

İskender:“ Çünkü ben bir beşerim. Sen bu kadar süre zarfında benim tek bir hatama bile rastlamadıysan cahilsin demektir, örtbas ettiysen o zaman da hainsin demektir.” der.

 

İskender’in bu anekdotu dalkavukluğun ve dalkavukların ne büyük bir tehlike olduğunu ortaya koymaktadır. Herkes hata yapabilir ama hata görülmüyor, gizleniyorsa, yanıltma söz konusudur ortada güven söz konusu olamaz.

 

“Kral Çıplak” masalı vardır mesela… Masum bir çocuk sesiyle, çevresindeki çıkarcı dalkavuklara olan yanlış güven uykusundan uyanış ve çocukların sesine kulak vermek gerektiği anlatılır.

 

Dalkavukluğu iş edinen, sorgulamayan, kayıtsız şartsız biat kültürü ile yoğrulmuş Dalkavukluk Sendromu toplumun düşmanıdır, tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır.

 

Bosna’lı devlet adamı ve lider Aliya İzzetbegoviç’in “Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu, bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.”der.

 

Dalkavukluk Sendromunun tedavisi Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi eleştirel düşünme eğitimiyle mümkündür. Ancak o zaman dalkavukluk öğretisini yıkabiliriz.

 

Dalkavukluk etik dışıdır. Dalkavukluk yaparak makam, mevki, kariyer edinmek, kazanç sağlamak etiksizliktir. Dalkavukluğun popüleritesi yüksek, özendirici bir zıplama yöntemi olarak görülmesi ilkeli bir duruş değildir.

 

Toplumları geliştirecek olan; hakkı, adaleti, liyakatı, bilgiyi, yetenekleri, aklı öne çıkaran anlayıştır, ilkeli duruştur. Görevlere, kurumlara sadakattir. Dalkavuklar ait oldukları toplumlara ve kurumlara yarar sağlamaz, zarar verirler.

 

KADRİYE DEMİREL

Eğitim ve Yaşam Koçu

Kadriye Demirelhaberbilgi@hotmail.com