İstanbul’da ikincisi ile sınandığımız çetin kış şartlarını yaşarken, MEMUR-SEN Genel Başkanı Ali Yalçın’ın -sıkça duyduğumuz- bir ifadesi geldi aklıma. Boyundan büyük görevlere talip olanlara -tecrübe ve donanım gerektiren görevler söz konusu olduğunda- alt görevleri adres göstererek “Hem bu senin için bir demo olur” diyerek lisanımünasip ile “boyunu aşan işlere talip olma!” derdi.

“Her şey güzel olacak!” demişlerdi. İstanbul’u yönetmek için süslü kelimeler ve izahı güç vaatler ile yola çıkan İmamoğlu ve onun partisi CHP’nin “mumu” anlaşılan o ki; yatsıyı göremeden sönüverdi. Türkiye’yi yönetmeye talip, yeni(!)lenmiş CHP’nin İBB Başkanı İmamoğlu, daha ilk derste çaktı. Çok uluslu şirket misali ya da Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “28 Şubat Koalisyonu” nun hedefinin ne olduğunu biliyoruz. Uzantılarının öğretmenler odasındaki ifadelerinden, nasıl bir “yıkım ekibi” olduklarını anlamak da zor değil.

CHP’nin Türkiye modelinin fragmanı İmamoğlu, bu sefer aynı hataya düşmez dedik ancak değişen pek bir şey olmadı. Birbiriyle çarpışan İETT araçları, tuzlama için arayanlara mesai saatlerini hatırlatan zihniyet, yolda kalan insanlar vs vs. Ama yine de büyükelçi görüşmesi olmalıydı ve o da oldu. Öyle ya belirli aralıklarla hesap vermek gerekiyordu.

Neyse konumuz bu değil; devam edelim en iyisi…

İstanbul’u yönete(bile)n Türkiye’yi yönetir. Doğrusu; İstanbul, kendisini yönetecek bir alt yapıya da  sahiptir. İyi bir orkestra şefi olmayı başarırsanız mevzu tamamdır. Mevzu ise, kriz dönemlerindeki başarıda gizlidir. Türkiye’ye “Bahar getirmek isteyenlerin” gerçek kıştaki performanslarını çetin kış ile sınandığımız demde iki fragmanda gördük. Neyse ki,  İstanbul Valiliği idari tatil yaptı da bu sefer daha büyük bir kriz yaşamadık.

CHP’nin devlet yönetimindeki başarısını, demosu İmamoğlu’nun İstanbul yönetimindeki üstün başarısı (!) vesilesiyle gördük. Devlet yönetmenin sosyal medya üzerinden cafcaflı laflar üretmeye benzemediğini umarım herkes anlamıştır. “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur.” Dikey bahçenin ne olduğunu bilmeyen veya yılları eskitmiş ulu çınarları hasta olduğu (!) gerekçesiyle kesen bir zihniyetin İstanbul’a ettikleri de Türkiye’yi nasıl yöneteceği de ortadadır.

İstanbul örneğinden anlaşılmıştır ki; CHP’nin devlet yönetecek çapı yoktur. Ne ortaklarının ne de okyanus ötesi odakların ittirmesiyle olacağı yoktur. Lakin ola ki böyle bir vaziyet mukadderat olursa hem Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından hem de İstanbul’daki yargıya intikal etmiş uygulamalardan anlaşılan odur ki vesayet günleri tekrar kapımızı çalacaktır. İlkin vesayet odaklarının taşeronları serbest bırakılacak; sonrası ise malûm. İnşallah, milletin feraseti, “yalancı bahar” vaatlerine kanarak, ülkenin asıl kara kışa teslim olmasına müsaade etmez.

İdris ŞEKERCİ