Kemal Kılıçdaroğlu: Emekliler, gerçekten de ciddi bir sorun « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

Kemal Kılıçdaroğlu: Emekliler, gerçekten de ciddi bir sorun


Web Banner

14 milyona yakın emekli olduğunu ve sorunun ciddi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, konuşmasında emeklileri oy verme konusunda adeta tehdit etti.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun gündem başlıklarından biri de emekliler oldu.

14 milyon emeklinin bulunduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, sorunun ciddi olduğunu söyledi.

Emeklileri eleştirmeye hakkı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, oy verme konusunda emeklilere hitabında tehditkâr sözler de kullandı.


“Benim de sizi eleştirmeye hakkım var”

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

“Emekliler aramızda, 14 milyona yakın emeklimiz var. İntibak sorunları var. Yıllardır çözülmedi. Emekli büyümeden pay almıyor. Kanun çıkardılar, Türkiye büyüyebilir ama emekli bu büyümeden pay almayacak diye. Yüz karası bir kanundur. Ve bütün emekli kardeşlerimize şunu söylerim: Beni eleştirebilirsiniz ama benim de sizi eleştirmeye hakkım var.

Kemal Kılıçdaroğlu: Emekliler, gerçekten de ciddi bir sorun VİDEO


“İki elim yakanızda olur”

Ekonomik büyümeden emekliler pay almasın diye kanun çıkaranlara, oy verenlere oy verirseniz benim iki elim yakanızda olur. 14 milyon kişisiniz. Türkiye’nin büyümesinden pay almayacak sınıf olarak tarihe geçtiniz.


“Sorunların tamamını çözeceğiz”

Emeklilerin yüzde 80’i, açlık sınırının altında aylık alıyor. Bazı bankaların emeklileri var. Bunlara ikramiye bile ödenmiyor. Bu sorunların tamamını çözeceğiz, emekli kardeşlerim, bunu bir tarafa yazın.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

“20 bin kişiyi aşkın bir eczacı grubu Ankara’da yürüdü. Toplumun elit bir kesimi, üniversite bitirmiş bir kesim. Hepimizin hayatımızın bir evresinde mutlaka eczacıyla karşı karşıya geliriz. Bunlar sorunlarını çözmek için bu kadar uzun süredir bekliyor ve artık beklemenin sonunda Ankara’da toplanıp miting yapıyorlarsa bir sorun var demektir. Eczacı kardeşlerime sesleniyorum. Bütün sorunlarınızı biliyorum. Raporlar elimde. Bir şeyi bilmenizi isterim. Sizin sorununuz da emeklinin sorunu gibi çözülmesi zor bir sorun değil. Sizin de hakkınızı teslim edeceğiz.


Fahri Kur’an Kursu öğreticilerine kadro sözü

Fahri Kur’an Kursu öğreticileri neden bizden söz etmiyorsunuz dediler. Zor koşullarda çalışıyoruz, kadro istiyoruz dediler. Ben bu kardeşlerime sesleniyorum. Altı, yedi ay sonra iktidar olduğumuzda göreceksiniz, kadro sizin hakkınız, hakkınızı size teslim edeceğim.


“Boğaziçi Üniversitesi, hepimizin göz bebeği olan bir üniversitedir”

Her şeyin başı bilgidir. Bilgisiz bir toplum olmaz. Bilgiyi üreten insanlar vardır. Bilginin üretildiği yerin adı üniversitedir.

Eğer üniversiteler bilgi üretirse o ülke çok hızlı büyür. O nedenle bilim insanları dünyanın her yerinde el üstünde tutulan insanlardır. Bilim insanı doğru söylediği için değil, sorulması gereken soruyu sorduğu için çok değerlidir. Yani sorgulayan bir kültürden gelir. Aksi takdirde bilim insanı olamaz.

Bilim insanı hepimize katkı verir. İnsanı yücelten temel faktör bilimdir. Bilimi ve aklı iktidar yaptığınız zaman zaten sorunları çözebilirsiniz. Bu çerçevede bakmak lazım.

Boğaziçi Üniversitesi, hepimizin göz bebeği olan bir üniversitedir. O üniversiteye kaydınızı yaptırmak için üniversite sınavından yüksek puan tutturmanız gerekiyor. Ama bir dönem bir kanun hükmünde kararname çıkardılar. Üniversitelerde rektör atamaları bir kişinin iradesiyle olmaya başladı.

Değerli arkadaşlarım, geçmiş seçim döneminde AK Parti ve MHP’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Siz mahallenizin muhtarını seçiyorsunuz, belediye başkanınızı, milletvekilini, cumhurbaşkanını seçiyorsunuz.

Üniversite hocaları kendi rektörlerini seçemiyor, niçin? Boğaziçi Üniversitesi ciddi bir sorunla karşı karşıya.  Aylardır aynı sorun devam ediyor. O üniversitede profesörlük unvanı alamayacak kişiyi getirip rektör yaptılar.


“YÖK denen 12 Eylül darbe kanunu ürünü kurum kaldırılacaktır”

Kişi gücünü koltuktan almaz, koltuğa güç verir. Gücünüzü koltuktan almaya başladıysanız siz bilim insanı olamazsınız. Üniversitelerimize gözümüz gibi bakmak zorundayız. Üniversiteler bilim üretebilmeli. Bunu yapmadığınız takdirde üniversite hocaları dışarı gidiyor. Türkiye’deki bütün üniversite hocalarıma sesleniyorum. Devlette liyakat dediğimiz zaman aynı zamanda üniversitelerde de liyakat olacaktır. YÖK denen 12 Eylül darbe kanunu ürünü kurum kaldırılacaktır. Üniversiteler gerçek anlamda özgür ve özerk kuruluşlar olacaktır.


“Sadece bir tekil adaya oy istemek CHP’nin kitabında yoktur”

Önümüzde bir vizyon toplantımız var. Bir sefer bütün milletvekili arkadaşlarımı, vatandaşlarımı bu toplantıya davet ediyorum. Tabii belediye başkanlarımızı da davet ediyorum. Peki, bu zirvede yol arkadaşlarımıza neyi anlatacağız? Arkadaşlarımıza halkın huzurlarına çıktıklarında ne için oy isteyeceğimizi anlatacağız. Şunu önceden ifade edeyim. Sadece bir tekil adaya, şahsım kafalarına oy istemek CHP’nin kitabında yoktur. Zaten bizim arkadaşlarımız da böyle bir şeyi asla kabul etmezler. CHP’nin genlerine aykırıdır bu zaten. O kafa saray kafasıdır. Ülkeyi bu hale getirenler onlardır.


“Yalvarıyorlar adayınız kim diye”

Bu saraylılar başka bir şey bilmedikleri için sabah, öğle, akşam ‘adayınızı açıklayın’ diye bağırırlar. Aslında ne kadar zavallı bir duruma düştüklerini bütün toplum bir şekliyle görüyor. O kadar ki bazı köşe yazarları 200’ün üstünde yazı yazdı. Adayınız kim diye. Yalvarıyorlar adayınız kim diye. Zavallı durumdalar, gerçekten acınacak durumdalar. Geçenlerde Erdoğan çıktı ve bir vizyon konuşması yaptı. İki buçuk saat tek başına kürsüdeydi. Başka kimse yoktur. Başka kimseyi istemez. Tek kişi.


“CHP sadece bir adaya oy istemeyecek”

CHP sadece bir adaya oy istemeyecek, CHP dar bir siyasal anlayışla da oy istemeyecek. CHP bir zümrenin çıkarı için de oy istemeyecek. CHP yepyeni bir anlayışla yepyeni bir sisteme oy isteyecek. CHP adaya oy istemeyecek güç birliğine oy isteyecek. Gücümüzü temerküz ettireceğiz.

CHP oyları daha iyi bir yaşam için isteyecek. Daha adil bir düzen için isteyecek. Yeni bir Türkiye hayali için isteyecek.


“50 yıldır bu ülkede hep ekonomik krizler var”

Biz sadece Türkiye’yi yaşadığımız ekonomik krizden çıkarmak için oy istemiyoruz. Bundan sonra ülkemizi yapısal krizlerden koruyacak sistemi getirmek için geliyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. 50 yıldır ekonomik krizi bir diğeriyle değiştirdik. 50 yıldır bu ülkede hep ekonomik krizler var.  Bu ülke yoruldu be arkadaşlar. Biz bu krizleri sonsuza kadar bitirmek için geliyoruz. Yeni bir nefesle geliyoruz. Neyin düzgün, neyin doğru olduğunu bilenlerin nefesler ile geliyoruz. Yani, vatanseverlerle geliyoruz. İnanıyorum ki bu insanlarımızla bu sarayların kötülüğünü yok edip, birlikte galip geleceğiz.


“Bu ülkenin topraklarında krizi tümüyle yok edebiliriz”

Çok çalıştık. Çalışmaya da devam ediyoruz. Çok çalıştık ama ilham da aldık. İnanın mutluyum ülkemiz için, umutluyum ülkemiz için. Geleceğimiz için evlatlarımız için umutluyum. Umudumu besleyen benim mutluluğum. Umudu ve mutluluğu beraber yaşatmak zorundayız. Bunları gördükçe biz daha iyisini yapabiliriz gücü, irademizle ortaya çıkıyor. Biz daha güzelini, çok daha şıkını yapabiliriz. Bu ülkenin topraklarında krizi tümüyle yok edebiliriz. Kucaklaşmayı, sevgiyi, saygıyı yeniden inşa edebiliriz. Bu toplum hasretlerine geri dönecektir. Bundan hem umutluyum hem de mutluyum.


“Ey dünya, ülkemiz senin mülteci kampın değildir”

Tabii sizi İstanbul’a davet ederken dünyaya da seslenmek isterim. Ey dünya demek isterim, insanımızın senin ucuz iş gücün değildir. Ülkemiz senin mülteci kampın değildir. Toprağımız senin çöp depolama alanın değildir. Mahallelerimiz senin uyuşturucu baronlarının fink attığı bataklıklar değildir. Bu karanlığa asla ve asla mahkum değiliz. Ey dünya, seninle rekabet etmeye geliyoruz. Unutmayın, o vizyon toplantısında dünyaya sesleneceğiz. Ey dünya teknolojide, sanayide, eğitimde, insan haklarında, kadın haklarında, özgürlüklerde, hayvan haklarında, iyi olan her şeyle seninle rekabet etmeye geliyoruz. Ey dünya sana da sesleniyorum. Sende 3 Aralık’ı bekle diyorum.”

Web Banner
Web Banner