Gül, bir otelde Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen “Aile Hukuku Çalıştayı”nda, son 17 yılda aile hukuku alanında yapılan düzenlemeleri anlattı.
Ailenin güçlendirilmesinin, aile hukuku alanındaki mevzuat ihtiyaçlarının her zaman gündemlerinde olduğunu vurgulayan Gül, bu konunun Yargı Reformu Strateji Belgesinde de ele alındığını belirtti.
Çocuk tesliminin icra alanının konusu dışına çıkartılarak, harç alınmadan gerçekleştirilmesinin planlandığını ifade eden Gül, çocukların örselenmelerini önleyen düzenlemeleri hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Gül, mahkeme temelli aile arabuluculuğu konusuna da değinerek, bu konuda fikirler alındığını, dünyadaki örneklerin incelendiğini dile getirdi.
Kadına yönelik şiddeti kınayan Gül, kişinin maddi ve manevi varlığının korunmasının temel görev olduğuna dikkati çekti.
“KADINA ŞİDDETİN ‘FAKAT’I OLMAZ”
Adalet Bakanı Gül, şöyle konuştu:
“Her nerede ne şekilde yaşanırsa yaşansın kadına karşı şiddetle güçlü şekilde mücadele etmek zorundayız. Kadına şiddet konusunda hiçbir toleransımız olamaz. Kadına şiddetin de ‘ama’sı, ‘fakat’ı asla olamaz. Bu zorbalık, zalimlik toplumsal bir sorundur, ahlak sorunudur, bir insanlık sorunudur. Bu çerçevede önleyici politikalarımızı geliştirip, koruyucu tedbirleri almak üzere çalışmalarımız devam etmektedir.”
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında yasalaşan birinci yargı paketinde adli görüşme odalarının, çocuk izlem merkezlerinin yasal statü kazandığını hatırlatan Gül, pilot uygulama olarak 7 ilde başlatılan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinin de gelecek yıl ülke genelinde yaygınlaştırılacağını aktardı.
Gül, kadına yönelik şiddette mahkemelerce koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının verildiğini, 2019 yılında 174 bin 958 kişi hakkında 509 bin 172 farklı tedbire hükmedildiğini bildirdi.
Öncelikli olarak her bir vakaya özgü tedbirlere hükmedilmesinin, bu tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının zaruret olduğunun altını çizen Gül, vakaya özgü tedbir kararlarının belirlenmesi konusunda uzman desteğinin alınmasını takip edeceklerini kaydetti.
Aile hakimi olarak deneyim kazananların bir sonraki görev yerlerinde de aile mahkemelerinde görevlendirilmesinin hassasiyetle üzerinde durulacak konu olduğuna işaret eden Gül, bu durumdaki hakimlerin başka mahkemelere görevlendirilmesinin tüm birikimin heba olması anlamını taşıdığını vurguladı.
Gül, birden fazla aile mahkemesi bulunan yerlerde bir aile mahkemesinin tedbir mahkemesi olarak belirleneceğini, bu konuda Hakimler ve Savcılar Kurulunun çalışma yaptığını bildirdi.
Soruşturma mercilerinin şiddet olaylarına bütüncül şekilde yaklaşması gerektiğinin altını çizen Gül, aile içi şiddetin toplumsal sorun olduğuna işaret etti.
Gül, soruşturmaların özenle yerine getirilmesi, kovuşturmaların toplum vicdanını rahatlatan seyir izlemesinin milletin ortak beklentisi olduğunu belirtti.
“NİCE CANLAR KURBAN GİTTİ”
Kadına şiddet konusuna yargının, devletin tüm kurumlarının özel önem vermesi gerektiğine dikkati çeken Gül, Eskişehir’de Ayşe Tuba Arslan’ın boşandığı eşi tarafından öldürüldüğü olayı hatırlatarak, “Geçtiğimiz günlerde bir ilimizde defalarca kolluğa, emniyete, yargıya, savcılığa, ilgili kurumlara ihbar ve şikayette bulunmasına rağmen, bütün hikayesi bu birimlerce bilinmesine rağmen bir kadın eski eşi tarafından katledildi. Bir kadının yaşam hakkı, feryat figanlar arasında gasbedildi. Burada herkesin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Soruşturma ve kolluk makamlarının, ilgili kurumların ihmalleri, eksiklikleri düşünmesi gerektiğinin altını çizen Gül, şunları kaydetti:
“Ayşe Tuba Arslan bugün aramızda olabilirdi. Onun gibi nice kadınlar, anneler, eşler şu an aramızda olabilirdi. Bu can kurtarılabilirdi dediğimiz nice canlar zalimce cinayetlere kurban gitti. Artık bu çığlığın son bulması gerektiğine inanıyoruz. Adalet, son bir umutla, çareyle kapısına gelen kadının feryadına sessiz kalamaz, kulağını kapatamaz. Bu feryadı işitmeyen uygulama elbette HSK tarafından da denetlenmektedir. Bu konuda yargısal boyutuyla en ufak ihmal tespiti halinde HSK gerekli her türlü müeyyideyi yapacaktır.”
Bakan Gül, Ayşe Tuba Arslan başta olmak üzere cinayete kurban giden tüm kadınlara Allah’tan rahmet diledi.
“Bu mesele kadına şiddet vuku bulduğunda gazetelerde üç, beş gün haber olarak kalıp, sonra unutulan bir mesele olmamalıdır.” diyen Gül, kadına karşı şiddetle etkin mücadelenin tüm kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasıyla mümkün olduğunu dile getirdi.
Programa, Adalet Bakan yardımcıları, yüksek mahkeme üyeleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile hakimler ve savcılar katıldı.