Eğreti durmak ifadesini bilmeyenimiz yoktur. Bir kimseye yakıştıramadığınız bir davranışı gördüğümüzde söyleriz bu sözü.Cemaziyel evveli mazlumun ahı ve zulüm olan bir siyasi hareketin mevcut genel başkanı,  “helalleşmek” kavramı üzerinden bir çıkışla, teamüllerine aykırı bir tercihte bulunarak yeni bir politik yol arayışına girdi. Helalleşmek için yollara düşeceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşmek geçmişi değiştirmez ama geleceğimizi kurtarır. Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğu kararı aldım.” dediğinde “ne kadar da eğreti duruyor..” deyivermişim. Oysa, helalleşmek  kuru bir “hakkını helal edin” demek değildi. Alev Alatlı’nın, mecliste yaptığı konuşmasında,

“Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir.”  tarihi tespiti tam da o an aklıma gelen bu  gerçeğin altını çiziyordu.

Dün, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, kovid  kısıtlamaları için halktan “helallik” isteyince  -basitleşerek- bunu bir seçim  malzemesine dönüştüren ana muhalefetin lideri, şimdi kendisi helalleşmek kavramından söz ediyorsa ortada eğreti duran bir şey yok mu?

Geçmişe takılıp kalmayalım bu doğru. Peki, CHP’nin gerçekten reddi miras ettiğini, milli şef dönemi karanlık geçmişinden nedamet duyarak zulme uğrayanların çocuklarından helallik almayı düşündüğüne emin miyiz?

Geçen gün, Genç Memur Sen’imizin,

 “Bir Bilenle Bilge Nesil” projesi kapsamında ziyaret ettiğimiz Yassıada’da  61 darbesinin soğuk yüzünü tekrar hissetmiştik. Şimdi, sormak isteriz:

Helalleşme yolculuğuna çıkan Kılıçdaroğlu, idam edilen Menderes ve arkadaşlarından, onların çocuklarından ve sevenlerinden helallik almayı düşünüyor mu?

Sayın Kılıçdaroğlu, inancı gereği başını örten milletvekiline, “Dışarı, dışarı” diyerek meclisi dar eden, binlerce başörtülü genç kızın okuma hakkını elinden alan, kamu çalışanlarının işten atılmasına aracılık eden geçmişinden hicap duyarak o günün mağdurlarından helallik almayı düşünüyor mu?

15 Temmuz gazilerinin yargılanmasını isteyen bir siyasi anlayışın helalleşmekten bahsetmesi ne kadar da manidar değil mi?

Hem de tankların arasından sessizce belediye başkanının evine geçen ve terliklerini  giyerek darbe girişimini izleyen bir liderden bekliyoruz helalleşmeyi…

Demezler mi adama, “işten çıkardığınız binlerce işçinin ahı duruyorken hangi helalleşmeden söz ediyorsunuz?”

Bu arada;

Gezi parkı vandalları için  ” Eylemcilerin tertemiz alınlarından öpüyorum.”, “Onların hepsi bizim çocuklarımız”  sözünden pişmanlık duyarak,  camı çerçevesi kırılan vatandaşlardan helallik almayı düşünüyor mu?

Polis ve belediye araçlarına verilen zararı -gezi olaylarına verdiği destek nedeniyle dolaylı ortağı olduğu için- tazmin etmek suretiyle bir helalleşme düşünüyor mu?

Dün sözde adalet için yürürken de samimi değildiniz, şimdi de niyetiniz helalleşmek değil ne yazık ki! Öyle kuru kuruya olmuyor bu işler. Hele hele, sahte sevgi pıtırcığı ifadelerle helalleşmek ise  beyhude bir çabadır.

Hani siz kulluğu reddederek yurttaşlık üzerinden ayar veriyordunuz ya; hatırlatmakta fayda var:

Helalleşmek bir “kul hakkı” meselesidir. Bilin istedim.

İdris Şekerci

Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı