Gazipaşa’ya bağlı Kahyalar Mahallesi’nde yaşandığı öne sürülen olay, iddiaya göre şöyle gelişti:
A.Ş. ve Z.G., 1992 yılında kaçarak evlendi. Nikahtan yaklaşık 6 ay sonra Z.G., 7 Şubat 1993 tarihinde bir kız çocuğu dünyaya getirdi. ‘Fatoş’ adı verilen kız bebek, 8 gün sonra yaşamını yitirdi. O dönem ölümü normal olarak görülen bebek, toprağa verildi.
POŞETE KOYUP, AĞZINI BAĞLADIĞI İDDİASI
Vicdan azabına dayanamadığını belirterek, olaydan 26 yıl sonra jandarmaya başvuran A.Ş.’nin kız kardeşi A.A., bebeğin, öldürüldüğünü öne sürdü. Jandarmaya ifade veren A.A., evlendikten 6 ay sonra bebeğin dünyaya gelmesini kabullenemeyen ağabeyi A.Ş.’nin bebekten kurtulmanın yolunu aradığını anlattı. A.A., A.Ş. ve Z.G.’nin bebeğin yanına önce sera zehri koyduğunu ve koklayarak ölmesini beklediklerini, ancak bebeğin yaşadığını anlattı. A.A., bunun üzerine A.Ş. ve Z.G.’nin bebeği bir çöp poşetine koyup, ağzını bağladığını, bebeğin nefessiz kalıp, boğulduğunu ileri sürdü. Daha sonra bebeğin normal ölmüş gibi defnedildiğini kaydeden A.A., A.Ş. ve bebeğin annesi Z.G.’nin birkaç ay sonra anne, baba ve diğer kardeşleriyle kendisine bebekten nasıl kurtulduklarını anlattığını söyledi.
JANDARMA İFADELERİNİ ALDI
A.A.’nın ifadesi doğrultusunda çalışma başlatan Gazipaşa İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, 2004 yılında ayrılan ve halen ilçede yaşamayı sürdüren A.Ş. ve Z.G.’nin ifadelerine başvurdu. Anne Z.G., cinayeti A.Ş. ile birlikte işlediklerini itiraf etti. A.Ş. ise iddiayı kabul etmeyerek, bebeğin normal şekilde öldüğünü öne sürdü. Z.G.’nin ifadeleri üzerine ilişkiye girdiğini iddia ettiği ve bebeğin babası olduğu öne sürdüğü M.G.’nin (86) de ifadesi alındı. M.G. bebeğin babası olduğu iddialarını reddetti. Jandarmada ifadeleri alınan A.Ş., Z.G. ve M.G. serbest bırakılırken, Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığı iddialarla ilgili soruşturma başlattı.
“ÖLDÜRDÜĞÜNÜ İTİRAF ETTİ, BİZE ANLATTI”
Olayla ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamada bulunan A.A., “Ağabeyim A.Ş., 1992 yılında Z.G.’yi kaçırarak evlendi. Evlendiğinden yaklaşık 6 ay sonra bir kız çocuğu dünyaya geldiğini söylediler. Doğumundan birkaç gün sonra vefat ettiğini, defnettiklerini anlattılar. Birkaç ay sonra köye geldiler. Ağabeyim çocuğu kendilerinin öldürdüğünü itiraf etti, bize anlattı. Çocuğu bir poşete bağlamış. Otopside çıkmasın diye. Poşetin içinde öldüğünü söyledi. Sonra yengem de aynı şeyi ağlayarak anlattı. ‘Çok yalvardım ama yaptı’ diye. Aradan çok uzun zaman geçti biliyorum, ama vicdanen o kadar rahatsız oldum ki; artık iyice psikolojim bozulmaya başladı. Bunu adli mercilere bildirme gereği duydum. Suçlunun cezasını çekmesini istiyorum” dedi.
“TEHDİT EDİLİYORUM, HAYATİ TEHLİKEM VAR”
Ağabeyinin “Bebeğin burnunun yanına en zehirli ilaçları koydum ama ölmedi. Ne yapabilirdim, başka bir çöp poşetinin içine koyup ağzını sıkıca bağladım. Öldükten sonra da götürüp, gömdük” dediğini öne süren A.A., “Bunu bütün aile bireylerimiz biliyor. Yani ben vicdanen o kadar rahatsız oldum ki; anlatma gereği duydum. Artık anlattım. Ağabeyim tarafından tehdit ediliyorum, hayati tehlikem var. Bir an önce suçlunun cezasını çekmesini istiyorum” diye konuştu.
Diğer yandan, A.Ş. ve Z.G.’nin 2004 yılında boşandığı, Z.G.’nin bu evliliğinden diğer çocuğuyla birlikte yaşamayı sürdürdüğü belirtildi. A.Ş.’nin ise başka biriyle evlendiği ve ilçede yaşadığı kaydedildi.
SAVCININ TAKDİRİ
Antalya Barosu avukatlarından Münip Ermiş, itirafa rağmen tutuklama kararı verilmemesinin, savcının takdiri olduğunu söyledi. Dosyanın bütününe bakmak gerektiğini anlatan Münip Ermiş, “İddianame düzenlenmeyeceği anlamına gelmez. Delilleri kuvvetli bulmamış olabilir. Bu olayda zaman aşımı söz konusu değil. Savcı uygun görürse, kabrin açılmasına karar verir, adli tıp kurumundan gelecek sonuca göre dava açabilir. Kabrin açılmasına karar verilirse muhtemelen DNA testi de yapılacaktır. Savcı o sonuçlara göre dava açılıp açılmamasına karar verebilir” diye konuştu.