Bilindiği üzere bugüne kadar bir düzine yönetici atama yönetmeliği yapıldı. Artık bu değişikliklerin olmaması için ortak akıl devreye girmeli ve bir mutabakat sağlanmalıdır. Bu olmadı haydi bir yenisini yapalım, bu da olmadı haydi bir daha bir daha deme devri kapanmalıdır.
Mevcut kadrolarda bulunan kişilerin nasıl atandıklarını tahlil etmeli, çünkü bu kadroların liyakatsiz kişiler tarafından işgalinden dolayı liyakat sahibi kişilere yer açma şansı oldukça sınırlıdır. Başta tüm okullara, proje okulları ve şube müdürlüklerine haksız yapılan tüm atamaları iptal edilmelidir. Yeniden tertemiz bembeyaz bir sayfa açılmalıdır.

Son yıllarda bize oldukça zaman kaybettiren, yanlış uygulamalarıyla büyük mağduriyetler yaratan kişiler bürokraside de temizlenmeli, işin ehli kişiler kalmalı diğerleri gitmelidir.

Atıl duruma getirilen uzman kadrosu ve söz de araştırma görevlisi gibi kadrolarda biriktirilen deneyimli personel yeniden sisteme kazandırılmalı bankamatik memurluklarına son verilmelidir.

Devlet süreklilik isteyen bir yapıdır ve süreklilik bekadır. Bu yüzde devlet keyfiyete göre günü birlik yönetilemez. Devletin sürekliliğini sekteye uğratan uygulamalar rafa kaldırılmalıdır. Örneğin sınavlarda başarı göstermiş, devletin açtığı çeşitli yönetici kurslarında başarı belgeleri almış yöneticileri bir gecede sorgusuz sualsiz kapının önüne koyulan arkadaşların hakları ve itibarları iade edilmelidir.

Devletin sürekliliğini sekteye uğratan bir başka sorun ise takdir ve başarı belgeleri sorunudur ki hiçbir ahlak ve vicdan ile açıklanacak bir durum değildir. Eğer belgeyi ben vermişsem geçerlidir, yok benden önceki valiler kaymakamlar vermişse geçersizdir, diyemezsiniz. Çünkü bu tutum devletin sürekliliğine vurulan darbedir. Kardeşim kişi ağzıyla kuş tutsa bir sendikanın mensubu değilse başarı belgesi verilmiyor. Ötekine ise tam da atama sürecinde özel başarı belgesi düzenleniyor. Kısaca başarı belgeleri hukuksuz dağıtıldığı için atamada geçerli sayılmamalıdır.
Dün bugün yarın fark etmez hukuk kuralı uygulama noktasında titiz davranılmalıdır.
ÖSYM’nin yapacağı sınavlar uzman kişiler tarafından hazırlanmalı daha çok halkla ilişkiler, psikoloji, eğitim sosyolojisi konularına ağırlık verilmelidir.

Her makam için en az üç yıllık bir hizmet süresi getirilmeli ve daha sonra bir üst makama müracaat hakkı verilmelidir.

Bahsedilen hakem heyetli makale, ya da doktora yapmak gibi kriterler yöneticilik açısından ne kadar anlamlıdır üzerinde düşünülmelidir. Sonuçta siz bu kişileri bilim kuruluna seçmiyorsunuz, halk ile irtibatı olan, onların dilini bilen, ikna kabiliyeti olan, öğretmenin, velinin, öğrencinin okula sahip çıkmalarına rehberlik edecek bir yönetici seçeceksiniz. Bu yüzden çok bilgi ve birikim sahibi olmaktan ziyade bilgi ve birikimini pratiğe dökecek kişilere ihtiyaç vardır.

Sonuç olarak; Hakkaniyete uygun bir iş yapmak istiyorsanız yeniden bembeyaz bir sayfa açmalı ve yönetmeliği buraya yazmalısınız. Kaptı kaçtı yapanların yanına kar bırakmamalısınız. Bu devlette yanlış yapanın yanına kar kalmayacağını dosta düşmana göstermelisiniz. Göstermelisiniz ki bir daha bir başkası aynı hoyratlığı yapmasın, devleti babasının çiftliği olarak görmesin. Yanlış yaptığında bunun bir bedelinin olacağının farkına varsın ve bu uygulamanız da devletimizin büyüklüğünün bir nişanesi olarak tarihe not düşülsün!..

Remzi Özmen