6 Şubat bizim için milat mesabesindedir. Öncesi ile sonrasında farklı bir duruş, farklı bir bakış ve politika belirlemek gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir. Seçim sathı mâiline girdiğimiz şu günlerde, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan rakiplerinin şaşalı aday açıklama seremonisinin aksine birinci gündemlerinin deprem olduğunu; 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde bu gerçeğin dikkate alınacağını belirterek, müziksiz ve rûberu seçim çalışması yapılacağını belirtti. Sayın Erdoğan’ın, bu toprakların örfünü dikkate alan irade beyanı, halkı ile nasıl bir bağ kurduğunun açık nişanesidir.
Deprem bölgesine, İstanbul’dan üç şube başkanı ile yaptığımız ziyaretlerde, halkı ile arasında doğru bağ kuranların gönüllerde nasıl taht kurduğuna şahit olduk. Her bölgede, depremin ilk saatlerinde kimisi arama kurtarma, kimisi aşevi,kimileri ise yardım olup yağan STK’lara şahit olduk. Bu coğrafyanın insanları ile “..Kalpten kalbe bir yol vardır, Gözünen görünmez sırdır” misali bağ kuran ve her kesimin hizmetine koşan, her biri diğerinden kıymetli dernek ve vakıflarımız ile gurur duyduğumuzu itiraf etmeliyim.
Maraş’a vardığımızda ziyaret ettiğimiz bir vakfımızın koordinasyon merkezindeki arkadaştan, misafir ettikleri Kırgız bakanın hikâyesini, gönül coğrafyamızdaki milletler için Türkiye’nin ne anlam ifade ettiğini-göz yaşlarımızı içimize akıtarak- dinledik. Kırgız Bakan, kargo uçağı ile çadır getirirken, daha fazla çadır getireyim düşüncesiyle saatlerce çömelerek yolculuk yapmış. “Siz düşerseniz hepimiz düşeriz” anlayışı ile yapılan bu fedakarlığın da, Katar’ın 70 milyon doları bulan yardımlarının da nedeni, kuşkusuz ümmet olarak elbetteki düştüğümüz yerden bizi kaldıracak yegâne iradenin sahibine olan inançtır.
15 Temmuz’da darbecilere sokağı dar eden Anadolu’nun bağrından çıkmış sivil toplum kuruluşları o gün nasıl ki tankları durduran “Temmuz Ebabilleri” oldu ise, 6 Şubat sabahı da deprem bölgesine akın eden “Yardım Ebabilleri” oldu. Gittiğimiz her yerde, bir seferberlik haliyle mücadele eden STK’lara ilaveten yaptığı 10 milyon bağış ve yüz küsur yardım tırı ile yetinmeyen Eğitim Bir Sen ve Memur Sen üyesi arkadaşlarımızın ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için insanüstü çabaları geleceğe ilişkin umudun devam ettiğinin işaretidir.
Diğer İllerde gördüklerimize nispeten daha ağır yıkımın olduğu Antakya’da ve Gaziantep Nurdağı ilçesinde gördüğümüz çalışmalar, ortaya konan devlet-millet işbirliğinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluğun olmadığını ortaya koymaktadır.
Dün 15 Temmuz’da devletin içini boşaltanlara inat nasıl ayağa kaltıysak bugün de depremin yaralarını saracak; yeniden inşa ve ihya faaliyetleri ile ülkemi yeniden imar edilecektir Allah’ın izniyle!.
