Türkiye çok ciddi istihbarat harbi içinde! « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

Türkiye çok ciddi istihbarat harbi içinde!

Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya gibi ülkelerde askeri ve diplomasi anlamda kritik süreçlerden geçen Türkiye için sosyal medya paylaşımları hayati öneme sahip. Uzmanlara göre Türkiye sahada olduğu kadar sosyal medyada da çok ciddi bir istihbarat harbi içinde.


Web Banner

Türkiye, bugün Doğu Akdeniz, Suriye ve Libya gibi ülkelerde askeri cephe ve diplomaside önemli bir dönemeçte. Bu dönemde sosyal medya paylaşımları da hayati öneme sahip. Uzmanlara göre dipsiz bir kuyuya dönen sosyal medyada kimi kullanıcılar yaptıkları paylaşımlarla bilerek ya da bilmeyerek karşı tarafa istihbarat sağlıyor.

ERDOĞAN VE AKAR TEPKİ GÖSTERMİŞTİ

Sosyal medya kaynaklı sorunlara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Sosyal medya tam bir çöplük haline dönüşmüştür” ifadesini kullanmıştı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise “TV’lerde ‘Güvenlik Uzmanı’ unvanıyla konuşanlar yanlış bilgiler vererek zarar veriyorlar. Doğru söyleyenler de harekatın sevkiyat ve zaman bilgilerini, plan detaylarını paylaşarak zarar veriyorlar” diyerek yaşananlardan rahatsızlığını dile getirmişti.

Peki sosyal medyada yaşanan bu durumun temelinde ne var? TRT Haber’den Sertaç Aksan, savunma sektörünün önemli isimleriyle süreci konuşarak, mevcut riskleri ve gelecek dönemde yaşanması muhtemel sıkıntıları ele aldı.

 

“SELFİE” İSTİHBARAT SAĞLIYOR

Savunma Politikaları Uzmanı Arda Mevlütoğlu’na göre mevcut durumda bilerek ya da bilmeyerek ‘açık kaynak istihbaratı’ sağlayan çok sayıda sosyal medya kullanıcısı var.

Dünyada internet ile sosyal medyada savunma ve güvenlik alanında yapılan paylaşımların iki boyutu olduğunun altını çizen Mevlütoğlu, “Birincisi savunma endüstrisine ve savunma teknolojilerine dair gelişmeler ve yorumlar. Bu alanda, yürütülen geliştirme ya da tedarik projeleri, kaydedilen teknolojik gelişmeler, yapılan ihracat veya satış anlaşmaları, ürün ve sistemlerin özellikleri, performansları gibi konularda haber, basın bildirisi ya da yorumlar olabiliyor” dedi.

SAVUNMA SANAYİİ DIŞ POLİTİKA ARACI OLDU

Arda Mevlütoğlu, bu konulardaki paylaşımların, firmaların pazarlama ve tanıtım faaliyetleri kapsamında yapıldığının altını çizerek, şunları söyledi:

“Firmalar bu alanda sosyal medyayı giderek daha etkin biçimde kullanıyor. Ayrıca savunma sanayiinin bir ülkenin dış politikasının bir aracı olduğu hususu göz önüne alındığında, bu konulardaki gelişmeler, devletlerin savunma bürokrasileri tarafından da paylaşılıp ön plana çıkarılabiliyor. Bu konularla ilgili bireylerin paylaşım yaparken dikkat etmeleri gereken konu, özellikle geliştirme sürecinde ürünlerle ilgili bilgi ya da yorum paylaşırken, açık kaynaklarda yer almayan herhangi bir bilgi ve görüş kullanılmaması; değerlendirme yaparken de operasyonel kabiliyet veya performansa dair çok fazla ayrıntı verilmemesi. Zira geliştirilen sistem ürüne dönüştüğünde ulusal savunmada kullanılacak.”

 

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARIYLA DEŞİFRE OLDULAR

“İkincisi ise silahlı kuvvetlerin faaliyet ve harekâtlarına dair haber, bilgi ve yorumlar” diye konuşan Mevlütoğlu, nasıl sıkıntılar yaşandığını şu şekilde anlattı:

“Bu çok daha nazik bir konu. Sosyal medya uygulamaları kullanılarak yabancı ülkelerin Suriye ve Irak’taki bazı gizli üslerinin, istihbarat ve özel kuvvet personelinin deşifre olduğunu biliyoruz.

Benzer şekilde Malezya Havayollarına ait MH17 sefer sayılı yolcu uçağının Ukrayna’da Rus hava savunma sistemi tarafından düşürülmesi olayında, uçağı vuran bataryaya kadar olayın tüm ayrıntıları, bağımsız araştırmacılar tarafından açık kaynak ve sosyal medya verileri kullanılarak tespit edildi. En önemsiz gibi görülen bir ayrıntının dahi paylaşılması ya da ‘bu bilgi nasıl olsa açık kaynaklarda yer alıyor’ denilerek yayılması, hiç tahmin edilemeyen sonuçlara götürebilir.

Özellikle devam eden operasyonlarda, operasyon sahasına, kullanılan teçhizat, sistem ve platformlara ait bilgilerin paylaşılmamasında fayda var. Bu dönemlerde, devletin ilgili kurumlarının paylaştığı bilgi ve açıklamaların baz alınması; yorum ve değerlendirmelerin bu kapsamda tutulması gerekir.”

“Sizce çözüm nasıl olmalı?” sorusuna da yanıt veren Mevlütoğlu, “Tümden yasaklayıcı ve sınırlandırıcı bir tutum doğru olmaz. Ancak ‘içeriden’ olarak tabir edilen, kurum – kuruluş içinden kontrolsüz bilgi akışının önüne geçilmesi; gizli kalması gereken proje ve faaliyetlerin mahremiyetine özen gösterilmesi için, savunma – güvenlik bürokrasisinden sanayi kuruluşlarına kadar çok sıkı bir eğitim ve bilinçlendirme çalışması yürütülmeli” şeklinde konuştu.

İran'a yapılan bir hava saldırısının ardından tesislerin durumu Twitter'da ortaya çıkmıştı.

TÜRKİYE CİDDİ PSİKOLOJİK HARBİN İÇİNDE

Savunma Politikaları Analisti Turan Oğuz, değişik zamanlarda ABD, Avrupa, Rusya, İsrail, Yunanistan, PKK, DEAŞ, FETÖ başta olmak üzere çok sayıda devlet ve terör örgütünün Türkiye’yi yakından takip ettiğini söyleyerek, “ISI adlı İsrailli sözde bir sivil uydu veri sağlama şirketi Doğu Akdeniz’deki sondaj ve savaş gemilerimizin yer ve görüntülerini rutin aralıklarla Twitter’dan ifşa ediyor. S-400 bataryalarımızın yerleşimini ve TCG Anadolu gemimizin inşa durumunu gösterir yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarını sosyal medyadan servis ediyor” şeklinde konuştu.

BEĞENİ VE TAKİPÇİ UĞRUNA SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR

Oğuz, OSINT (Açık kaynak istihbaratı) ve jeolokasyon (fotoğraflardan yararlanarak yer belirleme) yapan hesapların da sosyal medyada çok arttığı bilgisini paylaşarak, şunları söyledi:

“Bunlardan birkaçının yabancı istihbarat servislerinden destek aldığı da biliniyor. Öte yandan Türk insanı da bilerek veya bilmeyerek onlara istihbarat sağlıyor. Uzmanlar, açık kaynaklarda, harekat planlarını ileri derecede detay vererek tartışabiliyorlar.

Güvenlik kuvvetlerinin personelleri görüntü alıyor. Birkaç beğeni veya takipçi kazanmak uğruna, ham haliyle, bazen kendisi bazen de ulaştırdığı eş, dost, tanıdık vasıtasıyla sosyal medyada yayıyor, yabancı kaynaklar da bu bilgileri alıp aleyhimize kullanıyor.”

Libya'ya gönderilen askeri kargoların görüntüleri henüz ülkeye dahi ulaşmadan sosyal medyada paylaşılıyor.

GİZLİ BİLGİLER CÖMERTÇE YAYILIYOR

Savunma Analisti Turan Oğuz, “Libya, Suriye ve benzer ülkelere yapılan, çevre güvenliğinin o ülke elemanları tarafından sağlandığı personel ve silah intikallerinde sıkı kontroller yapmadığımız bazı alanlar var” bilgisini paylaştıktan sonra, şöyle devam etti:

“Bu alana giren bazı kaynakların çekim yaparak bu gizli bilgileri cömertçe yaydığına şahit oluyoruz. Üstelik Türk kaynaklar da yayanların yapamadığını yapıp, söz konusu görüntülerde yer alan araçların tipini belirleyip, çalışma prensibine ve olası arızalarına kadar detaylı şekilde anlatıp düşmana yol gösterebiliyor. Birkaç örnekte de rastladığım üzere, bu bilgilerin yayılması sebebiyle savunma sanayii üreticilerimiz ithal bileşenler temin etme konusunda gizli ambargolara maruz kalıyor veya ihalelerde elenebiliyor.”

YASAK ALANDA TELEFON DENETİMİ ARTIRILMALI

“Bu zafiyetleri engelleyebilmek için resmi kaynakların açıklamalarını beklemeliyiz” diyen Oğuz, “Dünyada diğer güvenlik güçlerinde de uygulanmaya başladığı gibi, bazı ortamlarda akıllı telefon, kamera gibi cihazların kullanılması yasaklanmalı. Bunlar uygulamada da sıkıca kontrol edilmeli. Bu kısıtlamalar birlikte faaliyet gerçekleştirdiğimiz unsurlar için de geçerli olmalı” görüşünü savundu.

BİLGİ GÜVENLİĞİ İÇİN MEKANİZMA KURULMALI

Oğuz, kritik bilgi üreten tüm kaynaklarda “harekat güvenliği” ve “bilgi güvenliği” sağlayacak mekanizmalar kurulması gerektiğinin altını çizerek, “Gerekirse yazılı, görsel ve sosyal medyanın bazı kanaat önderlerine MİT bünyesinde İKK (İstihbarata Karşı Koyma) eğitimleri verilmeli ki zaten bazı kurumlara bu eğitimler veriliyor” ifadesini kullandı

Savunma Analisti Yusuf Akbaba ise bu durumun önüne geçilmesinin mevcut bilgi ve iletişim çağında mümkün olmadığını anlattı.

Açık kaynak istihbaratına sebebiyet vermemek için silah sistemlerinin taşınması esnasında gizlenmesi gerektiğine vurgu yapan Akbaba, “TSK, Fırat Kalkanı’ndan sonra tank ve zırhlı araçların üzerini anlaşılmaması için brandalarla örtmüş ve sevkiyatları yoğunlukla hava kararınca yapmıştı” hatırlatmasında bulundu.

TSK’nın bu gibi konularda önlemlerini aldığını belirten Akbaba, şunları söyledi:

“Ancak herhangi bir bölgeye gönderilen sistemlerin sosyal medyaya düşmesi genelde orada bulunan personelin ya da destek unsurunun telefonuyla yaptığı çekimle oluyor. Sosyal medyaya düştükten sonra da yapabileceğiniz pek bir şey kalmıyor. Burada bilinçli kullanıcılar ellerinden geldiğince bu paylaşımları yaymamalı ve gönderilen sistemler hakkında geniş teknik bilgi içeren paylaşım yapmamalıdır.”

 

KAYNAK: Haber 7

Web Banner
Web Banner