HOME SCHOOLİNG Mİ, OKUL MU?  « Kamudan Ajans

SON DAKİKA

HOME SCHOOLİNG Mİ, OKUL MU? 


Dünya’nın bütün memleketlerinde olduğu gibi ülkemiz de Mart 2020 tarihinden beri pandemi belasına duçâr oldu. Mektep medrese kapalı. Yavrularımızın eğitim kayıplarını telafi maksadıyla, daha önce pek de kullanmadığımız yeni uygulamalara yöneldik. Bu yeni duruma “uzaktan eğitim” denildi. Öğretmenler evlerinde bilgisayarlarının başında öğretmeye, öğrenciler de kendi evlerindeki bilgisayar ya da akıllı telefonlarının başında öğrenmeye çalışıyorlar.

Her ne kadar maarif mevzusu, adını “uzaktan” koyarak sürdürülebilecek bir süreç olmasa da hiç yoktan iyidir elbette. “Öğretim” uzaktan olabilir belli ölçülerde. Lâkin “eğitim” uzaktan yapılarak, istenilen başarıya ulaşılabilecek gibi görünmüyor. Bu nedenle; bu yeni durumu daha doğru bir ifade ile “Uzaktan Öğretim” şeklinde adlandırabiliriz. Uzaktan öğretim son bir yıldır fasılalarla, yüz yüze eğitimde olduğu kadar bir oranda “katılım” sağlanamasa da birçok ülkeden çok daha başarılı olarak devam ettiriliyor. Gerek muallimlerimizin bu yeni duruma hızlıca adapte olmaları, gerek bakanlığımızın çalışmaları ve gerekse belediyeler başta olmak üzere devlet kurumlarının muhtaç durumdaki birçok talebeye “dokunmatik akıllı bilgisayar” temin etmeleri, okul kapısı kapansa da “evde öğretimin” devamına imkân verdi.

Ayrıca bir seneden bu yana okula hiç gidemeyen ve evinde, köyünde internet imkânı olmayan öğrenciler de var. Bu durumdaki öğrencilere, devletimiz hizmet sağlayıcılarla anlaşarak ücretsiz internet erişimi sağlama yoluna gitmelidir. Bazı vatandaşların paralarıyla bile özellikle fiber internet hizmetinden faydalanamadığını da biliyoruz. Sayıları çok az da olsa hiçbir öğrenci bu sürecin mağduru olarak asla feda edilemez ve özellikle bir yıldır okul yüzü görmeyen 6. 7. 10. ve 11. Sınıf öğrencilerinin de bir an önce okulla buluşturulmasına çalışılmalıdır. Eğitim kayıpları telafi edilemez boyutlara ulaşmadan normalleşmenin yolları bulunmalıdır. 

            Bununla birlikte okulu ve okulda eğitimi gereksiz gören görüşler bu süreçte tekrar gündeme geldi. Geçmişte, “Okulsuz Toplum” (İvan İlyiç) görüşü epey taraftar da bulmuştu. Bu görüşe göre; okul, toplumsal eşitsizliğe neden oluyor, statükonun devamına imkân sağlıyor, insanları daha da ayrıştırıyor, bir alternatifi olmadığı için de insanları mecbur ediyordu. İlyiç, daha iyi eğitimin okullardan kurtulmakla olacağına inanıyordu. “Okulsuz Toplum” anlayışı günümüzde ise farklı tezahürlerle karşımıza çıkmaya başladı. Örneğin ABD’de 2 milyon öğrenci ilk, orta ve lise eğitimlerini kendi evlerinde ebeveynlerinden almaktadırlar ve home schooling’i tercih eden ailelerin eğitim durumları diğer ailelere göre daha yüksektir.

            Bu modelin en büyük artısı, çocuğu standartlıktan çıkarması ve ondaki olası dehayı açığa çıkarmaya imkân tanıması şeklinde belirtiliyor. Çocuğa spesifik bir eğitim verilerek çok iyi bir birey yetiştirilebileceği belirtiliyor. Tabi çok iyi bir birey yetiştirecek öğretmeni de temin etmek ya da bu niteliklere haiz olmak gerekir ki bu da geniş iktisâdi imkânlara sahip olmayı gerektirebilir.

            Evokulluluk (home schooling), daha çok Batı ülkelerinde  görülen bir eğitim sistemi. Evokulluluk; evde alternatif bir eğitim biçimi halinde uygulanıyor. Dini inanışlar ve akademik nedenler, klasik eğitimin prototipleştirmesi gibi durumlar yüzünden aileler tarafından çocuklarının okula gönderilmesi yerine bir seçenek olarak var olan bu yöntem, ilk olarak 1977 yılında John Caldwell Holt tarafından başlatılmış. 8 ve 12 yaş arası çocukların eğitimi kapsamında ele alınan evokulluluk; çocuğun suça yatkınlığı, miyopluk, çocukluk sorunları çerçevesinde ele alınmıştır. Dolayısıyla, pandemi nedeniyle bir zorunluluk sebebiyle uyguladığımız “Uzaktan Öğretimin” kalıcı hale getirilmesine, güzel bir örnek olarak gösterilmemesi gerekir diye düşünüyorum. Evokulluluk, okulsuzlaşma eğitim biçimiyle de karıştırılmamalıdır. Okuldaki yetersiz öğrenme ortamı, ailevi nedenler, çocuğun okula karşı çıkması, engellilik, ahlak ve dini nedenlerle tercih edilebilmektedir.

Okulsuz eğitim kavramı son yıllarda yurt dışında özellikle de Avrupa’da yaygın olarak tercih edilen bir eğitim-öğretim sistemidir. Bu sistemde uygulayıcı (öğretmen) çocuklar ile birlikte aileleri. Çocukların eğitimi ile bizzat ailelerinin ilgilenmeleri gerekiyor. Bunun için de onlara yardımcı olabilecek kadar bilgiye-birikime-donanıma sahip olmak gerekir. Evde eğitimi savunanlardan iseniz çocuğunuzun eğitim ihtiyaçlarını karşılayarak onun gelişimine bizzat katkıda bulunmanız gerekiyor.

Evde eğitim kavramını, “özellikle anne babalar tarafından geleneksel değerlerin ve aile kurumunu ayakta tutan özelliklerin gelecek nesillere aktarılması için çocukların evde eğitilmesine yönelik yüz yıllardır kullanılan bir eğitim yöntemi ” olarak tanımlayanlar da var. Yani evde eğitim; modern eğitim anlayışının geleneksel değerleri yok etmesi gerekçesiyle, günümüz okullarından çocukları uzak tutarak, bu değerlerin çocuklara kazandırılması için tercih edilebileceği gibi; mevcut okullardaki kültür aktarımı ve toplumlaşmadan rahatsızlık duyanların, çocuklarını bu ortamlardan uzak tutmak için tercih edebilecekleri bir model de olabilir.  

 

Bazen özel yetenekli çocuklar da bu şekilde eğitime tabi tutuluyor. Bunun en bilinen örneği de Erik Demaine. Babası tarafından evde okutulan Eric Demaine 12 yaşında Kanada’da Matematik bölümüne kabul ediliyor. 14 yaşında bölümü tamamlıyor, 20 yaşında da doktorasını bitiriyor. Şimdi 32 yaşında ve MIT’de profesör. Ayrıca geliştirdiği Matematiksel Origami çalışması Museum of Modern Art (MoMA – New York) da daimi eser olarak kabul ediliyor.

-Homeschooling’de çeşitli eğitim yöntemleri uygulanıyor. En çok Waldorf sistemi uygulanıyor. Bunun yanısıra Montessori, Klasik eğitim, Çoklu zekâ vesaire. Bu yöntemlerin müfredatları online olarak satılıyor. e-learning ile home schooling birbiri ile örtüşüyor ve evdeki öğrenciye sınırsız eğitim fırsatını getiriyor. En son trend olarak da sırf bu öğrenciler için üniversite fakülteleri kurulmaya başlanmış.

 

Bu sistem taraftarları, bazı tarihi şahsiyetlerin eğitimlerini de örnek göstererek, İskender’i 16 yaşına kadar Aristoteles’in eğittiği, Fatih Sultan Mehmet’i de Aksemsettin’in eğittiğinden bahsediyorlar. Eğer her evde bir Ak Şemsettin varsa daha ne isteriz o zaman. Derhal bu modele geçelim, diyesi geliyor insanın. 

                Bir de “Unschooling” yani “okulsuzluktan” bahsedenler var. Unschooling’de ders yok, müfredat yok, test yok, sınav yok. Klasik eğitim sistemin aksine, öğretmenin, okulun belirlediği hedefler yok, çocuk kendi hedefini kendi belirliyor. Bilgi öğretmenden öğrenciye geçmiyor, çocuk öğrenmek için kendisi kendisinin yetkilisi oluyor. Özel okul kitapları yok, özel materyaller yok, buldukları her kitap, anne, baba, müze, kardeş, ağaç, kuş, insan kısaca her şey onlar için birer öğrenim aracı. Hayatı hayatın içinde, yaşayarak öğreniyorlar. Fakat bizim gibi sınava dayalı ölçme sistemlerinde uygulanabilir görünmüyor. 

 

Klasik eğitim sisteminden paçasını kurtaranlar hayal güçlerini, çocukluğun mucizevi kaynağını eğitim sistemine ezdirmemiş olduğundan, gene mucizevi bir ikram olan -öğrenme güdüsünü- korumuş olduklarından ileri düzeyde işler yapan insanlar oluyor. Dünyayı yerinden oynatan fikirler, işler genellikle bu insanlardan çıkıyor, denilerek; Homeschooling yapan ünlülerden bazıları da şöyle belirtilmiş. Örneğin; Benjamin Franklin, George Washington, Theodore Roosevelt, Albert Einstein, Michael Faraday, Blaise Pascal, Pierre Curie, Claude Monet, Leonardo da Vinci, Alexander Graham Bell, Thomas Edison, Orville & Wilbur Wright, Wolfgang Amadeus Mozart, Felix Mendelssohn, Charles Dickens, George Bernard Shaw, Walt Whitman, Louis Armstrong, Charlie Chaplin ve daha sayısız sanatçı, sporcu, bilim adamı, kaşif, kurucu v.s…

 

                Homeschooling görüşü John Lennon’dan bir anekdot ile şöyle desteklenmiş.“5 yaşındayken annem bana hayatın anahtarının mutluluk olduğunu söylerdi. Okula gittiğimde, bana büyüyünce ne olmak istediğimi sordular, ben de -mutlu- dedim. Bana soruyu anlamadığımı söylediler. Ve ben de onlara hayatı anlamadıklarını söyledim.”
http://deli-anne.com/?p=17909 

 

Sonuçta, kimler yapmış bilmiyorum ama yapılan araştırmalarda ulusal sınavlarda, Homeschooling yapan öğrencilerin, okula giden öğrencilerden daha başarılı olduğu saptanmış. Kendi de evde eğitim alan yazar George Bernard Shaw. “Biz bilginin peşinde koşan çocuklar arzuluyoruz, çocuğun peşinde koşan bilgiler değil” diyor.

            

Fakat her şey bu kadar basit değil. Sürekli evde eğitim alan çocukların sosyal ortamlardan uzak kalması ve ilerde sosyal hayata kolay adapte olamayacak bireyler haline gelmeleri de bu modelin en çok eleştirilen yönlerinden biri olarak belirtiliyor. Ayrıca bu sistemin “dinci liberal”(!) kişiler tarafından kızları okula göndermemek için kullanılabileceğinden, “çocuğumuzu okula göndermeme özgürlüğümüze karışılamaz” düşüncesine götüreceğinden endişe(!) ile bahsedenler de var. Okulun “sosyalleştirme”, kültürü yeni kuşaklara aktarma işlevi de biter ki ortak değerler etrafında ve bir arada nasıl yaşayabiliriz bu da başka bir dert. Her biri bir birey, her biri kendi başına bir devlet olan, bu insanlardan nasıl bir toplum oluşacağı ya da “toplum” oluşabilecek mi konusu da merakımızı celbediyor. Bizler ibadetin dahi toplu yapılmasını emreden bir dinin müntesipleri olarak, ibadethanelerine “cami” yani “toplanma yeri” adını verenler olarak bireyselleşmeden ziyade,  “cemiyetleşmeye” taraftar olmamız istenirken, homeschooling’in sonuçlarından emin olamayız diye düşünüyorum.

Öğretmenlik mesleğinin de evden ya da uzaktan öğretim modelinde güme gitmesi tehlikesi ortaya çıkacaktır. Yüz yüze eğitimde kalabalık dediğimiz 40 kişilik sınıfların mevcudu, ekran yamacında 400 belki de 4000’e çıkacak ve bu kadar öğrenciyi aynı sınıfa doldurmak gerekmeyeceğinden problem olmayacaktır. Talebe; Felsefe dersini Ankara’daki Salih Hoca’dan, Türkçe dersini Sivas’taki Ayşe Hanım’dan hatta İngilizce dersini İngiltere’deki Mehmet Bey’den alabilecektir. Böylece; bir milyon öğretmenin yaptığını yüz bin öğretmen yapabilecektir.

Ülkemiz koşulları açısından evde eğitim uygulaması, öğretimin birliği ilkesiyle bağdaşmadığından dolayı, yasalar izin vermediği için her ne kadar mümkün olmasa da ve şu an pandemi zorunluluğundan dolayı “uzaktan eğitim” yapılsa da bu dönemdeki tecrübe ve yukarıdaki gerekçelerle ileri de ülke gündemine gelebilir. Açık öğretim, uzaktan eğitim uygulamaları gibi örgün eğitimin yükünü hafifleten alternatif ve tamamlayıcı bir uygulama olarak kullanılması teklif edilebilir. Geniş bilgi için aşağıdaki kaynaklara bakılabilir.

Es-selam.

Yararlanılan Kaynaklar:

https://ukhomeschool.org/why-homeschooling.php?lang=tr_TR

https://tr.wikipedia.org/wiki/Evokulluluk

https://www.dogruokul.com/haberler/detay/evde-egitim—home-schooling—nedir-/649

https://www.researchgate.net/publication/273899392_Evde_Egitim_Homeschooling
https://eksisozluk.com/homeschooling–2601745

https://evokulu.org/evde-egitim-homeschooling/

Ömer Emir DOĞANomer.dogan.58@hotmail.com