Kovid-19 ile mücadele kapsamında temasın her türlüsünün risk oluşturduğunun altını çizen Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Yumruk yumruğa tokalaştığınız zaman, enfeksiyon etkeni Kovid-19 o elin sırtında varsa ve partiküller şeklinde yayılan bu mikroorganizma siz de bulaştan kısa bir zaman sonra elinizi, ağzınıza, burnunuza ya da gözünüze değdirdiğiniz zaman ciddi anlamda bir enfeksiyon bulaş riski altında kalıyorsunuz.”Kovid-19 enfeksiyonunda temasın çok riskli olduğunun pandemi başından beri aralıksız şekilde olduğunu altını çizen Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Kovid-19 enfeksiyonun başladığı ilk günlerden itibaren maske, mesafe ve hijyen kurallarının istisnasız uygulanması gerektiğini söylüyoruz.Tokalaşmanın kesinlikle tavsiye edilmediği bu süreçte alternatif başka selamlaşma şekilleri gündeme geldi. Bunlardan iki tanesi dirsek dirseğe tokalaşma, yumruk yumruğa tokalaşma.Bunlar da çok net olarak ifade etmek gerekirse, virüsün yayılımı açısından risk oluşturmakta. Bizim eski geleneksel selamlaşma biçimlerimizden bir tanesi, elimizi göğsümüze getirerek selamlaşma.Bunun uygulanmasını ben özellikle şahsım adına tavsiye ediyorum. Çünkü mesafe kavramı var. Biz yumruk yumruğa veya dirsek dirseğe tokalaşmak şeklinde bir uygulamaya geçtiğimiz zaman, 1 buçuk metreden daha az bir mesafe ile karşı taraftaki ile yan yana gelmiş olacağız. Bu da zaten kurallar anlamında istenmeyen bir şey ve bu kuralı da ihlal etmiş olacağız.”Yumruk yumruğa tokalaşmanın yapılmaması inancındayımKovid-19 virüsü damlacık yoluyla bulaştığını, dolayısıyla el üzerinde bulunan bir virüs partikülünün yumruk yumruğa tokalaşma esnasında karşı tarafa geçebileceğini belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Elin ayası, yani iç tarafında bir mikroorganizmanın bulaş riski açısından bulunması, elin dorsali dediğimiz sırt tarafında bu virüsün bulunma durumunu gündeme getirmekte.Vaka sayımız yüzde 25 azaldıSağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı gibi Ankara Şehir Hastanesi Acil kliniğinde de bir azalmanın söz konusu olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Bizim hasta sayımızda özellikle hafta sonu uygulanan yasaklama tedbirleri ve hafta içi de uygulanan yasaklama tedbirlerine bağlı olarak ya da vakaların yayılmasının da ciddi şekilde engellenmesine yönelik girişimler sayesinde azaldığını söyleyebiliriz. Bizim de yüzde 25 vakalarımızın azalması söz konusu.”Ben de aşı olacağımKovid-19 ile mücadelede çıkış noktasının aşı olduğunu ve inaktive virüs aşıları bu konuda güvenilir olduğunu söyleyen Oğuztürk, “İnaktif virüs aşısı dünyada teknolojisi çok eski zamanlardan beri uygulanan bir teknik ile üretilen bir aşı.Bu anlamda başka mikroorganizmalara karşı da bu teknik kullanılmış durumda. Bilinen o ki şuana kadar gerek Kovid-19 hastalığı ile alakalı üretilmiş olan inaktif aşıların Faz-2 çalışmalarına ve Faz-3 çalışmalarına yönelik firmalar tarafından verilen bilgilere göre herhangi bir ciddi yan etkisi olmadı.Faz-3 çalışmalarının yapıldığı ülkelerden biri de Türkiye. Ülkemizde benim arkadaşlarım dahil bu çalışmalara katılan kişilerde ben ciddi yan etki olduğunu gözlemlemedim.Buna karşı, antikor seviyesi dediğimiz, virüse karşı bağışıklık oranı olan bu maddelerin ciddi anlamda yükselmiş olduğunu gördük.Kendi adıma inaktif virüs aşısı olan bu aşının ciddi yan etkileri olmaması ve virüse karşı ciddi bağışıklık oluşturmasından dolayı gönül rahatlığıyla yaptıracağım.”
