Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve aynı zamanda Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa Alkan, sanal kumarın riskleri üzerinde durarak, kumar oynayan kişilerin yüzde 70’inin bağımlı hale gelme ihtimalinin olduğunu açıkladı.

Sanal bahis, kolay erişilebilirliği ve sunduğu çeşitli fırsatlarla çocuklar ve gençleri oynamaya teşvik etmeye devam ediyor, bu da önemli bir risk kaynağı olarak öne çıkıyor.

Prof. Dr. Alkan, dijital ve sanal bahisle ilgili tehlikeleri ve tehditleri değerlendirdi. Alkan, gençlerin günümüz bilgi teknolojileri, mobil cihazlar ve interneti yoğun bir şekilde kullandıklarına dikkat çekerek, bu grupların dijital tehlikelerle sıklıkla yüzleştiğini vurguladı. “Günümüzde internet, gençlerimizi potansiyel olarak zarar veren içeriklere sistematik bir biçimde yönlendiren uygulamalarla dolu. Bazı içerikler çok masum görünse de zamanla ciddi ve tehlikeli sonuçlara yol açabilme potansiyeli taşıyor ve bunlar arasında kumar başı çekiyor.” dedi.

Alkan, tehditlerin çok genç yaşlardan itibaren başladığını belirterek, “10 yaşındaki çocuklarımız dijital dünyayla tanışıyor. Bilgi çağında bu durum büyük önem taşıyor. Türkiye, bilgisayar, internet ve cep telefonu sahiplik oranları açısından OECD ortalamalarının üzerinde yer alıyor. Ancak, ne yazık ki bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma kültürü açısından geri kalmış durumdayız. Dolayısıyla internet kullanımı konusunda yeterli eğitim verilmediğinde gençler ve çocuklar tehlikelere açık hale geliyor.” şeklinde konuştu.

Çocukların sanal ortamlarda oyun oynama hevesinde olduğuna değinen Alkan, bu oyunların içine gizlenmiş tuzaklar olduğuna dikkat çekerek, “Bir kez kumar oynayanların yüzde 70’i bağımlı hale geliyor, çünkü bu süreç gençlerde heyecan duygusunu tetikliyor. Bu nedenle bahis ve kumar içeriklerine maruz kalan çocuklarımızın bu alışkanlıklardan uzaklaşmaları oldukça zorlaşıyor.” ifadelerini kullandı.

Sanal kumar alışkanlığı geliştiren gençlerin, sevdiklerinden daha fazla para talep etmeye başladıklarını gözlemlediklerini belirten Alkan, şu açıklamalarda bulundu:

“Çünkü ceplerindeki para tükenmeye başlıyor, kaybettikleri parayı geri kazanma arzusuna kapılıyorlar. Başlarda yakınlarından para isterken, ilerleyen aşamalarda uzak akrabalarına kadar para isteme cesareti bulabiliyorlar. Ebeveynlerin bu durumu dikkatle izlemeleri gerekiyor. Çocuklarınızın beklenmedik şekilde birilerinden para talep etmeye başlaması, bahis oynadıklarına ve bağımlı hale geldiklerine işaret edebilir.

Ne yazık ki, Türkiye’de genç yaştan itibaren kumar ve bahis bağımlılığına yakalanan bireylerin sayısının arttığını gözlemliyoruz. Toplumun tüm kesimleri bu tehditle yüzleşmek durumunda kalıyor ve sorun giderek derinleşiyor.”

“Dünyada cep telefonunu en aktif kullanan toplumlardan biriyiz”

Alkan, gençlerin sadece sanal kumarın değil, başka tehlikelerin de içine çekildiğini vurgulayarak, çocukların bu tür tehditlere karşı daha küçük yaşlardan itibaren öz denetim eğitimi almaları gerektiğini anlattı.

Türkiye’nin küresel ölçekte en çok sosyal medya kullanıcılarından biri olduğunu belirten Alkan, “Dünyada cep telefonunu en fazla açık tutan toplumlardan biriyiz. Yüzde 70 oranında cep telefonları gün boyu açık durumda. Bu denli sık kullanım, internet üzerindeki zararlı içeriklerle sıklıkla karşılaşmamıza neden oluyor. Her fırsatta bu içeriklerle karşılaşmak zorunda kalıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Özel bilgilerimiz tuzağa düşürülüyor”

Gençlerin, sosyal mühendislik yöntemleriyle tuzağa düşürüldüğünü ve banka hesap numaralarının, kimlik bilgilerinin çalındığını belirten Alkan, tehlikenin büyüklüğüne rağmen gençlerin güvenliğini sağlamayan bilgileri paylaştıklarını söyledi. Alkan, “Banka hesaplarımız ele geçiriliyor, özel hayatımızla ilgili bilgiler çalınıyor ve bu bilgiler daha sonra şantaj amacıyla kullanılabiliyor. Bu kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan çocuklarımız psikolojik olarak büyük baskı yaşıyorlar.” dedi.

Alkan, kredi kartı bilgilerinin paylaşılmasının büyük bir risk içerdiğini belirterek, “Bütün banka hesaplarınıza kolaylıkla ulaşabilirler, hesaplarınızı boşaltabilirler ve sizin adınıza hukuki işlemler gerçekleştirebilirler. Özellikle yetişkin bireyler bu tür tuzaklara çok daha sık düşüyor. Her gün yeni dolandırıcılık vakalarıyla karşılaşıyoruz.” diye ekledi.

Dijital platformlarda işlenen suçların izlerinin silinmesinin neredeyse imkânsız olduğuna değinen Alkan, “Dijital ortamda bir çocukla ilgili olumsuz bir bilgi yayılırsa, bu veri ömür boyu psikolojik bir yük olarak kalıyor. Bu içerikleri ortadan kaldırmak oldukça zor. Bu yüzden kötü izler bırakmaktan kaçınılmalı.” ifadelerini kullandı.